33.Bölüm-Part*1*

3.7K 139 4
                                    

3 Hafta sonra...

Yarıyıl tatili geçmiş sonunda okullar açılmıştı. İlk günden dersler tüm hızıyla devam etmişti. Son senemiz olmasıyla daha çok dersleri üst üste yıkmışlardi.
Devlet lisesinde olsak umursamaz derslerini yapar geçerlerdi. O kadar kalabalıkla kimse uğraşmak istemedi. Ama burada herşey farklıydı. Çünkü burada kalabalıkla değil parayla ilgileniyorlardı. Ee ne kadar fazla ders, etüt o kadar artı kazanç. Onlarıda yargılayamazdik sonuçta tamamen ahlaki ve etik olmayan birşey olsa da parası olan çocuğunun en iyi şekilde okumasını isterdi. Bende olsam imkanim var ise özel okulda ders almasını isterdim. Bu ders yoğunluğu ile zor geçecek bir donem kapimizi çalmış hayatımıza sızmıştı.

Üst üste dersten sonraki etütleri saymiyordum bile. Sabah çıktığımız eve anca aksam görebiliyorduk yani. Tabi buna uymayanlar da vardı. Evet Demirde  onlardan sadece birisi. Alp ve Özgür ün aksine Okulda durmayı sevmiyordu. Tamam onlarda seviyor gibi durmuyordu ama en azından okuldalardi.

Kendime güzel bir gelecek için güzel bir de meslek sahibi olmalıydım. Bu donem daha da fazla derslerine yoğunlaşıp güzel bir meslek seçecektim.

Güzel bir üniversiteye yerleştim mi işte herşey yılında ve rahat hayat beni bekliyor olacaktı.
Bu seneyi düşününce gerçekten değişik bir yıl olmuştu. Hiç beklemedigim bir anda okulun değişmiş yeni insanlar girmişti hayatıma.


Yarıyıl tatili gelince aklıma gözlerim istemsizce kapandı. Güzel başlayan kar tatlım Ozgurle sekteye uğrarken yarıda kesilmiş geri kalani kaldığım şehirde öylesine geçmişti.

O aksam bara gitmeniz dışında birkezde çocuklarla bowling oynamaya gitmiş, yenilip eve gelmistik. Hadi ben bilmiyordum da kos koca oyunda 2 taneyi zar zor devirdim bilenler ne demeye yenildi? Yenildiğimiz kişilerde Alple Demir düşünün artık. Ben, Efe ve Egemendik. Oyun başlayana kadar Egemen ve efenin atıp tutmaları boşa gitmişti. Hele ki Demirin beni satışını saymiyorum bile. Ben bilmedigimi soyledigimde benimle olmamış, ben ogretirim dememiş; siz Efe ve Egemenle üçünüz olun demişti. Sonuç ise koca bir hayal kırıklığı.


Ondan sonraki günlerde okullar kapanmadan önce nasilsak öyle devam etti. Aramızda bir yakınlaşma olmasa da hep yanyana ama hep bir mesafe vardı.

Bir süre sonra arada kendi evinde kalmaya devam etsede genelde bende kalıyordu. Gün içerisinde gelmediği günlerde gecenin 2 si 3 u felan olsa da yinede geliyordu. Sabah uyandığında hep onu görüyordum. Bu kendimi sorgulanan gerektiğini hep hatirlatsada düşüncelerimi sürekli erteliuordum. Daha doğrusu dusuek istemiyordum.

Demir duruşu ve görünüşünün aksine çok romantiklik yapıp çiçek getiriyordu. Bir sürü  saksılı! sari menekşem olmuştu. Evde koyacak yerim olmadığından kapının yanindaki yüksekliğe koymaya başlamıştım. Bir sürü güzel çiçek varken neden saksıda keyfi yayılmış menekşe getirdiğini merak etsemde sormadim. Ama daha güzel şeyler getirebilirdi; mesela güzel bir paptya.. Papatyam felan hanı, menekşem ne öyle yani.. Neyse birey demiyorum. İcinden böylesi geliyorsa en iyisi budur demek ki binada şükür!

Tüm düşüncelerden sıyrılıp aynada bir kez daha baktım kendime. Tam anlamıyla hazirdim. Askıdan eldiven ve takımı aldım. Şapkasımı da basıma gecirdigimde iste çıkma vaktim gelmişti. Sabahın ilk saatlerinde ki kuru soğuk haince yüzüme çarparken yüzünün kesildiğini hissediyordum. O kadar soğuktu yani..

Cenemin takırtılarini duymamaya çalışarak titreye titreye okula gitmeye çalıştım. Adımlarım bile bu soğuğu protesto etmek istermiş gibi ilerlemek istemiyordu. Aslında okula gitmeyip evde oturmak vardı da doğal gaz çok pahalıydı o yüzden sıcacık okulda günümü gecirebilirdim. Cimri demeyin; sadece saka yapıyorum!!

Buzlu yerlerde düşmemek için çaba sarfederken dışardan izlemesi bir görüntü olusturdugumun ne yazık ki bilincindeydim.

Zar zor engelleri aşa aşa okuluna gelebilmistim. Okuldan içeri girdiğimde enseme yediğim kar topuyla beyin kanaması geçireceğini düşündüm. Onu kim attiysa benim gecirmedigim beyin kanamasini  ına gecittirecektim!! Hızla rakamı donmekle gözlerimi devirmek bir olmuştu. Salak Buse!! Ve beyin kanaması geçirtrmeyeceğimi  anlamıştım, şayet ortada beyin olsa olurduda olmayınca malesef.!

Hızla yanina gittim. Onun gibi ona kar topu atacagimi düşünmediniz değil mi? Bu kadar basit değil. Onu kara gomecegim! Omuzlarından tutuğum gibi itekledim. Boş bulunduğu için hemen düştü. Yoksa öyle dediğime bakmayın hafife alınacak bir kız değildi.

Hemen üzerine çıkıp oturdum. Yerdeki karları yüzüne atarken bir yandanda bağırıyorum.

"Sen hangi beyninle bana o kar topunu ararsın. Seni geri zekali . bunu senin yanına bırakırmıyım, mal! Bak bakalım nasılmış kar!"

Ben yüzünü karla kaplarken oda bir yandan çığlık  atıp yardım istiyordu. Sonunda belimi  saran ellerle Busenin üzerinden çekildim. Kim ise sımsıkı sarıp çekmişti beni.

Kulağının arkasından gelen sesle irkildim. Yine beni düşünen o ses yine her zamanki gibi benim yanındaydı.. " Sakin ol güzelim. Hava soğuk ve senin eldivenini taki elinde değil. Usuyeceksin.." ben ondan tarafa dönmezken hemen ardından beni saran elleri beni bırakıp binaya doğru gitmeye başladı. Ben yerde yatan kıza bakarken oda dolu gözlerle bana bakıyordu.

Bakislarimi ondan kaçırmak için bahçeye göz atarken okul girişindeki duvara yaslanmış bana bakan gözlerle karsilasmam bir oldu. Gözünü kırmadan beni izliyordu. Yaninda da Alp vardı. İfadesiz bakışları yine beni urkutsede okulda ondan uzak durmaya karar vermiştim ve buna devam edecektim. Yine okula malzeme olamazdım. Burslu zengin çocuğu ayartti felan..

Okul binasına girmek üzere olan Agemen ve Efenin yanına koşarcasına gidip ikisinin ortasına hızla girdim. Ellerimin birini Egemenin omuzuna değerinide Efenin omuzuna atarken sevimli olduğunu düşündüğüm ses tonuyla "Yakışıklılar ödevi yapmaya başlasanıza. Söz ben sonra yardım ederim. Siz yapın benim durumumu biliyorsunuz." dediğimde ikiside olumsuz anlamda başını sallayıp içeri girmişti.

Ne yani bu sevimli halimle red mi edildim? Hemen sarsılıp kendime geldim ve peşlerinden hızlı adımlarla gidip  "Ya size çay ısmarlarım söz" diyerek hem konuşup hemde onlara yetişmeye çalışıyordum. "Y dursanıza bi..! " dediğimde durup bana baktılar "Tam yanında bir de tost"  dedim ama arkalarını dönüp yine gittiler. El insaf bursluyum bende anca bu kadar!


ÜZGÜNÜM LAPTOBUM BOZUK TELEFONDAN ANCAK BU KADAR OLUYOR, YAZIM YANLIŞLARINI ARADA DÜZELTMEYE ÇALIŞACAĞIM. EN KISA SÜREDE DE YENİ PART I EKLEYECEĞİM UMARIM KISA OLMAMIŞTIR.. 

BURSLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin