5.Bölüm

6.1K 264 9
                                    

Tam bir hafta! Tamıtamına koca bir hafta geçmişti! Ama Özgürden ne bir mesaj ne de bir arama yoktu. Gururumu hiçe sayıpta bende aramadım. Her gün salak gibi ondan telefon bekleyerek geçirdiğime hala inanamıyorum.

Zaten okulda b*k gibi gitti.  Bir kaç kez Buse midir nedir yanında yeliz şıllığıyla bir kaç kez üstüme gelsede bir şey yapmadım. 

Ayrıca sapık Alple ve korkuç arkadaşı Demirden bahsetmiyorum bile. Alp her fırsatta laf atsada Demirin böyle girişimi yoktu. O sadece sanki nasıl desem.. Beni öldürmek istercesine ölüm saçan bakışlarla bana bakıyordu.

Demiri birkaç kez okul dışında birilerini döverken görmüştüm. Hatta bir tanesinin bizden küçük bir sınıfta olduğundan eminim. Onu yere yatırmış acımasızca yumruk atıyordu. O yumruklarını atarken Alp ve Busede ordaydı ve öylece sırıtarak izliyorlardı.

Benim ise gözlerim maksimum seviyede açılmış olanları idrak etmeye çalışıyordum. Bir insan karşındakine acımadan nasıl yüzüne yumrukları indirebilir ki? 

Ben ona şaşkınlıkla bakarken yüzüne bir tane daha yumruk indirdikten sonra beni farkedip yüzüme bakmıştı. Aniden yüzünde bir sırıtış meydana gelmişti.

Nasıl desem samimiyetten tamamen yoksun, herşeye meydan okurcasına!! Benden gözlerini hiç almadan çocuğun üstünden kalktı. Tam arkasını dönüp gitmeden önce çocuğun boşluğuna bir tekme atmayı unutmamıştı.. Daha sonrada Alp ve Buse de onun peşinden gitti. Ne harika bir arkadaş gurubu ama değil mi?!

-----

Yine hafta başıydı! Erkenden kalkıp duşumu  aldım ve okul için hazırlandım. Yurdum okuluma biraz uzaktı ve ben sürekli metro kullanmak zorundaydım. Okula yakın uygun bir yer veya yurt varsa okul çıkışı bakmayı aklıma not alıp yurttan çıkmıştım. 

Metroya giden minibüsün geç gelmeseyle her gün metroya bindiğim dakikayı kaçırmamda kaçınılmaz olmuştu. Ondan iki sefer sonrsına anca yetiştiğimde geçiken minibüs şoförüne olağanca sövdüğüm doğrudur!

Nihayet okula vardığımda öğrencilerin daha derse girmediğini görüpte sevinmiştim. Hızla binaya girecekken birine çarpıp geriye bir iki adım tökezlemiştim.

Başımı kaldırdığımda sırıtan bir Alp ve bana öfkeyle bakan bir çift göz gördüm. Evet asla olmayacak birisine çarpmıştım. Kendimi hemen toparladım.

"Özür dilerim. Önüme bakmalıydım" dedim. Tam yana kayıp geçecekken benimle birlikte Demirde bir adım yana ayıp önümde durdu. Başımı kaldırıp yüzüne baktım. Tekrar diğer yana bir adım atmışken o da benimle bir adım attığında iyice sinirlenmiştim. Ama kendime hakim olmaya çalışıyordum. Tabi bu ne kadar mümkün oldu bilemiyorum. Yüzüne bakıp kafamı sağa sola salladım. 

"Ahh seninle burda durup oyun oynamayı hiç düşünmüyorum. Git ve kendi seviye uygun düşük birini bul ve oyna" diyerek yanından geçtim. Ben adım attığımda konuşmaya başladı.

"Tabi senin gibi burslu biri nasıl benim dengim olabilir" diye Alple beraber sırıtınca; bende onlara dönerek sırıttım.

"Senin gibi birini kendime layık görebileceğimi mi düşündün?" dedim.

"Hadi ama biraz gerçekçi ol burslu benim yanımda sen? Ne kadar düşük." dedi

"Peki biraz gerçekçi olalım. Senin gibi bir 'hiçi' yanımda gezdirecek kadar kendimi küçük görmüyorum" dediğimde boynundaki damarlar görünmüştü ve yumruğunu sıkıyordu.

Aldırmayıp sınıfa doğru çıktım.

Benden 5 dakika sonrada onlar geldi yanlarında Buseyle. Demir bana boş bir ifadeyle bakarken ben umursamamaya çalışıp önüme döndüm.

BURSLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin