4.Bölüm

5.7K 268 20
                                    

Okulun oldğu durağa geldiğimde hızla metrodan çıktım. Okul ile metro arası 5 dakikalık bir yürüme mesafesine sahipti. Hemen yola koyulmuştum. Biraz daha oyalanır isem okula geç kalmam kaçınılmaz olacaktı.

Her ne kadar geç kalmamaya çalışsamda bu mümkün olmamıştı. Müdürün odasını bulmaya çalışırken yeterince zaman kaybetmiştim. Tabi buna etken bana yolu söylemeyen zengin bebeleride  etkendi doğrusu!

Müdürden sınıfımın 12M olduğunu öğrenip sınıfıma doğru ilerledim. Tabi onuda ancak 10 dakika geç bulduğum için derse yeterince geç kalmıştım. Kapının önüne geldiğimde nefesimi toplayıp içeri girmek için kapıyı çaldım. Daha sonra içeri girdiğimde despot, itici, sinir, gıcık tipli öğretmen gözlükleri üstünden bana bakıyordu.

 Gözümü sınıfta gezdirdiğimdeyse hiç hoşlanmayacağım türdeki insanlar beni süzüyordu. Onlara aldırmıyormuşum izlenimini vermeye çalışarak bakışlarımı hocaya kenetledim.

"Bişey mi istemiştiniz?" dediğinde;

iki kilo patate bir kurubaş soğan yanındada domates dememek için kendimi zor tuttum.

"Ben yeni öğrenciyim. Okulda ilk günüm ve yeni öğreniğim bilgilere dayanarak söylüyorum ki sanırım bu sınıftayım" dedim ilgisiz bir tavırla. Tiki canların karşısında ezilip büzüleceğimi düşünmemiştiniz herhalde?

"Hımm yeni öğrenci demek.. İyi bakalım kendini tanıt." dediğinde hocanın karşımda olduğunu umursamayıp gözlerimi devirdim.

"Benim adım Yaprak, 12. sınıf  öğrencisiyim, buraya yeni geldim" dediğimde hoca bana şaşkın şaşkın baktı. 

Daha farklı şeyleri söylemeyi hiç düşünmemiştim. Beni nufusuna almayacaktı sonuçta?

"Bu kadar mı?" dediğinde

"Bu kadar " dedim hissiz ses tonumla.

Gözlerimi tekrar sınıfa yönelttiğimde arka sırada oturan iki SOĞUK!! bakışlı öğrencilerin diğerlerine oranla beni daha fazla süzdüğünü farkettim. 

Gözlerimi onlardan alıp tekrar hocaya baktım. Bakışlarımda ' Beni daha fazla ayakta tutmak sana ne kazandırıyor' ifademi belirgin tutmaya çalıştım. Sanırım anlamış olcak ki sonunda ayakta durmamam için bana yer gösterdi.

"Şimdi sana oturacak yer bulalım. Yeni olduğun için seni birisinin yanına oturtalım mesela kim olabilir.." derken gözünü sınıfta gezdiriyordu. Daha sonra Temin beni fazlaca süzen! çocukların olduğu yerde durdu. Arasından birisi başını sıraya koymuş bana bakmayı kesmişti ve "Hahh buldum. Demirin yanına geçebilirsin" dediğinde başını sırasından hızla kaldırıp hoca ve bana ölümcül bakışlarını gösteren korkunç biriyle karşılaştım. 

Hocayı kafamla onaylayıp arkaya doğru ilerlerken hala bana ölümcül bakışlarını gönderiyordu. Ben ise onu hiç umursamayıp tamamen boş olan sıraya ilerledim. Tabi ki onunla yada buradan herhangi biriyle oturmayacaktım.

Çantamı sırama koyup rahatça oturdum. Hoca onu dinlemediğimi farketmiş ve sinirlenmişti.

"Sen yeni öğrenci! Bakalım derslerde de şimdiki halin kadar umursamaz mısın?!!" bakışlarımı hocaya sabitlediğimde yüzünü tahtaya dönüp bir soru yazmaya başladı

f:R→R,f(3x−4)=x3−5−−−−−√+x

"Burdaki foksiyonun f(5)  kaçtır? " (Foksiyonu hayal edin :D Siz yaparsınız :D) dediğinde ayağa kalkıp soruya baktım. Hiç isrifimi bozmayıp hocaya dönüp;

"7" deyip yerime oturdum.

hoca bir bana birde soruya bakıp soruyu çözmeye başladığında cevabın 7 çıkması sonucu gözlerini bana dikti.

"Önceden bildiğin bir soruydu galiba" dediğinde

"Hayır oldukça basit bir soruydu" dedim. Sınıfın gözü benim üzerimdeydi. Ve oldukça sinirli bakıyorlardı. Hocada şaşkın bakıyordu. Tabi burda parayı verip okuyan çok boş kafalı insanla karşılaşınca benim gibi zeki birisini görünce şaşırdılar!

Kıskanç piçler sizi!!

Hoca hala fonksiyonları işlemeye devam ediyordu. Hocaya her ne kadar sinir olsamda ve bu konulara yeterince hakim olsamda yine de dikkatle dinledim ve oldukça iyi ders anlattığını farkettim. Ne demişler yiğidi öldür hakkını ver!!

Ders bitiminde önlerden bir kız hızla yanıma gelip önüme dikildi.

"Merhaba ben Buse" gözlerimi üzerinde gezdirdim. Kalçasının hemen altında duran bir etek. Göğüslerini 'ben burda sıkıştım kurtarın beni' diye bağırtan bir gömlek, yüzünde boya badana da kullanılan bütün boyalar bulunan bir kız duruyordu karşımda. Bomboş bir ifadeyle kafamı sallayıp önüme döndüm.

Kızımız bir cevap istiyor olmalı ki başımda dikilmeye devam etti. Yanına yine kendi kılıklı bir kız gelip dikildi. 

Ben hala umursamazken birden sinirle koluma yapıştı. Bakışlarımı ona çevirip kaşlarımı çattım.

"Bana cevap ver!"

"..." kolumu ondan kurtarıp tekrar önüme döndüm. Tekrar hızla koluma yapıştı.

"Sen kendini ne sanıyorsunda bana cevap vermiyorsun!!" dediğinde yüzüne bakıp

"Ellerini üzerimden çek" dedim sakince. Daha sonra telefonuma mesaj geldiğinde ondan tekrar kolumu kurtarıp telefonuma uzandım. Tam alacakken 

"Bu burda bitmedi" diyerek gitti. Ben ise umursamadan mesaja baktım. Kimden geldiğini görünce gözlerimi devirdim. Turkcell!!!

Öyleydi böyleydi derken nihayet son derse gelmiştik. Tam ders başlayacakken sabah bana bakan ikili yanıma doğru gelmeye başladı. Sinirli çocuk gözlerime boş bir ifadeyle bakıp yerine geçerken diğer çocuk yanıma gelip sırama oturdu.

"Merhaba ben Alp" dediğinde sadece kafamı salladım.

"Yeni kızımız konuşmayı pek sevmiyor sanırım" dediğinde gözlerine bakıp gülümsedim. Bu tavrım hoşuna gitmiş olmalı ki dudağının sağ kısmı hafifçe yukarı kıvrıldı. Ardından aniden gülümsememi kesip düz bir ifadeyle

"Anladıysan neden hala burdasın?!" dediğinde şaşırıp kaldı. Tam ağzını açmış birşey diyecekken cebime yine mesaj geldi. Allah belanı versin Turkcell diyerek telefona uzandığımda mesaj gönderen kişiyi gördüğümde rahatladım. Sonunda!!

Tam mesajı okuyacakken bana bakan kişinin varlığını hala yanı başımda hissedince sinirli gözlerle ona bekleyip kafamı hafif sağ sola sallayıp mesajı açtım.

Kimden: Yılışıklımm

"Bir iş buldum. Hafta sonları Part time çalışılabilecek. Kendim için hemen başvuru yaptım. Ama seninde adına bir karar alarak bir başvuru daha yapmış olabilirim. Hafta iş başı... Tamam tamam biliyorum ben harikayım!!!" dediğinde yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Hem bana iş bulduğu için hem de bana mesaj attığı için..

Kime: Yılışıklımm

"Sana bildiğin şeyleri tekrar söylemeyeceğim bay ego!! Bir işin yoksa buluşmaya ne dersin? ;))" diye mesaj attığımda anında mesaj geldi.

Kimden: Yılışıklımm

"Şimdi değil ama en kısa zamanda en ummadığın anda karşına çıkacağımdan emin olabilirsin ;)" dediğinde her ne kadar birşey anlamasamda bişey demedim. Belki bana bugün bir süpriz yapıp ummadığım bir zamanda yanımda olacaktı. Umarım olur diyerek başımı sıraya koyup yandan cam kenarına baktığımda Demir denen çocuğun gözünü kırpmadan beni izlediğini farkettim. Bir korkak gibi davranıp gözümü kaçırmadım bende baktım. Gözlerinde korkunç bir ifade vardı. Sanki birini öldürmüş ve şaheseri olan cesede bakıyor gibiydi.

BURSLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin