15.Bölüm

4.7K 202 12
                                    

Medyada Alpimiz var :) 

-ALP-

Akşamdan beri meraktan ölmek üzereyim. Nerede bu lanet olsasıca piç! Ne telefonlarımı açıyor ne de önceden takıldığımız yerlerde! Gezmediğim mekan bakmadığım delik kalmamıştı. Neden ortadan kayboldu ki! Başına birşey gelmiş olabilir miydi? Muhtemelen gelmiştir çünkü o Demir!

Umarım herhangi bir yerde kriz geçirmemiştir yada herhangi birine sataşmamıştır! Lanet olası her yere benimle gider bana haber verirdi! Hayır biz sevgili değiliz ve ben trip atmıyorum! Tamam biraz atıyor olabilirim!

En son dayanamayıp evine gittim. Çünkü telefonda hizmetliler bir açıklama yapmıyordu ama ben evde birşeyler döndüğünü hissediyordum. Eve gidince herşey normalmiş gibi görünüyordu. Ve bu şüphelerimin kesinlikle doğru olduğunu gösteriyordu. Bu aile ve normallik; kesinlikle bu işte birşey var!

Daha sonra mutfağa geçip bir hizmetçiyi sıkıştırdığımda herşeyi bir bir anlattı. Bir insanın böyle bir babasının olması bence çok büyük bir şanssızlık. Yok olan bir babanın boşluğunu hissedince üzülürsün ama var olan bir babanın varlığını hissedememek çok daha kötü olsa gerek..

Evden çıkıp biraz daha sokaklara bakındım. Bulamayıncada eve dönmüştüm. Desemki bir kızla beraber gözümle görsem inanmam; Demir ve bir kız pehh..

Bütün bir geceyi uyumayarak ve sürekli telefonda Demiri arayarak geçirmiştim. Sonuç gözümde harika mor halkalar ve gözümde müthiş bir kızarıklık. Ne yalan söyleyeyim bu halimle bile yakışıklıydım..

Sabah erkenden okula bile gitmiştim bekli gelir diye ama ordada yoktu. Bir kaç ders bekledim ama gelmedi. Gözlerim bir ara Yaprağıda aramıştı. Onuda göremeyince kaşlarım çatıldı. Acaba onada birşey mi olmuştu? Sahi ben onun yokluğunu nasıl farketmiştim? Ne zamandan beri ona dikkat eder olmuştum? 

Tekrar sırasına baktığımda Özgüründe olmadığını farketince gözlerimi devirdim; kesin yine birliktelerdi...

Geçen bir kaç dersin ardından tekrar Demiri aradım belki açar umuduyla.. Çaldı çaldı ve sonunda telefon açıldı!

"Neredesin lan piçç! Aeni ne kadar merak ettim hiç düşündün mü? Bir yerde öldün mü kaldın mı? diye düşünmekten çıldırmak üzereydim. Bu yaptığın ibneliği hiç unutmayacağım. Nasıl birşey demeden ortalıktan kaybolursun lan?! Nerde bizim kardeşliğimiz? Hani herşeyi beraber yapardık! Bu yaptığın ibneliğin hesabını sormaz mıyım ben sana! Seni gördüğüm an.." diye konuşmama devam ederken karşıdan bir ses geldi. Ama bu sesin sahibi Demir değildi

"Off be oğlum biraz susmayı denemeli ve karşındakini dinlenlemelisin" çıkan bir kız sesiydi ve bir yerden tanıdık geliyordu. Ne yani bizim demir bir kızla mı birlikteydi? Sonunda Milliymi olmuştu? Bir kutlama partisimi hazırlamam gerekiyor acaba?

"Sende kimsin? Neden Demirin telefonu sende?"

"Yaprak ben Alp; Demir şuan uyuduğu için cevap veremiyor" deyince yutkundum. Sanki boğozumda gemici duğumu kalmış gibiydi. 'Yaprak & Demir'? 

"Sen.. Sen neden Demirin yanındasın ki? O neden uyuyor" nolur düşündüğüm şey olmasın, nolur olmasın..

"Ahh işler biraz karışık, sen hemen gelmelisin."

"Bir şey mi oldu? İyi misiniz?"

".... Hastanesine gelmelisin. Dün Demir aşırı dozda uyuşturucu almış, onu akşam hastaneye getirdik. Gerekli herşey yapıldı. Ve şuan hastanedeyiz. durumuda iyi. Kendine geldi."

"Tamam ben hemen geliyorum. Sen onu nerden buldun?" hem hızla otoparka gidiyor aynı zamanda Yaprağa sorular sorup durumu öğrenmeye çalışıyordum.

"Akşam markete giderken gördüm. Yerde yatıyordu."

"Ve akşamdan beri ordasın?" dedim 

"Evet burdayım ve çabuk gelmelisin çünkü uykusuzluktan ölüyorum!" deyince bu halde bile gülümseme oluşmuştu yüzümde.

"Teşekkür ederim" dedim sesim çok kısık çıkmıştı. Duymamış bile olabilirdi.

"Kuru kuru teşekkür etme. Çiğ köfteyi bir teşekkür olarak kabul ederim" dediğinde birkez daha güldüm ardındanda onunda kısık bir sesle mırıltısı duyuldu "Zaten akşam yiyemedim içimde kaldı" deyip hemen kendini topladı "Her neyse çabuk gel kapatıyorum" deyip bişey dememe izin vermeden kapattı. Sanırım gözgü kurallarından haberi yok!

Arabaya atlayıp hemen hastaneye sürdüm. Yolda lastiğin patlaması bana yarım saate maal oldu!. Lastik işinide halledince hemen hastaneye gittim ve Demirin kaldığı odayı öğrenip odaya çıktım. Kapıyı açar açmaz karşımda Demiri görünce "Abiii iyi misin? Ne oldu sana? Hastanede olduğunu öğrenince hemen gelmeye çalıştım. İyisin değil mi?!"  nolduğunu zaten öğrenmiştim gerçi ama olsun. Birde Yaprağın bilmediği bir 'EV' kısmı vardı.

"Oğlum biraz susta motorun soğusun! Gördüğün gibi iyiyim ve sesini alçalt kız uyuyor"  deyince baktığı yöne baktım. Yorgunluktan uyuya kalmış olmalıydı. Burdan bakınca eşsiz bir manzara izliyor gibi hissediyordum. Sanki dünyanın bu manzaradan haberi yokmuşta bir tek ben biliyormuşun gibiydi. Cennetim gibiydi. Onca kızın ahını almış ve cehenneme cam kenarından bilet ayırtmış olan ben cennete gidemeyeceğim kesinleşmiş gibiydi. Acaba kızlar bana aah etmemişler miydi de bu peri gönderilmişti. Gözlerimi ayıramadım; sanırım artık cennetliğim çünkü ona bakarak tonlarca sevap işledimmm.. Ah ben ve ince esprilerimmm

Arada Demirin hırıltılarını dydum ama şuanda daha önemli bir işim olduğu için ona dönme gereği duymadım. Yorgun değil mi az uyu versin!!

"Sen nereden öğrendin burada olduğumu?" diye bir ses duyunca ağzımdan benden bağımsız bir cümle dökülü verdi

"Bir peri söyledi.." hönnkkk! Aman sanki yalan söyledimm.

"NE??" diye haddınden yüksek bir tepki verince Yaprakta yavaşça gözlerini açtı. Sanki bu kadar tepki vermesini sağlayacak birşey söyledim! Yaprak iyice kendine gelince yattığı yerden doğrulup bana baktı.

"Ah sonunda geldin. Sen geldiğine göre ben gitsem iyi olacak" diyerek yerinden kalktı ve odada duran dolaba yönelip çantasını aldı.

Demire bakıp " Tekrar geçmiş olsun. Dikkatli ol" diye uyardı. Demir çok dinler ya.. Bana dönüp "Görüşürüz" diyerek odadan çıktı.

Kısa bir süre durup daha sonra Demirden bir müddet izin isteyerek odadan çıktım. Koşan adımarla aşağıya inip Yaprağa yetiştim. Kolundan tutup durmasını sağladım. Bana bakınca kaşlarını kaldırdı.

"Şey.. Çiğ köfte.. Hani özür için." dediğimde sağ dudağı yukarı kıvrıldı.  Kolunu yavaşça benden kurtardı ve arkasını dönüp yürümeye başladı. Hey budan neydi şimdi! Yürümeye devam ederken konuşmaya başladı

"Yarın okulda isterim. Bol acılı olsun. Sakın limonsuz olmasınn Ve zenginsin cimrilik etme çok al!!" dediğinde sadece gülümsedim. Deliydi.. Kesinlikle deliydi..

NOT: 2 GÜNDE BİR BÖLÜM PAYLAŞACAĞIM :))

BURSLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin