-YAPRAK-
Arkadaşlarla güzel bir tabu merasiminden sonra eve gelmiş ve yapacak birşey bulamadığım için bir şey yapmamış boş boş oturmuş zaman öldürmek istemiştim. Ne yazık ki o zaman ölmemiş, dakikalar bin asır gibi geçmişti. Sanırım yalnızım; Yalnızlığı yaşıyorum.
En son sıkıntıdan patlamak üzereyken yatmanın daha iyi olacağına karar verip gidip yatmıştım.
Sağa dön uyku yok..! Sola dön uyku yok..! En sonunda nihayet uyuyabildiğimde bu seferde kapı sesiyle kalkmıştım. Uykudan eser meser kalmamıştı. Her kim geldiyse iyice paylacağım kesindi!
Pijamalarımla kapıya doğru gitmeye başladım. Her kimse onun yüzünden gecenin onbir buçuğunda kıyafet değiştiremezdim!
Kapıyı açtığımda karşımda bir adet Demir ve elinde de saksı vardı.
Elime tutuşturulan çiçeğe baktığımda şaşırmıştım. Tamam herkes herkese çiçek verebilir de ama saksıyla vermek? İşte bu ilginçti. İçimden her ne kadar gülsemde dışımdamdan gayet normal bir sesle "Eminim daha güzel çiçekler vardır. Mesela saksısız olan" diye imada bulunduğumda omuz silkti.
"Toprağa bağlı ondan ayırlırsa ölecek olan birşeyi getirmek yerine yaşamayı tercih eden çiçeği getirdim. Menekşe, elimden eline geçtiği şuandan beri en güzel şey; Menekşem.." dediğinde düşüncesi beni mutlu etmiş.. Bir dakika ya o bana 'Menekşe' mi demişti? Hayır 'Menekşem' dedi aptal! Neyse buna takılamayacağım ama düşünce tarzı güzeldi.
İçeri davet ederdim ama etmeyeceğim. Neden mi? Çünkü gerek kalmadı, zaten kendisi içeri girmişti. Bende kolduğa gidip oturdum. Zaten uykumda yoktu.
Ay iki sessiz öylece salonda oturuyorduk. Ne kadar mükemmelll! Baktım olacak gibi değil. Gecenin saat 12 sinde bir kahve içmek iyi fikirdi.
"Kahve içer miyiz?" diye sordum mutfak kısmına geçerken.
"Olur. Şekersiz olursa.."
"Tamam" dedim 5 saniye duraksaydım. En azından konuşmaya başlamıştık. Eh bunu devam ettirmekte bana kalmıştı. Sonsuza kadar susup duracak değildik ya! Ucundan bir yerden başlamak lazım "Bir şey mi oldu?" diye sordum. Gerçi diğer hallerine göre iyiydi ama diyecek bişey bulamayınca burdan gireyim dedim.
"Yok bişey olmadı. Rahatsız mı ettim?" dediğinde buyur burdan yak işte. Yanlış bir tonda söylemiştim sanırım. Toparla şimdi!
"Hayır öyle demedim. İyi görünmüyorsunda. Bilirsin işte merak" dedim ona bakıp gülümseyerek. Kendimi bir kez daha tebrik etmedim değil. Bende büyük bir gelişme vardı.
"İyim şimdilik bir problem yok bildiğim kadarıyla" dedi oda benim gibi gülümseyip.
Elimde fincanlarla yanına geçip bir tanesini ona uzattım. Fincanı aldığında bende yanına oturum ayaklarımı yerden kesip aldıma aldım. Kahvemi yudumlarken bu seferde soru ondan gelmişti.
"Hiç kimsen yok mu?" bunu bana bakmak yerine elindeki kahveye bakıp sormuştu.
"Bir abim var ama o da burda değil. Açıkçası nerde onu da tam bilmiyorum" dedim sahte bir şekilde gülümseyip kahvemden bir yudum daha aldım "Uzun süredir görüşmüyoruz."
"Zor olmalı." dedi başını yavaşça aşağı yukarı sallarken.
Gözlerimi ona doğru dikip dikkatle baktım. "Evet benim için zordu ama senin işin benimkinden daha zor olmalı " dediğimde başını fincandan kaldırıp bana bakabilmişti.
"Anlamadım" gayet iyi anladığını biliyordum. Ama madem anlamadım diyor açıkça anlata bilirdim. Benim için sorun değildi. " 'Üzerime gelen herşeyden, herkesten uzaklaşmaktı istediğim; Sonsuz bir boşluğa" demiştin ya sabah. O yüzden diyorum ki senin işin benimkinden daha zor olmalı."
"Ah o mu? Sanırım öyle.." dediğinde detaylı sormamıştım. Zaten anlatmasınıda istemiyordum. Çünkü anlatsada elimden birşey gelmeyecekti. Tıpkı benim birşeyler anlattığımda başkasının elinden bişey gelmemesi gibi.
Boş fincanları alıp yıkayıp geri yerlerine koydum. Tekrar yerime geçtiğimde "Saat epeyce geç oldu yatalım mı?" diye sorunca ne desem bilemedim. Sanki hep yaptığımız birşey miş gibi gelmesi beni rahatsız ediyordu.
Nasıl bir şeydi ki öylece gelip bu soruyu bana sorabiliyordu. Ne hakla ne sıfatla! Evime her istediğinde gelemeyeceğini ona anlatmalıydım. Ya da her fırsatta onunla uyumayacağımı! Ayağıya kalkıtm, şimdi söyleyip herşeyi bitirecektim. Bu saçma şeyin içinde olmayacaktım!
"Bencede geç oldu" höhh be höhh! Aklıma tüküreyim ben. Ne diyorum ne yapıyorum?
Odama girip hemen yatağa yattım pijamaylaydım zaten. Demirde soyunum yatağa girdiğinde ondan olabildiğince uzaak durmaya çalışıyordum. Belime sorula elle vucudumun titrediğini hissettim. Beni kendine çekip iyice sardığında; ellerin karnımdan uzaklaştırdım. Daha sonra ona doğru döndüm.
Boşta olan elleri beni tekrar belimden tutum sardı. Gözümü kapatmak istiyordum ama yüzünü incelemekten fırsat bulamıyordum. Ben yapamıyordum ama iyi de o neden yapmıyordu ki! Kapasa ya gözlerini.
"Yarın işin yoksa birşeyler yapalım mı?" dedi nefesi yüzüme çarparken. 'Yarına ne gerek var şimdide bişeyler yapabiliriz' demek isteyen arsız yanıma gözlermi pörtlettim. Sanırım mantığımı kaybediyordum. Azıcık kalan mantık yanımla sordum..
"Ne gibi?" bende onun gibi sessizce sormuştum.
"Hiç bir fikrim yok" içimde gülme isteği oluşsada atmosfer buna müsade etmiyordu. Allahım ben böyle biri değildim!
"İyiymiş" dedim. Artık mantıklı kalmaya çalışan yanımda yok olmuştu.
Bana yaklaşıp dudakları dudaklarıma değdiğinde ne beni öptü ne de geri çekildi. Dudakları dudaklarımın üstünde öylece duruyordu. Artık el sallayarak kaçıp giden aklımla birşeyler yapamayacağım kesindi. Hemen gözlerimi kapayıp uyuyor numarası yapmaya başladım. Kim bilir belki atmosferdeki delik kapanırda uyuyabilirim!
Allah beni kahretsin! Ne yapıyorum ben Allah aşkına!
![](https://img.wattpad.com/cover/22327066-288-k286144.jpg)