Sıkıntıyla nefes aldım. Belkide çok yanlış bir işin içindeydim ve ben bunu kabullenemiyordum. Acaba işi bıraksa mıydım ? Ne saçmalıyorum ben ? Her neyse bunu yapabilirim alt tarafı zorlanırım sonra alışırım.
15 dakika boyunca bunları düşünüyordum acaba çok mu yanlış bir şey yapıyorum diye ? .diye tekrar ettim.
Telefonuma kurduğum alarm artık 15 dakikanı doldurdun çınar'ın odasına gidebilirsin diyordu. Bende öyle bir izlenim bırakmıştı ki dakikasına uymazsam beni öldüreceğini düşünmüştüm kapıyı çaldıktan sonra "Gir" komutuyla içeri girdim yalandan gülümse ile ona bakıyordum.
"1 saatimi doldurdum çınar bey "diyerek söze başladım.
"iyi şimdi bana hazırlaman gereken bir kaç dosya daha gerek bunlara hemen başla 1 saatin var bittikten sonra yardımcım olarak yönetim kurul Başkanlığına ait toplantıya gireceğiz."
Ona inanmıyorcasına baktım bu kadar kötü müydü ?. Yapacak birşeyimin olduğunu düşünmüyordum mecburdum buna. Madem bir iş başaracaktım onun dediklerini yapmak zorundaydım.
"Peki çınar bey 1 saate olmuş bilin."
Hiç taviz vermeden oturduğu yerden el işaretiyle gidebilirsin diyordu. Yüzüme bakmaması sinirimi arttırmıştı! Masanın üzerinde duran dosyaları alıp çıktım ve kendi yerime geçip olanları tarih yazılımlarıyla tek tek inceleyip sırasına soktum. Aslında dikkatimi çeken bir kaç şey olmuştu.
2009 senesine ait olan dış firmalarla bir kaç yazışma vardı satışlar bu kadar iyi giderken ve sayılan satışlar eksiklik görülüyordu bazıları hırsızlığa soyunmuş demek ki.
İyice baktığım da aynı problem tekrar ediyordu hepsini not almıştım bunca yıl boyunca bu kadar mal eksik çıkarken neden hâlâ o firmayla çalışıyorlardı ki çok saçmaydı bence Çınar'ın bu kadar aptal olacağını zannetmiyordum bunları göz ucuyla kaçırmazdıda. Sekreteri ya bu işi yapıyordu yada başka birşey olmalıydı.Bunları resmini çekip araştırmak için kendime not etmiştim. Ve 1 saatlik tempoyla işler hal olmuştu ama hâlâ masamdan başımı kaldırmamıştım masama konulan bardağın çıkardığı tok sesle yukarı baktım Asen gülümseyerek daha önce tanıdığım bardağı bana gözüyle işaret ederek bana bakıyordu.
"kahve iç kendine gelirsin "
Bu kızı şimdi daha çok sevmeye başlamıştım. Kahveyi yudumlarken ağzımdan "ımm " gibi sesler çıkmıştı ve bu bende istemsizce olan bir şeydi.
Sanırım bu bir manyaklıktı nasıl psikiyatrist oldum onu da bilmiyordum.
1 saatimi doldurduğumda kahvemin son yudumunu içip masadan kalktım ve Çınar'ın kapısını çalıp gir komutunu aldıktan sonra içeri girdim yüzümde ki silik gülümsemeyle ona baktım bu adam sert bakmaktan başka şeylerde yapmalıydı bence.
"Çınar bey 1 saat içinde hazırladım dosyaları"
"şimdi çık dışarı ve beni bekle."
Teşekkür etmek yada rica etmek nerde kaldı ? Bu adamın nezaket problemide vardı. Kapının önünde onu beklemeye başladım. Beş dakikalık aradan sonra o takım elbisesine uygun ceketinide giydi ve o ceketle birlikte bütün her şeyiyle karizmatik ve son derece tehditkar olan duruşunu sergiledi. O kadar ihtiraslıydı ki bunun tek farkına varan ben değildim tüm çalışan kadınlarda öyleydi.
"hadi yürü"
Söylediği sözlerle daldığım cümlelerden çıktım nasıl bir adamdı bu hem bu kadar arzuyla istenilen ama diliylede rahat durmayıp kendinden nefret ettiren nasıl biri? olabilirdi ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSİKİYATRİS
Non-Fiction"Bunlar senin izin "dedim yüzümde zamanında bıraktığı cam parçacıklarını izini göstererek. "Mutlu olman lazım beni nasıl öldürdüğünü kafayı sıyırmamda bana öncelik olduğun için "dedim gülerek ve gözümden akan yaşı silerek. "Sarhoşsun "dedi o kadar...