"Ne demek bu, hiçbir şey anlamıyorum."
"İlginç bir sahne yakladım. Peki, hiçbir şey anlamıyorsan bir şeyleri anlamak için geçmişi görmek ister misin, değerli parça?" Konuşan Sanitas değildi ve bana 'değerli parça' diye seslenecek kimseyi tanımıyordum. Arkamı döndüğümde alaycı bir gülümseme ve aşağılayan bir yüz ifdesiyle karşı karşıyaydım.
"Scipio. Neden buraya geldi ki?" Sanitas kendi kendine konuşuyor gibiydi. Anladığım kadarıyla adının Scipio olduğunu öğrendiğim kişiden pek haz etmiyordu ve onu görür görmez bir adım gerilediğine göre aynı zamanda bu kişiden korkuyordu. Quae'nin Ira'yla birlikte planlar yaptığını söylediği kişiydi. Önemli biri olduğunu anlamam için bütün bunlar yeterliydi.
"Düşündüm de isteyip istememen umurumda değil. Geleceği değiştirmek için bugünle oynamalıyım. Gel bakalım uzun bir yolculuğa çıkacağız."
"Quae iki gücüm var benim, lanet olsun! Kesin docetler anladılar. Nocte'ye seçilmemin başka bir açıklaması olamaz." Hava aydınlık... Nocte'ye gitmeden bir önceki gün bu. Karşımda ellerini sıkarak odanın içinde yürüyen Cura endişeli görünüyor. Ben ise rahat bir şekilde koltuğa yayılmış, kitap okuyorum. Yani Quae'nin bedeninde kendi zihnimleydim. Daha doğrusu onun benliğine eklenmiştim. Sanki biz bir bütün olmuşuz gibi...
"Sakinleş. İkinci gücünü bastırmıştım. Anlamaları mümkün değil. Doğruluğa Zorlama da seçilmen için yeterli. Armanda C'den yüksek bir şey görürsen endişelenmeye başlarız." Böylece aklımdaki ilk boşluk yerini dolduruyordu. Cura'nın neden Nocte'ye seçilirken o kadar korktuğu ve armasında 'D' harfini gördüğünde rahatlaması. Ben onun için bambaşka konularda endişelenirken çok daha büyük sorunları olduğunu anlamıştım böylece.
Zemin yıkılıp zamanın kendisi çökerken bambaşka bir yerdeydim.
Nocte'nin koridorlarında iki nullayla tartışırken... Arkamı döndüğümde Fons'u görüyorum. Duygularını ve ne düşündüğünü okuyamadığım için hem sinir oluyorum, hem de ilgimi çekiyor. Daha sonra kalabalığın arasında Cura'yı bulsam da Quem'i göremiyorum. O gece ona yenilmemek için gitmeyip daha sonra pişman olduğum olaydı bu. Quem'e karşı her seferinde kaybettiğimi düşünüyorum. Yani fark etmesem de o gece amacıma ulaşmıştım.
Daha sonra armamı gördüğü zamana gidiyordum. A olduğum için örgütü benden saklayamacağının endişesini yaşıyordu ve olayların içine daha fazla karışmamam için bana terasta o sinir olduğum sözleri söylüyordu.
"Amor'a yaklaş derken bunu Quem'le birlikte yap demedim!" Yine Cura'ylayım. Öfkeyi içimde net bir şekilde hissedebiliyorum. Tehlikede olduğunu düşünüyorum. Beynim patlayacak gibi... Her saniye başka bir teori üretip nasıl Quem'i Amor'dan uzaklaştıracağımı düşünüyorum.
"Ben bir şey yapmadım o kendini bir şey sanan ego yığını kendi yaklaşmış, Quem'e. Muhtemelen örgütle ilgisi olduğunu düşünüyor."
"Tamam. Buraya kadar. Quem'le arkadaşlığını bitirip Amor ve arkadaşlarını kendi tarafına çek." Demek ki Cura'yla arkadaşlığımız Quae'nin sadece bir cümlesine bakıyordu.
"Bu kadar basit değil, Quae. Senin gibi duygusuz değilim ben."
"O zaman duygusuz ol Cura çünkü güvenliği için herkesle arasını bozabilirim."
Bir anda kendimi eksik katlarda Ira'nın hücresinde buluyordum.
"Quem'in özel eğitmeni sen olacaksın, Ira. Lux'a söyledim. Mümkün olduğunca onu örgütten uzak tut." Ira sessizliğiyle onaylarken hücreden çıkmak üzere kapıya yöneliyorum. Karanlık ve sessizlik içime anlamsız bir huzur doldururken adımlarım duruyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mixta
FantasyBu evrende varlığın bir şekilde kabul edilir. Mixta olduğunu herkesten sakla.