"İyi günler" diyerek odadan çıktı. Bu arada Yaprak dünden beri burada mıydı yani? Acaba beni buraya kim getirdi? Nasıl geldim diye düşünürken kolumda hissettiğim elle irkildim ama tepki vermemeye özen gösterdim. Sonra yeni uyanıyormuş gibi yapıp gözlerimi açtım.
Yüzüme baktı. Daha sonra gözleri gözlerimi bulunca hafifçe gülümsedi.
"Ahh seni pislik hiç uyanmayacaksın diye nasıl korktum!!"
*****
Demirden...
"Senin burada ne işin var? Ya da benim burada ne işim var?" diye sordum.
"Ölmek için malesef yanlış bir yer seçmişsin. Daha kuytu bir yer seçmeliydin."
"Yani beni sen mi bulup buraya getirdin?" diye sordum kaşlarımı çatarak.
"Vişne suyu aşkıma burdasın" dediğinde kelimlerinden hiçbir şey anlamamıştım. Yüzüme bakıp gözlerini devirdi.
"Markete giderken buldum seni" deyince birşey demedim. Temin gelen hemşirenin verdiği ilaçları alıp bana uzattı.
"Bunları içmelisin" hiçbirşey demeden alacakken ilaçları geri çekti. "Ahh aptal kafam. Dönden beri uyuyorsun, birşey yemedin ve ben sana ilaç içiriyorum. Nerede benim ödülüm" diye kendi kendine mırıldanıp kapıdan çıktı. Bense sadece arkasından sırıtıyordum.
Bir kaç dakika sonra elinde tepsiyle içeri girdi. Yemek masasını önüme koyup tepsiyi üzerine koydu.
"Şunları ye. Karnını doyur, ilaçları içmelisin" dedi boş gözlerle bana bakarken. Elime çatalı alıp yemeye başladım azcık yemek yeyince doygunluk hissiyle yemeyi bıraktım. Gözleri hala benim üzerimdeydi. Bi an gözünden üzüntü geçtiğine yemin edebilirim. Sessizce bana bakarken birden sessizliği bozup mırıldandı.
"Gerçekten uyuşturucu yüzünden yemek yiyemiyormuşsun" dediğinde sadece "Ne?" diyebildim.
"Hayatta müthiş tatlar var ama sen sana hiçbirşey katmayan bir şey için tüm tatlardan vazgeçmişsin. Nasıl olurda bir maddeye bağlanacak herşeyden vazgeçecek kadar acizleşebilirsin. Herşeye rağmen yaşamak güzeldir. Kendini günden güne ölüme sürüklemek.. " dediğinde sinirlenmiştim. Bana acizleşmişsin demişti! Ne yaşadığımı nereden biliyorda beni yargılıyordu!Tam ağzımı açıp onu kovacakken benden önce davranıp konuşmasına devam etti. "Her neyse bu senin seçimin senin sağlığın. Bende zaten pek sağlıklı beslenmiyorum mesela hiç ot yemem et severim. Hazır meyve sularından uzak durup meyve yemem gerek ama kim gidip alacakta yiyecek. Zaten hep dışardan yiyorum. Sen uyuşturucudan öleceksin sanırım bende fast food dan." dediğinde uzaylı görmüş gibi ona bakıyordum. Ne biçim kızdı böyle; bu kızın kesinlikle kapama düğmesi yoktu. "Al şunları iç" diyerek elime ilaçları tutuşturdu. Masadaki bir bardak suyu alıp ilaçlarla beraber suyu içtim.
İlacımı içtikten sonra bardağımı masaya koydum. Yaprak masayı çekip yerine koydu. Ben yatış pozisyonuna geçince o da direkt kendini koltuğa atıp gözlerini kapadı. Bende uyumak için gözlerimi kapadım. zun bir süre uyuyamayıp Yaprağı izlemeye başladım. Daha sonra ağırlaşan göz kapaklarıma itaat edip uykunun kollarına kendimi bıraktım..
-----
Gözlerimi açtığımda saat öğlene gelmek üzereydi Yaprak ise hala uyuyordu. Odanın kapısı hızla açılınca kafamı kapıya doğru çevirdim. Gelen Alpti.
"Abiii iyi misin? Ne oldu sana? Hastanede olduğunu öğrenince hemen gelmeye çalıştım. İyisin değil mi?!" diye yüksek volumde konuşunca
"Oğlum biraz susta motorun soğusun! Gördüğün gibi iyiyim ve sesini alçalt kız uyuyor" dedim gözlerimle koltuğu gösterirken. Kafasını o tarafa çevirip baktı. Gözü bir süre orada takılı kalınca yalancı bir öksürük ile dikkatini bana vermesini sağladım ama pek başarılı olduğum söylenemezdi!!.
"Sen nereden öğrendin burada olduğumu?" dediğimde gözleri çıkasıca gözlerini ondan almayıp mırıltıyla cevap verdi.
"Bir peri söyledi.."
"NE??"