11.Bölüm

4.9K 201 6
                                    

MEDYADA ÖZGÜR VAR *-*

Demir arabayı son sürat sürerek Allahın bir kulunun bile geçmediği bir yere getirmişti. İçimdeki korku oluk oluk artarken Demir arabadan indi bir kaç dakika sonra bende arabadan indim. 

Bir taşın üzerine oturmuş başını kollarının arasına alıp öylece yere bakıyordu. Bu pozisyonda her ne kadar masum olması gerekse bile aksini korkutucuydu. Yüzü gibi sessizliğide korkutucuydu..

Temkinli adımlarla yanına yaklaştım. Sanırım konuşmaya bir yerden başlamam gerekiyordu. Hafif bir öksürük ile dikkatini çekmek istedim ama pek mümkün değildi. Böyle olmayacaktı bende direkt konuşmaya başladım.

"Bak ne yapmaya çalışıyorsun hiç bir fikrim yok. Ama ben senin peşinde sürükleye bileceğin, istediğin yere götürebileceğin biri değilim. Kötü görünüyordun ve sana yardım ettim ama senin şu yaptığına bak! Senin bağımlılık krizin yüzünden Allahın unuttuğu bir yerdeyim!.." derken yüzüme bakması sonucu sözüme devam etmeme kararı aldım. Burda beni öldürebilirdi. İçindendeki şeytanla bütün olmuş vücuduyla bana döndü. 

Gözleri bomboş bana bakıyor ama hiçbirşey söylemiyordu. Ölümcül bakışları beni biraz daha sindirirken bende kelemeleri bir araya getirip cümle kuramıyordum.

"Git" dedi. Şaşkın ifademi saklayamayarak ona baktım.

"Ne?"

"Git. Seni tutan yok" dedi ses tonu öncekinin aksine sankindi. Sanırım krizi atlatmıştı. Hiç bir şeyi üstelemedim. Ondan bir iki adım daha uzaklaşıp telefonumu elime alıp açtım. Ardından bir çok mesaj geldi hepsi de Özgürdendi. Hemen rehberden Özgürü bulup arama tuuna bastım. 

Yılışıklımm Aranıyor..

"Lanet olsun neredesin sen!!!" diye telefonun diğer ucunda kükreyen Özgür yüzünden telefonu kendimden uzaklaştırmak zorunda kaldım. Sesi son derece sinirli ve endişeli çıkmıştı. 

"Sakin ol iyiyim ben. Gelip bini alır mısın diyecektim?" dedim. Telefonun diğer ucundaki nefes alış verilerini rahatlıkla duyabiliyordum. Sesimi duyduktan sonra azda olsa sesinde bir rahatlama olmuştu.

"Nerdesin?!" dedi hala siniri geçmemişti. Telefonun hoparlörünü kapayıp Demire döndüm.

"Burası neresi?" cevap vereceğinden bile şüpheliydim. Ama beni şaşırtmıştı. Ayağıya kalkıp arabaya doğru giderken

"Merkezdeki AVM nin önünde" dediğnde gözlerimi irice açıp çevreye baktım. Ormanlık bir yer  bir çok ağaç fazlaca yeşillik, üç beş kaya.. Nerede bu AVM? 

"Merkezdeki AVM nin önündeyim." dedim.

"Ne işin var Allah aşkına orada? Neyse bekle geliyorum." deyip kapattı. Demr arabada oturmuş bekliyordu. Bende birşey demeden yanına oturdum. Ben oturuca arabayı çalıştırdı. Kısa süren sessizlik sonucunda Demirin sesiyle ona döndüm.

"Okuldaki çocuk mu?" dediğinde ne dediğini anlamamıştım. Heralde anlamadığımı farketmiş olacak ki açıklama yaptı.

"Temin aradığın"

"Ah evet"

"Uzun bir süredir tanışıyor gibisiniz."

"Sayılır" dedim mırıltıyla 2-3 sene uzun bir süre sayılırdı değil mi?

"Önceden nerden tanışıyordunuz?" hadi ama niye soruyor ki? içime bir kurt düşmedi değil.

"Aynı lisedeydik ve aynı sınıf.." dedim fısıltı gibi çıkan sesle.

"Ve sonra sen bu okula geldn.. O da buraya" dedi. Gülümseyerek onayladım. Camdan dışarı baktığımda merkeze geldiğimizi farkettim. Az ilerde AVM vardı. Derin bir nefes aldım. Az sonra burda kurtulacak bir daha ona asla yaklaşmayacaktım. Araba durmak üzereyken yine konuştu.

"Çok yakın bir arkadaş olmalısınız" dedi soğuk bir ses tonuyla.

Araba durunca elim kapıyı açmak için harekete geçmişti bile. Kapıyı açtım. Daha sonra arabadan inip yüzümü ona dönüp gülümsedim.

"O benim arkadaşım değil." dedim. Onu bir an için bile arkadaşım olarak görmemiştim. Ne dediğimi anlamış gibiydi. Kapıyı kapatıp AVM ye doğru ilerlemaya başladım. İlerde onu görünce hızla ona yaklaşıp arkadan sırtına atladım. Ben olduğumu anlayınca beni bacaklarımdan yakaladı. Yanağına bir öpücük kondurup sırtından indim. Daha sonra bana dönüp yüzüme baktı. İyi olduğumdan emin olunca bana sarıldı ve yüzünü boynuma gömdü bende kollarımı ona sardım. Bakışlarım bir an Demirin arabasının olduğu yere kaydı. Orada olmadığını görünce rahatladım. Hemen Özgürden uzaklaştım ve "Açımm ben ne yiyoruz" diye sordum. Biraz düşündü ardından muzipçe sırıtıp "Mantı" dedi. Gözlerimi kocaman açtım ve kafamı sağa sola salladım.

"Hayır hayır" dedim ama kafasını 'evet' anlamında salladı.  "Sana forma almaya gittiğimizden beri bu anı bekliyordum " dedi ve kolumdan tutarak sürükledi

Beni evine götürecek ve mantı yaptıracaktı!!

BURSLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin