Her mutluluğun bir sonucu vardır.. Kimse ölene kadar mutlu yaşayamaz çünkü bir hikayede yaşamıyoruz yada hayatımız masal değil.
Ve ben bundan sonra başıma gelebilecek tüm kötülüklere hazırlıklıydım her sonuç ya benim yada kızımla sonuçlanabilecek bir felaket olacaktı ama ben buna hazırlıklı değildim zaten nasıl olabilirdim ki?
Gözlerim sakinlikle hepsinin üzerinde teker teker gezindi, onu tekrar burda uzun süredir görmemek ve sonra onu yeniden görmek içimdeki histen bambaşka birşeydi.
O burdaydı ve benim kalbim yangın yeriydi ve onu görmek yeniden kokusunu özümsemek cennette olduğunu hissederken cehennemi yaşamaktı.
Egemen'in bana olan bakışları tamamen üzgündü,cem ise elleri başının arasında yere bakmakla yetiniyordu o ise.. O ise gözlerime bakıyordu ,ruhumu görüyordu.
Saçları dağınık dudağındaki uçuk ..yeni çıkmış sakalları ve tamamen dağınıklaşmış çökmüş hali içimdeki ona olan zerre sevgi taneciklerini yeniden hayata geçirmişti.
Ve gözleri gözlerimi bulduğu an ayağa kalkıp yanıma ulaşıp kollarını belime sarmıştı. Beklediğim tepki bu değildi kesinlikle bu değildi! Daha çok yakıp yıkmak gibi şeylerdi ama bunun tam olarak zıttını yapıyordu.
Elleri sırtımda dairesel olarak harekette bulunuyordu ama ben ona karşılık bile vermiyordum yaşadığım şok ve nefreti atmadığım sürece ona nasıl dokunmak isterdim ki?
Uzun süredir sarılması ve derin nefesler alışı tedirgin ediyordu. Ondan hâlâ nefret ediyordum bunu biliyordum ve belki birazcıkta seviyorda olabilirdim
"Yeşim" tek bir cümle içimi mahvetmeye yetti ve bütün aklımda olanları unutmaya yetti.
Onun yoğun boğuk sesi yine kalbimin hızlı çarpmasına sebep oluyordu,yıllar geçsede herşey bazen aynı kalabiliyordu.
Ona olan özlemim içimde hiç sönmeyen bir yangındı. Elleri sırtımda uzun süre dolandı sonra ise geri çekildi.
"Neden? " yorgun ve boğuk çıkan sesi içime işleyen derinliği yangının dahada büyümesine sebep oldu.
Yıllar geçiyordu ve o hâlâ benim ilk aşkım olarak kalacaktı.
İnsanlar defalarca birini sevebilir yada hoşlanabilirdi ama aşk.. aşk ise bir kere başa gelebilecek birşeydi.
Ve ben hâlâ Çınar Yaslıhan'a ilk gün ki gibi aşıktım ama eskisi gibi olmazdı. Olamazdı!
Sorusuna tepki vermedim yada bir şekilde yüz mimiğim oynamadı ona tepkisizdim.
"Burda ne işin var? " Cem'in sorusuna karşılı çenesi kasıldı ve gözlerimin içine baktı.
"Beni dinlemedin ve bu adamla burda mı yaşıyorsun? " keskin ve iğneleylici sözleri beni kendime getirirken onu sertçe ittim.
"O adama hayatımı borçluyum ve sen asla anlamayacaksın söyle bana bu sefer hangi oyun için burdasın? Beni nasıl perişan ettiğini görmek için mi? " bağırmam üzerine irkildi ve bir adım daha yaklaştı.
Defne'nin bağrışımdan dolayı koktuğunu biliyordum ve kızımın bu olay yüzünden zarar görmesini bile istemiyordum.
"Tüm yaşattıklarım için burdayım ve tüm hatalarımın yaralarını sarmak için seni buldum , beni dinlemeden neden gittik oysaki bütün herşey için sana ihtiyacım varken "
Sözler hızlıca dudaklarından dökülüp zihnime girmek için çaba gösteriyordu "sana ihtiyacım varken" onun bana ihtiyacı vardı benim ise onun sevgisine ve yalansız sözlerine ihtiyacım vardı peki şimdi ne olmuştu?
Ben ve kızım ayrı bir dünya kurduk o ise sadece harap olmuş bir şekilde tekrar dünyamı başıma yıkmak için yine yanımdaydı.
"Anlatacakların ve anlatmak istediklerin zerre umrumda değil! Beni yıkacağını biliyordum amacın başından beri bu değil miydi? Beni uyarmıştın sevme demiştin ama şimdi bak.. Senin yalan sevginin tek gerçeği" söyleceğim cümleleri geri yuttum Defne'yi asla bilmemeliydi yoksa onu elimden almak için herşeyi yapacağını biliyordum.
Gözüm Cem'e kaydı ve rahatsızca yerinden kalkıp bir hayli korkmuş ve gözleri dolmuş kızımı kucağına aldı ve yavaş yavaş merdivenleri çıkıp gözden kayboldu.
"Kendimi affetirmeden seni bırakmayacağımı biliyorsun anlamıyorsun beni seni seviyorum sana aşığım lanet olsun seni kaybettiğim zaman dünyamı yitirdim ben! lütfen yalvarıyorum " dizlerinin üzerine çöküp ayaklarıma sarıldı. O güçlü Çınar Yaslıhan diz çökmüş bir şekilde ayaklarıma kapanıyordu.
Onun canını yakmak istiyordum onu yok etmek istiyordum benim çektiğim acıları çekmesini istiyordum ama lanet olasıca kalbim yine onun için atıyordu. Bu bir daha olmasını istediğim birşey değildi.
Geri çekildim ve boşluğa düşmesini sağladım.
"Seni affetmek mi? Gülünç olma sen başına gelebilecek bütün kötülükleri hakediyorsun"
Hayatınızdaki yanlışları çıkartmazsanız asla dopruları göremezdiniz ve ben hayatımdan bir kere Çınar'ı çıkartarak doğruları gördüm ve şimdi yanlışları tekrar hayatımda bir yapışkan olmasını istemiyordum.
Kapıyı açıp elimle dışarıyı gösterdim.
"Çık evimden yoksa polis çağıracağım!"
Kesin sesim onu irkitmiş olacak ki usulca boynu eğik bir şekilde ayağa kalktı ve evi terketti.
Egemen ise onun arkasından çıkmaya yeltenirken onu omzundan tutup kendime çevirdim.
"Ona dikkat et fazlasıyla çökmüş ve bu yaptığını unutmayacağım. Çınar'la böyle karşılaşmayı hiç istemediğimi bilmeliydin bunu nasıl yaparsın!? Şimdi sende gidiyorsun evimden!"
Konuşacak gücü olmayan Egemen'in sesini çıkarmadan gitmesi en azından düşüncelerimi bulandırmayacaktı.
Ona kötü davrandığımın farkındaydım ama beni zor duruma sokarak böyle yapması beklediğim birşey değildi.Merdivenlerden hızlı bir şekilde inen Cem'e sarıldım.
"Geçti mi herşey?"
Omuz silktim ve sessiz kalmayı tercih ettim.
"Bundan sonra olacakların hepsi normal olmayacak eğer Çınar'ı tanıyorsam senden vazgeçmeyeceğinide biliyorumda"
Usulca kafamı salladım ve sessizce gözyaşlarımı serbest bıraktım.
Uzun bir aradan sonra merhaba ? Nasılsınız ? Bende iyiyim efendim bu arada hikayemiz tekrar bir düzenlenmeye girebilir sizleri seviyorum buda teog madurları için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSİKİYATRİS
Non-Fiction"Bunlar senin izin "dedim yüzümde zamanında bıraktığı cam parçacıklarını izini göstererek. "Mutlu olman lazım beni nasıl öldürdüğünü kafayı sıyırmamda bana öncelik olduğun için "dedim gülerek ve gözümden akan yaşı silerek. "Sarhoşsun "dedi o kadar...