Yorgun gözleri gözlerimin içine boş bir şekilde bakmaya devam ediyordu ve benden bir cevap bekliyordu bunu biliyordum. Aklımdaki düşünceler kendi halinde savaşa bile girmişti. Peki ben zaten bunu istemiyor muydum? İstiyordum ama neden bunları dilim söylemiyordu? Kendi sorumun cevabını biliyordum hemde fazlasıyla.
Hastasına aşık hasta doktor..
"Kalbimi kırdın !Kanatlarımı kırdın! Şimdi benden kafesinden çıkıp özgürsün diyorsun! Beni darmadağın ettikten sonra mı? "
Küçük konuşmam üzerine kafasını çevirip pencereye çevirdi ve ben parlayan ayın aydınlattığı keskin yüz hatlarını ona olan hayranlığımla izledim.
O benim için çok güzeldi.
"Biz evren için koca iki hatadan başka birşey değiliz! Bunları bir özürle telafi edemem.. Ama şunu bilmelisin ki senin için üzgünüm. Herneyse sadece bir cümlene bakıyorum ben git dersen giderim,kal dersende tedavin bitene kadar yanında olurum "
Sert çehresi ve kasılan yüzü bana bakmadı ve bu cümleleri kalbim daha fazla kaldıramadı."Benim sana ihtiyacım yok istediğin zaman gidebilirsin"
Ağzımdan çıkan istemsiz cümleleri ne geri alabilirdim nede beni ona getirecek birşey yapabilirdim o zaten başkasınındı benim bile değildi artık.
Pencereye bakan yüzü artık beni görmeye başladığında çatılan kaşları ve yataktan yavaşça çekilen bedeni önce ayağa kalktı sonra ise sessizce odadan çıktı.
Bu gidişin dönüşü olmayacaktı biliyordum , evren bir daha bizi bir araya getirmek için küçük tesadüfler sunmayacaktı.
Herşey işte tamda Şuan bitmişti.
Ve ben onunla birlikte giden ruhumun artık hiç kapanmayacak bir yarası dahada olmuştu.Bu ayrılış artık son ayrılıştı ne ben ona gidebilirdim ne o bana....
**2 GÜN SONRA**
Sessiz gidişinin ardından tam tamına iki gün geçmişti.
Ne aramıştı nede yanıma gelmişti. Onun olmayışı hayatımda büyük bir boşluk oluşturmuştu ve ben o boşluğu hiç bir şekilde dolduramıyordum.
Hayatım ise İzmir'e geldiğimden beri daha canlı olması gerekirken fazla klasik gidiyordu.
Tedavi -ev - kitaplar-tez
Gerçi Çınar olmadığı için tezi yazmayı bıraktığımı söylemek için Hande hanımla konuşmak istesemde cesaretim olmamıştı.
Ve onuda iyileşene kadar başka bir zamana ertelemiştim.
Havalar burda yavaş yavaş soğumaya başlamıştı ve ben artık hiç birşey yapmadan bile yorulmaya başlamıştım.
Fizik tedaviler son derecede zor geçiyordu ama galiba bunun üstesinden gelmeye çalışıyordum.
"Yeşim " bana seslenen Cansu'ya döndüm.
"Efendim "
"Kahvaltı yapmayacak mısın neden gelmiyorsun ?" sesini hafif yükselterek ters bir bakış attı.
"Canım istemiyor" şu aralar canım hiçbirşey istemiyordu çok fazla yorgundum ve fazla durgundum.
"Öyle şey olmaz güzel bir kahvaltı sonra ise fizik tedavi. Yemelisin ki güç kazanmalısın"
Onu daha fazla uğraştırmamak amaçlı kafamı salladım. Tekerlekli sandalyeyi masaya yakınlaştırdıktan sonra tabağıma birşeyler doldurdu ve sonra önüme bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSİKİYATRİS
Non-Fiction"Bunlar senin izin "dedim yüzümde zamanında bıraktığı cam parçacıklarını izini göstererek. "Mutlu olman lazım beni nasıl öldürdüğünü kafayı sıyırmamda bana öncelik olduğun için "dedim gülerek ve gözümden akan yaşı silerek. "Sarhoşsun "dedi o kadar...