31.Bölüm

3.8K 169 7
                                    

DEMİR

Onları ilk karşımda gördüğümde içimden küfürler saydırmaya başladım. Lanet olsun hayatımda hiçmi bir şey yolunda gitmez. Tam ‘Şimdi mutluyum, huzurluyum, her şey iyi gidecek’ diye düşünürken yine olmamıştı işte.. Yine Allahın üzerimdeki sınavı bitmemişti..

Özgürle Alpi o masada görmeyi hiç beklemiyordum. İçimde olmadık hisleri uyandırmışlardı.

Yaprağın belinden hafif tutarak masaya doğru yönlendirmiş sonrada yanına oturmuştum. Hiç kimse bir şey konuşmuyor sadece kahvaltı yakıyordu.

Her şey bitiyordu değil mi? Kısa bahar gibi geçen günlerin ardından  soğuk kız tekrar saracaktı bedenimi.

İçimde benimle alay eden yanım karşıma geçmiş gururla göğsünü gere gerek konuştu “Bu kadardı işte. Daha ne bekliyordun ki? Her şeyin güzel olacağını mı? Hak ettiğin şey en fazla bu kadardı işte. Sen zavallı ve kaybedensin unutma..”

Haklıydı işte layığım buydu. Daha fazlasını isteyerek ona haksızlık yapmamam gerekiyordu değil mi?

Yanımda tedirgince oturan kızın elini sıkarak tüm benliğimi hissetmesini istedim. Desteğe ihtiyacı vardı ve her ne olursa olsun ben yanındaydım.  Bunu hissetmesini istiyordum. Onunla olmak isterse buna engel olmazdım, olamazdım..

Masanın altındaki elinden elimi çekmesiyle boşluya düşmüş gibi hissettim.

Karşımda keyifli bir kahkaha atan yanım durmadan konuşmaya devam etti. “Nasıl iyi hissettiriyor mu? Ne sandın ki o varken yanında, seni umursayacağını mı? Aptalsın..”

İşte şimdi rüyadan uyanma vaktiydi değil mi? Esas oğlan gelir diğer ise yenilgiyle giderdi.

Parmaklarıma hapsolan parmaklarla şaşkınlığa uğradım. Yaprak parmaklarımı parmaklarımın arasına geçirmiş sıkıca tutuyordu.

İçimdeki alaylı ses şaşkın bir şekilde tuzla buz olurken bende hemen kendimi toplayıp elinisıkıca kavramıştım..

Daha sonra ise kayağa gitmiştik. Ben ise kaymak yerine karlar üzerine yatmayı, herkeste uzaklaşmayı seçmiştim…

*****

Gece ani bir kararla geri dönme kararı alıp kayak merkezindeki taksiyi arayıp boş bir taksi istemiştim. Yarım saat sonra geleceğini söylediklerinde, yerimden hemen kalkmış ve Alpin uyanmaması için hızlı ve sessizce çantamı doldurup odadan çıkmıştım. Yaprakların odasının önüne geldiğimde .çantamı kapının önüne bırakmış ve içeri girmiştim. Yaprağa ‘gidelim mi?’ dediğimde gelmek istemeyeceğinden korkmuştum. Ama ‘sen çantamı al ben üzerimi giyinip geliyorum’ demesiyle derin bir nefes alabilmiştim.

‘Keşke haber verseydik’ temalı bir iki söylense de uykusuzluğa yenik düşüp, başını omzuma koyduğu gibi uyudu. Aklıma o an hep duyduğum bir söz gelmişti. “İnsanlar güvendiği kişinin yanında hemen uyurmuş..”, Evet kendimi kandırıyor da olabilirim ama olsun bana güvenip gözünü kapatabiliyor ya o bile yeterli.

Yolda birkaç defa Yaprağın mide bulantısı yüzünden dursak da daha sonra uykusuna devam edip eve gidene kadar hiç uyanmamıştı.

Eve vardığımızda ise hala uyumaya devam ediyordu. Saat daha sabahın 5 i oluyordu. Ben arabadan indim.

Yaprağın olduğu tarafa geçip çantasından evin anahtarını alıp Yaprağı kucağıma aldım. Çatı katına çıkmadan öncede cama doğru eğilip “Eşyaları yukarıya getirir misin?” diye şoföre sorduğumda “Tabi abi” cevabını almıştım. Üst kata çıktığımda kapıyı açıp Yaprağı koltuğa bıraktım. Daha sonra kapıdaki adamın yanına gidip çantaları alıp taksi parasını ödedim. Daha sonra Yaprağı odamıza götürdüm. Yatırdığımda hafif gözlerini açmış uykulu sesiyle mırıldanmıştı.

BURSLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin