10.Bölüm

5.2K 206 4
                                    

Medyada Demir karakteri için bulduğum resim var :D

Dersten sonra Özgürle kantlne indik. Beni bir masaya oturtup kendisi bişeyler almak icin yanımdan ayrıldı. Bir cok öğrenci bizi ilgile izlediği bir gerçekti. Neden böyle olduğuna hic kafa yormadım.

Özgür elinde iki tost ve meyve sularıyla masaya döndü. Tost ve meyve suyunu alip ısırmaya başladım. Sonra karşımdakine baktım Özgürdü işte. Hep yanımda olan, aradığımda yanıma koşan. Abimin aksine beni hic yalnız bırakmayan...

''Beni izlemeyi kes ve yemeğini ye. Yoksa beni yemek istediğini düşüneceğim'' dedi piç bir sırıtışla. Bu konuşmayiı bir yerden gayet net hatırlıyordum. Ama bu sefer rolleri azcık değiştirmiştik.

''Sana bakmamdan rahatsız mı oldun'' diye sordum?

''Evet oldum. Şu yemek ister bakışlarını bana değilde önündekine versen kimse rahatsız olmaz''

2-3 sene once (Yaprağın anlatımından)

10. sınıfa başlamıştık. Yeni sınıflar bölümlere göre oluşturulmuştu. Bende mimar olmak istediğim için sayısal bölümünde okuyacaktım. Ayrıca çok zeki bir öğrenci olduğum gerçeğinide atlamayalım. 

Buket ve Arda ile 9. sınıfta aynı sınıftaydık. Arda benim gibi sayısal okusada Buket hanım Edebiyat bölümü istediği için sözel bir sınıfta okumak istedi! Bunu öğrendiğimden beri ona trip atmaktayım. Bunu duyduğun ilk gün onunla konuşmamışlığım bile var. 

Sinirden ilk gün derslere girmemiştim. Tabiyki Ardayıda kolunda çeke çeke benimle getirmiş onunda derslere girmesini engellemiştim. Zaten okulun ilk günü dersmi olurmuş, hem ne gerekliyse onu bizim Berkcandan alırdık.

Kantine inip birşeyler yemeye karar verdik. Arda emek için birşeyler almaya gittiğinde bir süre gelmeyince bende ona döndüm. Hem birşeyler alıyır hemde biriyle sohbet ediyordu. Daha sonra sohbet ettiği çocukla bizim masaya gelip birlikte oturdular. Bense 'ne ayak olumm' der gibi Ardaya bakıyordum. Merakımı anlamış olmalı ki. Tanıştırma gereği duydu.

"Yaprak bu Özgür. Bizim sınıfta bundan sonra. Başka okuldan gelmiş" dediğinde onun yanındaki çocuğa gözlerimi diktim. O da beni süzüyordu. Rahatsız olmadım, çünkü bende aynısını yapıyordum. Arda malı bana onu tanıştırırken beni ona tanıştırmadığı için ben kendimi tanıttım.

"Merhaba Yaprak ben, tanıştığıma memnun oldum" dedim. Yüzümde haften bir gülümseme. Elimi uzattım. Oda elini uzatarak "Merhaba bende Özgür, bende çok memnun oldum." diyerek elimi sıktı. Ne öyle kıro gibi el sıkışmak diyebilirsiniz bende aynısını düşünüyorum...

Beraber yemek yerken bana bakıyordu. Şom ağzımı tutmayı pek beceremiyordum sanırım. Yine beceremedim..

'' Beni izlemeyi kes ve yemeğini ye. Yoksa beni yemek istediğini düşüneceğim.'' dedim. Ben dedim! Daha hiç tanımadığım birine ve bu biri ERKEK olan birine 'Beni yemek istediğini düşüneceğim' dedimm!!

''Sana bakmamdan rahatsız mı oldun'' diye alayla sordu?

''Evet oldum. Şu yemek ister bakışlarını bana değilde önündekine versen kimse rahatsız olmaz,'' bu cümlemden sonra ben öldümmm. 'Önündekine versen' ne demek ya! Arda kendini gülmemek için zor tutarken Özgür gayet rahat gülüyordu. Bense hızla yemeğime döndüm. Bu sırada Ardada kendini salıp gülmeye başlamıştı. Bende kendimi zor tutup gülmemeye çalışıyordum. 

*****

"Ah o olaydan sonra Ardayla tam 2 gün konuşmamıştım! İnanabiliyor musun tam tamına 2 gün" dedim kahkahayla.

 "Benim bir hafta yüzüme bakmadın be" sitemle söylendi.

"Sen yeniydin bi kere. Senle hiç konuşmayacaktım ya ben neyse. Hangi ara konuşmaya başladık onu bile hatırlamıyorum" dedim. Yalan!! Çok net bir şekilde hatırlıyordum.. <bu ilerleyen zamanlarda :D>

Gözlerini devirdi "Hadi hadi çok konuşma mola bitti. Derse." dediğinde zamanın ne kadar çabuk geçtiğini farkettim. Ve lavaboya gitmem gerektiğini de!!

"Özgür sen sınıfa dön ben lavaboya girip geleceğim" dedim.

"Sorun değil. Seni bekliyorum" dediğinde gözlerim kendiliğinden devrildi.

"Millet zaten bize bakıp yeterince hakkımızda konuşuyor"

"Sence umrumda mı?"

"Değil! Ama lütfen sen sınıfa dön, ben lavaboya girip geleceğim. Senin beklemen beni rahatsız edecek!" dediğimde anlamış olacak ki kafasıyla onayladı. 

Düşünsenize; okula beraber geliyorsun, okulda beraber yemek yiyorsun, aynı sınıftasın ve beraber oturuyorsun, buda yetmiyor beraber okuldan gidiyorsun! Bir de lavabonun önünde beni beklemesi ile herşey tam olurdu!

Bunlarda rahatsız değilim elbette. Ama beni lavabonun önünde beklemesi beni birazcıkkkk utandıra bilirdi.

Lavaboya girdim. İşimi halledip elimi yıkayıp çıktım. Ortalıkta tek tük öğrenci vardı. Merdivenlerden üskata çıkarken önüme Demir çıktı. Gözleri her zamnaki gi ölüm saçarken şeytanın oğlu gibi görünüyordu gözüme.. 

Yine kendime yenik düşüp "İyi görünmüyorsun?" dedim. Ölüm saçan gözlerini gözlerime dikti. Yine sormakla ne kadar saçmaladığımı farkedip yanından geçip sınıfa gittim. Pardon kolumu tutan eli sayesinde gidemedim desek daha iyi..

"Okuldan çıkmama yardım et." dedi soluk soluğa. Sesi sanki varla yok arasındaydı.

"Hey noluyor?" dedim panikle

"Lanet olası çeneni kapa ve yardım et!" dedi. Tıslamaya benzer bir sesle..

Oflayıp koluna girerek okul çıkışına doğru yönlendirdim. Yavaş yavaş anca hareket ediyordu. Sinir krizi mi geçiriyor acaba diye düşünmüyor değildim. Çünkü bu halleri hiç normal değildi.

Çevrede kimse olmadığı için kimsenin bizi görmemesi benim lehimeydi. Çünkü onunla görünmek istemiyordum. Nedenine gelince bilmiyorum.

Binada çıkınca cebim titredi. Hemen telefonuma bakmak istedim ama bu pek mümkün olmadı. Onu arabasına kadar götürdüm. Arabayı açıp sürücü koltuğuna oturup başını arkaya yasladı. Acaba böyle arabayı kullanmayı mı düşünüyor?

Onu bırakıp telefonu elime aldım. Mesaj Özgürdendi. Yüzünde gülümseme oluştu. Tam mesajı okuyacakken. Demirin sesiyle ona döndüm.

"Torpidonun (arabada böyle bişey varmı bilmiyorum (^-^)) içinde bir kağıda sarılmış birşey var onu bana ver" dedi. Sinir olmuş bir şekilde arabanın diğer tarafına  geçtim. Kapı açık bir şekilde koltuğa oturup torpidoya uzandım. Karıştırıp dediği şeyi aramaya başladım. 

Dediği şeyi bulunca ona uzattım. Elimdeki kağıdı almayıp bana doğru uzandı ve kapıyı kapatıp elimdeki telefonu aldı. Daha sonrada arabanın kapısını kilitledi.

"Hey hey!! Ne yaptığını sanıyorsun!" diye bağırdım. İçimde hafif baş kaldırmış bir panik vardı. Telefonum elindeyken bi tane daha mesaj geldi, üstüne tıkladı.

Kimden: Yılışıklımm..

"Hadi ama amacın kendini bana özletmek mi? 2 dakikaya burda olmazsan dersten çıkıp geleceğim!! "

Kimden: Yılışıklımm..

"Lavaboda yoksun!! Nerdesin sen?!" 

hemen ardındanda aramalar başladı. Demir sürekli reddetti. Ardından da telefonumu kapattı. Daha sonra elimdeki beyaz kağıdı alıp içinden bir hap alıp dilinin altına yerleştirdi..

Aman Allahım bu kesinlikle uyuşturucuydu! Teminki halidesinir krizi değil yoksunluk kriziydi!!

"İndir beni hemen arabadan!!" diye ciyakladım. Kendinden geçmiş ve kafası iyi değildi. Bağırmamın ardından şeytan gözlerini bana dikmiş gülüyordu. Ardından gaza basıp gitti. Ve ben korkudan ölmek üzereydim..

BURSLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin