41.Bölüm *Final-1*

2.7K 135 7
                                        

YAPRAK

Sabah yüzüme konulan öpücüklerle gözümü açtım. Demir gülerek bana bakıyordu.

"Günaydın menekşem" dedi.

Zaten sen bana sürekli böyle baksan günüm hep ayacak da..

"Günaydın" dedim yatakta biraz daha ona sokulurken. Bugün cumartesiydi, yani okul yoktu. Gerçi son iki haftada okulda birilerini bulmak zordu. Anca bizim gibi yalnız hissedenler giderdi.

Sol elimi sağ memesinin üzerine koyup oynamaya başlarken " Yine gidecek misin?" diye sordum..

Eğer giderse ona hiç bir şey anlatmayacaktım. Ama eğer gitmezse akşam ona hamile olduğumu söyleyecektim.

Kimine göre söylememem yanlıştı ama gitmek isteyen birini de böyle tutamazdım.

"Hayır, artik hiç bir yere gitmeyeceğim" dedi.

Cevabın tatmin edici yanıyla Demiri öpüp sıkıca sarıldım. Gitmesini, ondan ayrı kalmayı istemiyordum.

"Gitme bir daha" dedim. Kollarımı gevşetip ondan az uzaklaşıp yüzüne bakarak "Benim için çok önemlisin. Sana değer veriyorum" dedim.

Azıcık doğrulup dudaklarıma öpücük kondururken "Seni seviyorum" dedi. Nede güzel söylüyordu.

Yataktan kalktım ve Demire dönüp "Hemen kalkıp üstünü giyiniyorsun ve bana taze taze börekler alıp geliyorsun fırından" dedim.

Gülerek yataktan kalkarken "Seni nasıl doyuracağım bilemiyorum. İki kişilik yiyorsun" dedi üstünü giyinirken. Zaten yemek yemeyi seviyordum Allah var yalan söyleyemem..

Ah bir de bilse ki zaten iki kişiyiz yine aynı rahatlıkla konuşabilir miydi acaba?

Demirin evden çıkmasıyla bende mutfağa geçip kahvaltılıkları hazırlamaya başladım. Allahtan yakin zamanda alış veriş yapmıştım.

Bir anda masanın kenarında duran çiçekler ve çiğ köfteyi görünce kalbim kanatlanıp uçtu gitti sanki..

Beni sevdiğini söylemesi yetmiyormuş gibi iliklerimde kadarda hissettiriyordu..

Her ne kadar buket yerine saksıyı tercih etse de bana sıkça menekşe getiriyordu. Baslarda bana kaba gelen bu hitap çiçeğin anlamını araştırdıktan sonra en az 'elmas , yakut' kadar değerli geliyordu. Çakma değil orijinal erkekti Demir.. Çiçeği diğer çiçeklerin yanına, balkona koyduktan sonra çayın kaynaşmasını beklerken bir iki tane çiğ köfte yemeye başladım. Yedinciyi de mideye gönderdikten sonra, aç karnına yemeni iyi olmayacağını düşünüp kalanını sonraya sakladım.

Çaydanlığı da masaya koymamla Demirde elinde poşetlerle gelmişti. Şuan Demir mi, börekler mi diye sorsanız 'saçmalamayın tabi ki börekler' derim.

Elindeki poşetleri alıp içindekileri tabaklara koyarken taze taze poğaçaları görmemle iştahım iki kat arttı.

Masaya geçip oturduğumuz da kısa sohbetimiz de başlamıştı.

"Bu akşam dışarı çıkalım. Uzun zaman oldu çıkmayalı" dedi.

Elimdeki çatalı tabağımın kenarına bırakıp ona döndüm. Ha yani farkında, bu da güzel..

"Evet uzun zaman oldu çıkalım.." bu fırsattan yararlanıp bende her şeyi anlatırdım.

"Alpleri de arayalım. Bana kırılmıştı." işte bu beklemediğim bir şeydi. Ama sessiz kaldım. Elbet uygun bir an yakalar söyledim.

BURSLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin