XXVII - Gün

3.3K 371 3
                                    

Gözlerimi açtığımda her şey biraz karmaşıktı. Olduğum yer, bu duruma gelme sebebim ve bundan sonra yapacaklarım, hepsi karmakarışıktı. Renklerin kendi özgürlüklerine kavuştuğu, birbirleriyle uyumları ve uyumsuzluklarıyla bütün bir şekilde ruhlarını kazandıkları odada, yattığım yatağın karşısında oturan kişi endişeli bir şekilde bana bakıyordu. Anlaşılan bu odanın sahibiydi ve aslında ilginç bir şekilde burası onun kişiliğini yansıtıyordu. Hiçbir şey gelişigüzel yerleştirilmemiş, odadaki her şey bir bütün içerisindeydi. Çok fazla eşya olması bile bu durumu olumsuz yönde etkilemiyordu.

Yattığım beyaz yatak bu odadaki en sade eşyaydı. Bunun dışında abartılı büyüklükteki, açık mavi bir dolap, açık yeşil koltuklar, duvarlardaki ilginç motifler, üçgen, sarı bir kitaplık hiçbiri sadelik kelimesine yaklaşmıyordu bile. Böyle bir odada kalmak sanırım benim gözlerimi yorardı ama ilginçtir ki bu odayı yadırgamıyor ya da zevksiz birine sahip olduğunu düşünmüyordum. Aksine arada böyle bir yerde olmak kişiye mutluluk ve enerji verebilirdi.

"Eksik katlarda, Ira'nın hücresinde ikinci kez bayılıyorsun. Üstelik buna rağmen en rahat ettiğin yerin orası olduğunu söylüyorsun. İyi misin?" Beni rahatsız edecek kadar haklıydı.

"Bilmiyorum. Quae nerede? Uyandığımı haber versen iyi olur. Merak ediyordur." Amentes'in tatlı gülümsemesi yüzündeki endişeyi silerken onun yanında rol yapmak zorunda kalmadığım için kendimi rahat hissediyordum. Nil'in geri kalanının ne düşündüğü umurumda değildi. Benim için önemli olanların dışındakiler istedikleri varsayımları yapıp istedikleri sonuçlara ulaşabilirlerdi. Hatta aslında bu işimi kolaylaştırırdı. Bu oyunu oynarken kendi değer yargılarımın sınırlarını da korumak zorundaydım. Akıl sağlığım için ara sıra gerçek düşüncelerimi kendi sesimle duymalıydım. Yoksa kendimi gittikçe yalnız ve kimsesiz hissetmeye başlayacaktım.

"Haber vermem gerektiğini sanmıyorum. Kuklalarımız onlara bu bilgiyi çoktan ulaştırmıştır." Yine bu 'kukla' konusu... Ira'nın Fons'a kızma sebebiydi aynı zamanda. Bu da Fons'un gücünün bununla ilgili bir şey olduğu anlamına gelirdi. Aklıma gelen bir anı beynimdeki iki farklı bağlantıyı birleştirirken bunun şaşkınlığını yaşıyordum. Ne demişti Amor? 'Benim dolabımdaki sembollerden biri ellerinde ve beyninde ipler olan bir kukla mesela. Bundan da benden önce benim yatağımda kalan çocuklardan birinin bununla ilgi bir gücü olduğunu anlıyorum.'

Amor'un odasında eskiden Fons kalıyor, onun yatağında yatıyordu ve gücünün sembolünü de dolaba çizmişti.

"Fons, gücünden pek bahsetmez ama onun gücü inanılmazdır. Aynı anda Nocte'nin her yerinden haberdar olabilir. Her şeyi öğrenebilir ve aynı zamanda değiştirebilir. Çok güzel değil mi? Hatta onunla tanıştığımda beni korkutmaya çalışmıştı ama daha çok eğlendiğimi söyleyebilirim." Tuhaf, anlattıkları değil, takındığı yüz ifadesi ve gözlerindeki hüzün...

"Ne zaman tanıştınız?" Aklıma gelen ilk soruyu sormuştum.

"Bilmem ki. Ne zamandı acaba? Yedi, sekiz yaşlarında mı? Belki de biraz daha büyük ya da küçük... İnan hatırlamıyorum ama güzel bir gündü. Hayatımı değiştiren bir gün..."

Nil'in Alt Katmanları - Geçmiş

Amentes yaşadığı hayattan yorulmuştu. Nocte'nin karanlığı onu güçlendiren, büyüten şeydi ama o karanlıkta boğulmaya başlamıştı. İçinde bulunduğu durumun yalnızlığını bütünüyle tadarken kendini ait hissetmediği hiçbir yer gibi her yerde de görünmezlik maskesini takmak onu büsbütün soyutlaştırıyor, hiçliğin ortasında bırakıyordu. Değer verdiği kimse yoktu ve diğer nulllalara değer vermek için hiçbir sebebi de yoktu. Yaşamanın amacı ona 'daha güçlü olmak' olarak aşılanmışken iletişim ve sosyallik onu güçsüzleştirebilecek öğeler arasında sıralanmıştı. Birini sevmek onun için kendini her an riske atıyor olmak demekken birine güvenmek başlı başına her saniye arkanda bir bıçağın kendine saplanmasını beklemek gibiydi. Amentes için bütün bunlar gereksiz ve saçma bir bütünün boşluklarını doldurmak için kullandığı birer yamaydılar. Bu duygular ona uzaktı. Fakat kendini bunun tam aksi, tamamen zıttı şeklinde göstermeyi de iyi biliyor, rolünün üstesinden her seferinde başarıyla geliyordu. Sonuçta çocukluğundan beri bunun için eğitiliyordu.

MixtaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin