BÖLÜM İTHAFI :ebruozkn
Küçük bir öpücüğü nasıl olurda ölü bir bedeni canladırırdı yada herşeyi yeniden hayata bağlardı ki.Onun küçük bir dokunuşu nasıl olurda aklımı başımdan alırdı? Oysaki ona ne düşüncelerle gelmiştim? O ise geç kalmış bir şekilde bana beni sevdiğini söylüyordu.
Elleri bir maşa gibi ellerimi başımın üstünde tutmaya devam ediyordu ama dudakları hâlâ dudaklarımda temasını devam ettirecek şekilde sürtünüyordu.
"Sana yaşattıklarım içinde yaşatacaklarım içinde özür dilerim, küçük aptal sarışınım "
Sesindeki bariz şekilde yorgunluk ve tükenmişlik o kadar belliydi ki ona acıma duygum biranda oluşmaya başlamıştı , ama buna müsaade etmek istemiyordum bu yüzden yakınlığımı bozmak için onu omuzlarından ittim.
"Bana yaşatacağın hiçbir acı kalmadı artık Çınar Yaslıhan! " parmağımı ona tehdit edercesine salladım.
"Bundan sonra hayatında olmayacağım hatta beni son görüşün bile olabilir "
Sert nefes alışverişleri ve benim hızlı inip kalkan gögsümle birbirimize göz gezdiriyorduk.
Gözlerim kesiştiği her anda daha fazla tuhaf oluyordum.
Yanıma usulca yaklaştı. Başımı eğip gözlerimi gözlerinden çekmek için çabalasamda o çenemden tutup çoktan kenetlemişti gözlerimizi."Gidiyorsun değil mi? " fısıldaması üzerine gözlerindeki hüzüne tanık oldum.
"Yanlış bir zaman ne kadar kötü birşey.. Önce sevdiğin kişileri sonra seveceğin kişileri kaybedebiliyorsun"
Derin bir nefes aldı ve yavaşça uzaklaştı.
Bana zaten her zaman uzaktı hiçbir zaman yakın olamamıştık.Arkamı dönüp kapının kulpunu çevirdim, daha fazla kalmak istemiyordum yada daha fazla kalp kırıklığı yaşamak istemiyordum.
Kapının eşiğine küçük bir adım attım ve kafamı ona çevirip geri adımlamaya devam edeceğim zaman onun ilahi sesini duydum.
"İçimdeki ses bu gidişin geri dönüşü olmayacağını söylüyor öyle değil mi? "
Beni durduran sesine cevap vermeyerek adımladım.
Düz koridorun büyük penceresinden gözüken insanlar gözümün dolmasıyla bulanıklaştı sonra ise sesleri uğultu gibi gelmeye başladı.
Ayak seslerinin yoğunlaşmasıyla kafamı sesin geldiği yöne çevirdim, karşımda bana endişeyle bakan Berna hanıma baktım.
"İyi misin ?" sakin ses tonu ilk önce içimi titretti. Nasıl iyi olabilirdim ki? Herşey elimden birbir gidiyordu, biranda kazanırken biranda kaybetmek bu olsa gerekti.
"İyiyim Berna hanım" iyiydim ve daha iyi olmak için elimden geleni yapabilirdim.
Hızlı adımları yanımda bitti ve elini yanağıma koydu.
"Hanıma gerek yok kızım " yavaşça yüzümü okşadı , bu kadının böyle davranması hem tuhaf hemde bu tuhaf bir şekilde güzeldi.
Geri çekildim bu kadar ilgi beni ağlatabilirdi. Ona olumlu bir kafa salladım.
"Gitmem lazım görüşmek üzere"
Gideceğim zaman kolumdan tutup beni kendine çevirdi.
"Seninle yalnız görüşme imkanım var mı? "
Sorusu üzerine biraz afallasamda belli etmedim.
"Elbette! neden sordunuz? "
"Çınar'ın arkadaşları, kızımında arkadaşı sayılır sonuçta kızımın arkadaşlarını iyi tanımak isterim. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSİKİYATRİS
Non-Fiction"Bunlar senin izin "dedim yüzümde zamanında bıraktığı cam parçacıklarını izini göstererek. "Mutlu olman lazım beni nasıl öldürdüğünü kafayı sıyırmamda bana öncelik olduğun için "dedim gülerek ve gözümden akan yaşı silerek. "Sarhoşsun "dedi o kadar...