35.Bölüm

3.3K 157 9
                                    

DİĞER PARTI KALDIRIP DAHA UZUN EKLEDİM. KISA DEMEYİN LÜTFEN...

YAPRAK

Okulun kapısından Demirle girmemle birkaç çift göz bizim üzerimize döndü ama bunu umursayacak değildim. Zaten yolda Demirin ‘Hala vazgeçebilirsin geç değil’, ‘İstersen sen önden git ben bekleyebilirim’, ‘Bak okula yaklaşıyoruz. Fikrin değiştiyse anlarım’ falan filan. Yani Demiri az buçuk tanımasam beni yanında istemiyor sanırdım. Çok sinir bozucu bir tutummuş ve ben onu, ona karşı birden çok kullanmıştım. Ama artık akıllandım denilebilirdi. Bundan sonra kesinlikle böyle davranmayacağım! Tamam belki istisna arada davranabilirim ama sık yapmamaya çalışacağım. Yani inşallah..!

Demirle binadan içeri girdiğimizde yavaş adımlarla merdivenlere doğru ilerledik. Nöbetçi öğrencide bize diğerleri gibi şaşkın bakıyordu. Niye bu kadar şaşkın bakıyorlardı ki? Demir yanımda çok mu tipsiz duruyordu? Ya da ben onun yanında çok mu çir.. Yok daha neler!

Gözümü kısıp şırfıntı nöbetçi öğrenciye kötü bir bakış attım. İnsanları dış görünüşüyle yargılamak çok kötü bir şeydir! Önemli olan iç güzelliktir. Ama bunu karşımdaki şıllığa açıklayacak değildim tabi ki. Ön yargılı piçler!

“İstersen derse girmeden önce kantinde bir şeyler içelim” diyen Demir sayesinde gözlerimi kızdan alıp Demire diktim. Ona da kızgın gözlerle bakıyordum. Acaba o’da mı böyle düşünüyordu.

Başımı iki yana salladım. Kendine gel Yaprak! Böyle bir şey olsa hissedersin. Sana nasıl baktığını görmüyor musun! Biraz güvenmeyi dene!

“Ders birazdan başlayacak geç kaldık. Sınıfa çıkalım.” Dediğimde anında yüzü asıldı.

“Dersi boş ver hem birkaç dakika geç kalsak bir şey eksilmez dersten” dediğinde kötü bakışlarımdan ona da gönderdim.

“Boş verirsek nasıl üniversite okuyacağız!” diyerek çıkıştım. Kaşları çatılınca karizmatik bir şey oldu ama çaktırmadım. Sanırım epey bir yakışıklı erkeği kapmışım farkında olmadan.

“Ben üniversite okumayı düşünmüyorum” dediğinde kolundan çıkıp elini tuttum. Daha sonra merdivene doğru yöneldiğimde bana itaat edip peşimden geliyordu.

“Sen düşünmemeye devam et. Ben senin yerine düşündüm ve ‘ODTÜ’ ye karar verdim. Mühendislik fakültesine gideceğiz. Ben Bilgisayar Mühendisliği okuyacağım. Böylelikle köşeyi dönüp zengin olabilirim. Sende Makine Mühendisliği okursun. O işte de iyi para var. Ama tabi senden ayrılamam, tek bırakamam kapmasınlar diyorsan sende benimle aynı bölümde okuyabilirsin. Neyse ne işte, bundan sonra daha çok çalış.”
Dedim bir solukta.

“Şaka yapıyorsun?” dedi soru sorar gibi.

Yüzümde hain sırıtışla başımı iki yana salladım “Hayır çok ciddiyim. ‘Tabi gelmemek senin tercihin..’ Demeyeceğim için çalışmaya başlasan iyi olur” diyerek sınıf kapısından içeri girip kendi yerime doğru ilerledim.

Yerime oturduktan saniyeler sonrada hoca derse girmişti. Pür dikkat dersi dinlemeye başladım. Sınıftan bir kaçı bana bakıp fısır fısır bir şeyler söylüyorlardı. Bunun neden olduğunu anlamak zor olmasa gerekti. Şuan konuşan herkesin ağzına bir yumruk çakmak istiyordum!

Öğlene kadar bana bakıp dedikodumu yapanlar yüzünden aralara hiç çıkmamış sıramda test çözerek geçirmiştim. İşte bu işinde iyi yanı buydu. En azından teste kendimi vermiş diğerlerini yok saymıştım. Tabi arkalarda oturup araya çıkmayıp Alpin ısrarlarına ve söylenmelerine katlanan Demiri saymazsak. Ben çıkmadım için oda çıkmıyordu. Çok romantikti. Ama bu tabi ki benim karnımı doyurmuyordu!

BURSLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin