Medyada Özgür var ;)
-YAPRAK-
Hastaneden çıkıp yürümeye başladım. Burda bir yerlerde otobüs durağı vardır değil mi? İlerde görünen otobüs durağına doğru ilerledim. Burdan benim yurdumun önünden geçen bir otobüs yoktu. Bende yakın yerden geçen birine binip kalan yolu yürüdüm.
Yurda ayak basar basmaz eşyalarımı yatağa atıp duşa koştum. Güzel bir duş aldıktan sonra çıkıp üzerimi giyindim. Elime telefon alıp Özgüre mesaj attım.
Kime: Yılışıklımm..
"Sabah mesaj atmışsın okula gelemeyeceğim diye bir sorun mu var?"
Telefonu yatağın üzerindeki yerine postalarken, aşağıya inip yiyecek birşeyler aradım. Birşeyler atıştırıp yukarı çıktım. Telefonumu elime aldığımda hala cevap gelmemişti. Yatağıma yatıp gözlerimi kapadım. Hastanede yarım yamalak uyumalarımı saymazsak uykusuzluktan ölüyordum..!
*****
Uyandığımda hava hafif kararmıştı. Sanırım uzunca bir süre uyumuştum. Telefonuma baktığımda saatin akşamın 7 si olduğunu gördüm. Ve gelen mesajı.
Kimden: Yılışıklımm..
"Bugün annemin yanına gitmem gerekti. İşin yoksa buluşalım mı? Ne işin olacak sanki! Kaçta buluşalım saati söyle sen."
Kime Yılışıklımm..
"Ben üzerimi giymeye başladım 20 dakika sonra buluşalım. Dışarıda mı buluşalım?"
Dolabın önüne geçip kot pantalon ve ince bir kazak aldım. Ardından telefonuma mesaj geldi.
Kimden: Yılışıklımm..
"5 dakika sonra ordayım hazır ol. Cevapta verme üstünü giy!"
Cevap vermeyip aldıklarımı üzerime geçirip tam aşağı inecekken bir mesaj daha geldi
Kimden: Yılışıklımm..
"Okul formanı ve çantanıda al; yarın bizden okula geçeriz. Evet akıllı şey bizde kalıcaz"
Hemen okul formamı felan hazırlayıp aşağıya indim. Kapının önünde beni bekliyordu. Ona sıkıca sarıldıktan sonra motoruna atlayı evine gittik.
Akşam yemeği yedikten sonra biraz sohbet ettik. Sonrada film izledik. Zaman nasıl geçmişti bilmiyorum bile. Onunla iken zaten hiç bir şeyi anlayamıyordum. Sanki saatleride, trenleri hızlandırdıkları gibi hızlandırmışlardı.
Telefonumu alıp kurcalamaya başladı. Resimlere baktıktan sonra rehberlere baktı. Zaten herkesi tanıyordu neden bakıyorsa artık. Daha sonra mesajlara girince kaşları çatıldı.
"Yaprak hala sende yılışık diye mi kayıtlıyım!!" diye azarlar gibi konuştu.
"Hayır" dedim kısa ve net
"Ha yani yanlış görüyorum"
"Seni nasıl yılışık diye kaydederim!" dedim ciddi bir tavırla "'Yılışık' değil o; 'Yılışıklımm' bi kere" ciddi misin der gibi baktı.
"Hala unutmayacaksın değil mi?"
"Asla unutmayacağım" dedim yüzümde piç bir gülümsemeyle
-2-3 sene önce Yapraktan-
Yemekhanedeki olayların ardından 2 gün geçmişti. Ne Ardayla ne yeni gelen çocukla konuşmadım. Hoş yeni çocuk beni ilgilendirmiyordu da önemli olan ardaydı. Akşam yatarken cin fikirlerimi ortaya koymaya çalıştım. Bir plan kurup Ardayı affetmeliydim. Ama öyle böyle değil. Zekiyce bişeyler olmalı; sanki ben istemiyormuşumda zorla barışmışım gibi.. hımm ne olabilir acaba?
Bütün bir gece düşünüp bişey bulamamanın hüznüyle uyuya kalmıştım. Sabah okula gittiğimde yanıma gelen Arda ; "Günaydın güzellik hala küsmüyüz?" diye sorduğunda fırsat bu fırsat değerlendir diyerek lafa girdim.
"Madem bu kadar pişmansın affettim" diyerek havalı bir şekilde yürüdüm eminim arkamdan gülüyordur. Boş verrrrr sonuçta şuan kenime göre havalıyım!
Neyse biz Ardayla barıştıktan sonra yeni çocuk ortaya peydah olmaya başladı. Kantine gidiyorum peşimden geliyor. Yemekhaneye gidiyorum yine peşimden geliyor. Yurda gidiyorum ne tesadüftür yine peşimden geliyor. 2 günde anca bu kadar dayandım. Yine peşimden dolaşınca dayanamayıp çıkıştım.
"Sapık mısın nesin düş peşimden az gerile yeter lan!" dediğimden kafasını 'he he seni sallıyom sanki şeklinde sallayıp' "Benimle de barış! Yoksa peşini bırakmam" dediğinde sallamayıp arkamı dönüp uzaklaştım. Bir hafta boyunca her sabah yurduma gelip affetmem için dil döktü. En son yaptığı karşısında kendimi tutamayıp affetmiştim.
Sabah erkenden yine yurduma gelmiş beni bekliyordu. Yine bişey demeyip yürüdüm. Her sabah bana çikolata ya da başka bir şey getirir. Yine bekledim am bu sefer bişey vermeyip sadece yanımda yürüyordu. Birden elini omzuma atınca şaşkın bir şekilde ona baktım. Sadece sırıtıyordu. Elini itleyip yine yürümeye başladım. Tekrar elini omzuma attığında tekrar elini ittim. Bu sefer beni kendine çekip sarıldı. Afallamıştım birşey diyemedim.
"Bana acı veren fırtınalı bir yaşamdan geldim. Sende dinlenmeme izin veremez misin?" dediğinde bir şey demeyip bir süre sustum.
Daha sonra "Çok yılışıksın" dedim yüzümde bir gülümsemeyle.. Okula beraber gidip Ardayla Buketin yanına gidip oturduk.
"Oooo Özgür sonunda affettirdin kendini sanırım. Ben iki günle yirtmıştım. Neyse iyi sonunda arkadaş olmuşsunuz" dediğinde Özgür hemen atıldı
"O benim arkadaşım değil.."
Bu cümleleri ilk başta anlayamamıştım. Ama şimdi sadece anlamayı bırak iliklerime kadar hissediyordum.
Günümüz..
Eski anıları yadedince yüzümüzde bir gülümseme oluşmuştu. Daha sonra göz göze gelince yüzündeki ifade ciddileşti.
"Aşk hayal kurmak gibiydi.. Gözünü kapatır ve hayal edersin.. Ve ben ne zaman seninle film izlemeyi; Sokaklarda el ele gezmeyi; Birlikte yemek yapmayı hayal etmeye başladım bilmiyorum.."
Herşey güzeldi, herşey özeldi, herşey 'Özgür'dü. Ben 'özgür'düm. o benim 'özgür'lüğümdü..
