XXXV - Benzer

2.7K 332 17
                                    

Sacra - Geçmiş

"Efendim, ulcusun gönderilme tarihine daha üç ay var ve neden bu sene Nil'e iki ulcus göndermek istiyorsunuz? Yasalara göre her sene yalnızca bir-" Genç adam sorularını tereddütle soruyordu. Eğer karşısındaki kişi onu itaatsizlikle suçlarsa bunun cezası ölüm olurdu. Söylediklerinin arkasında durmalı ve söyleyeceklerini yüzlerce defa tartmalıydı. Karşısındaki babası bile olsa onu baba olarak görme fikri çok uzaktı. O sadece Sacra'nın yöneticisi, yasaların temsilcisiydi. Hayatında gördüğü kendinden bile acımasız, soğuk, katı tek adamdı. Ne yaparsa yapsın bu adama karşı kazanamazdı.

"Kararlarımı sorgulamaya cüret edebiliyorsan bunun sonuçlarına katlanmayı da içtenlikle kabul edeceğini varsayıyorum, Acario. Bir mixtayı gizlediklerinden şüpheleniyorum." Bu adam bir şeyden şüphelenmezdi. Onun şüphesi bunu çoktan bildiği anlamına gelirdi ama bu nasıl mümkün olurdu? Acario, buna inanamıyordu.

"Bu imkansız, Tempus. Bir yaşam süresinde sadece bir mixta var olur. O mixta da şu an SBAM'da bulunuyor. Ona Ars adını verdiklerini öğrendim." Söylediği anda buna pişman olmuştu. Tempus'un söylediklerine o kadar şaşırmıştı ki yeterince düşünmeden konuşmuştu. Bu bir hataydı. Hem de epeyce büyük bir hata... Acario bunun bedelini ödeyeceğini anlamıştı.

"Ars mı? Mixtalara isim vermeye başlanıldıysa SBAM düşündüğümden de kötü ilerliyor."

Nil / NOCTE - An

Epeyce yakından gelen bir çığlık duyduğumuzda ikimiz de sessizleşmiştik. Quae bana ondan ne istediğimi soralı sadece birkaç saniye oluyordu ve biz burada bizim için savaş anlamına gelen konuşmamızı sürdürürken yılların getirdiği bir alışkanlıkla kendimizi bizden başka her şeyden soyutlarken ve onların o küçük yaşamlarını önemsemediğimiz bu dakikalarda önemli bir şeyler olmuştu. O küçük hayatlar büyük bir sorunla mücadele ediyordu. Muhtemelen bir yerinden herhangi bir köşesinden bizi de ilgilendiren bir sorundu. Sesin kime ait olduğunu bilmesem de Quae biliyordu. Bakışlarından bile bunu anlayabiliyordum.

"Sana ihtiyacım var." Yaşadığınız hayatta Quae'den nadiren duyabileceğiniz kelimelerdi bunlar. Hayatınız boyunca böyle bir fırsat elinize ya bir defa geçerdi ya da hiç. Bu yüzden ona bunu söyleten şey her ne ise minnettardım. Sonuçta buraya geleli beş saat Quae'yi göreli bir buçuk saat oluyordu ve ben hala onunla yeteri kadar eğlenememiş, onu köşeye sıkıştırıp tatmin olacağım kadar dalga geçememiştim. Yüzündeki o ifadesizlik maskesini koruyup içten içe kendisiyle savaşmasını izleyememiştim. Bütün sinirini, öfkesini, şaşkınlığını, genel anlamda bütün duygularını içine atarken yüzüne yerleştirdiği sahte gülümsemeyi henüz görememiştim.

SBAM'da kısa sürede gayet iyi tanımıştım onu ve kaybederken de düştüğüm boşluğu hala hatırlıyordum. O zamanlar benim için kardeş kelimesinin anlamını doldurduğunu düşünürdüm hem de bu kelimenin ne anlama geldiğini bilmeden. Yalnızlığımı çalıp onun değersizliğini bana gösterdikten sonra beni geride bırakırken bana verdiği tek şey de yine o yalnızlık olmuştu. Quae, çoktan ihanet ettiği kişilerin sayısını unutmuştu. Fakat onlar bir zamanlar dostları olan düşmanlarını hiç unutmamıştı. Hala Quae'nin yaşıyor olmasından da anlaşılabileceği üzere ben o düşmanlardan biri değildim. Ben hala Quae'ye göre onun dostuydum. Çünkü bu daha acıydı ve bunu o da biliyordu. Hiçbir düşmanın intikamı, dostun ihanetiyle kıyaslanamazdı.

"İşte tam da böyle zamanlarda seni yüzüstü bırakasım geliyor. Fakat beni ikna etmek için çabalayabilirsin. Zevkle izlerim." Yüzündeki ifade değişmeden, mimikleri bir milim bile yerinden oynamadan öylece duruyordu. Buradaki iyi arkadaş, güvenilir kardeş, sağlam nulla rollerini güzel oynuyordu. Bütün bir Nil'i parmağında oynatıp herkesi dilediğince kandırıyordu. Bu çocuk cidden işini iyi biliyordu. Bu yüzden SBAM'a yazık olacaktı. Asıl korkmaları, karşısında titremeleri gereken kişi Quae'yken onlar beni evrensel sorun olarak görüyor, benim için önlemler alıyorladı. Güçlerimizi baz alarak bizim içinde bulunduğumuz tehlike sıralamasını buna göre yaparken bir şeyi atlıyorlardı. Benim sorunum sadece yaşamlayken Quae'nin sorunu bütün bir evrenleydi. Ben sadece ölmeyi dilerken Quae her şeyi yıkmayı, yok etmeyi diliyordu. Ben gücümü isteyerek bilerek bir kişinin üstünde bile kullanmazken o her saniye bir başkasını kendine kukla ediyordu. Bu evren benim için sorun ve içinde yaşamak zorunda olduğum yer ise Quae için kaosun getirileceği yerdi. Şimdi, şu an bile her canlı ona karşı birleşmeli ve birlik olmalıydı, ondan korkmalı ve dehşet içinde çare aramalıydı. Hatta muhtemelen bunun için bile geç kalınmıştı.

MixtaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin