Yine sıradan bir güne uyanmıştım çalan alarm ile birlikte. Dışarıdaki soğuğa inat güneş aydınlatıyordu her yeri.
Kandıran kış güneşi.. Yine kandırı vermişti herkesi. Derin bir nefes alarak kalktım yataktan. Demir hala uyuyordu. Bende kahvaltıyı hazırlamadan kaldırmama kararı almıştım.
Güzel bir kahvaltı hazırlayıp sonra kaldıracaktım. Hemen üzerimi değiştirip odadan çıktım. Dolaba baktığımda doluydu ama benim canım sıcacık poğaça istediğinden peynir zeytin çıkarıp ocağa da cay koyduktan sonra fırına gitmek için evden çıktım. Hava kışa göre gerçekten güzeldi.
Takvime göre ilkbahar bana göre ise kara kış olan deli mart! en güzel gününü sergiliyordu insanlara.. İnanılır gibi değildi.. Ama bir marttı sonuçta simdi insana güler 1 saat sonrada ıslatı verirdi! Olmadı bir Rüzgar estirirdi. Herşeyi yerle bir edeninden!
Fırına geldiğimde sıcacık taze taze poğaçalardan bi sürü aldım. Bir tanede ekmek alarak eve döndüm.
Eve girdiğimde Demir hala kalmamıştı.
Elimdeki poşeti tezgaha bırakarak odaya gittim.
"Demir hadi kalk"umursamayış..
"Demir hadi okula geç kalacağız" bir umursamayış daha..
"Aman uyursan uyu ben kendim giderim" hemen yalandan kapıya dönüş ve..
"Nereye kendin gidiyorsun. Bekle üstümü giyinip bende geliyorum" ve bingo! Yataktan kalkış..
"Bir yere gittiğim yok kahvaltıyı diyordum" diyerek gülüp odadan çıktım.
Kahvaltımızı yapıp evden çıktık. Okula giderken bir telefon geldi babasındandı sanırım. Biraz uzaklaşarak konuşmasının bitmesini bekledim.
5 dakikayı aşkın konuştuktan sonra benim yanıma geldi. Sinirli olduğu her halinden belliydi..
"Benim eve gitmem gerekiyor acil. Sen okula git ve Alpin yanından ayrılma tamam mı?" dedi.
"Tamam. Sen beni düşünme. Kendine dikkat et. Eğer okula gelemezsen aksam geçte olsa eve gel olur mu?" diye sordum. Yalnız kalmak istemiyordum artik. Demir bende alışkanlık yapmıştı.
"Tamam" diyerek bana doğru eğildi. Kısa bir öpücükten sonra boynuma sokularak bir kez de oradan öperek derin bir nefes çekti. Sanırım kökünü içine çekmişti. Bende aynını yapacaktım ama hareketi sevmediğinden yapmadım. Zaten keskin burnum kokusunu ciğerlerime bolca depolamıştım..
Tek başıma okula yürümeye başladım. Okula yaklaştığım da arkamda birini hissettim. İçime bir korku yerleşirken elime telefonu alıp Alp i aradım. Ama lanet olasıcanın telefonu kapalıydı. Adımlarımı hızlandırdım. Ama bununla birlikte birinin koluna yapışması bir oldu. Korkuyla arkamı döndüğümde rahat bir nefes verdim.
"Neden kimse yok yanında da yalnızsın. " diye sordu Özgür.
"Demiri babası aradı -tabi bu benim tahminim- eve gitti acil. Alp ede ulaşamadım." dedim.
"Her neyse hadi yeterince geç kaldık. Okula gidelim" dediğinde yürümeye devam ettik.
Okula girdiğimizde konuşa konuşa sınıfa girdik. Konuşmamız 'kim olduğunu hala öğrenemedik. Çevreden de biri olabilir. Dikkatli olmalısın..' üzerine kurulmuş uzun uzun nasihatlerdi.. Göz devirmelerimle konuşmayı sabote etmeye çalışsamda Özgür de işe yaramamıştı.