Hayatımda geçirdiğim en güzel haftaydı. Çınar'la ikimize ait en güzel günleri yaşamıştık belkide. Sanki bütün hataları kapatmaya çalışmış yada bana ayıramadığı zamanı şimdi ayırmaya ve herşeyi telafi etmeye çalışıyordu bundan mutluluk duyuyordum ama bir yandanda tedirginlik içimi kemirip duruyordu bugün Gözde'nin doğum günüydü ve Çınar kafasına koyduğu herşeyi yapacak kadar gözü karaydı bunu biliyordum. Ve öteki yandanda her gün bir mesajla içimdeki kuşku kurtları içimi kemiriyordu.
Onunla en güzel anılarım giderek çoğalıyordu. Birlikte her oluşumuzda yanı başımda olup saçlarımı okşayıp beni izliyordu.. Bu his mükemmel birşeydi. Ve ona daha çok bağlanıyordum ve geri dönüşü yoktu bunu biliyordum.
Kapının tıklatılmasıyla dalgın bakışlarımı elinde kupa bardağıyla gülümseyerek yarı çıplak olan Çınar'a çevirdim ne söyleyebilirdim ki bu haliyle oldukça arzulayıcı duruyordu.
"Ne düşünüyorsun? "
"Bilmiyorum sadece bu akşam yapacakların beni tedirgin ediyor yani herşey kolay olmayacak gibi duruyor" söylediklerime gülümseyip sadece omuz silkti.
"Bundan daha kötü şeylerde yaşamıştım emin ol bunu yaptıktan sonra dahada rahatlıyacağım "
"Peki Gözde 'nin doğum gününde bu olayların yaşanılması onu daha çok yıkmayacak mı? " alnıma eğilip dudaklarını bastırdı.
"İnan umrumda değil " net cevabına karşılık sadece tedirginlikle gülümsedim.
"Şimdi benim gitmem gerekiyor bir kaç şey için akşam yanında olacağım " kafamı sallayıp üstüne giydiği kazakla odadan ayrılışını izledim.
Bugün herşeyin biteceği gündü ne olursa olsun Gözde adına üzülüyor olsamda elimden gelen hiçbirşey yoktu açıkçası..
Üstümü giyinip dışarıda deniz kıyısında yürümek istiyordum bu yüzden ılımış kahvemi kenara koyup hızla üstümü giyindim. Hızlı ama bir o kadarda yavaş adımlarla evden çıktım.
Tedavim henüz bitmemişti ama artık bacak eklemlerim tamamen açılmıştı bunu bana fizyoterapistim söylemişti ama fazla kasarsam ise kötü birşeye sebebiyet vereceğinide söylemişti.
Sahil yoluna ulaştığımda deniz kokusunu içime çeke çeke yürümeye başladım. Hava bugün kış başlangıcına göre gayet sıcak ve güzeldi. Kafamdaki düşünceleri atmak için yürüdüm yürüdüm saatlerce yürümeye devam ettim sonra ise yorulduğum için bir banka oturup karşımdaki denize bakmaya başladım,uçsuz bucaksız ve derindi hem korkunç hemde huzur vericiydi.
Yanımda oluşan sesle oraya kafamı çevirdim. Gözlerim tanıdık simayı görünce şaşkınlıkla açıldı. Tanıdık yeşil gözler eski anıları teker teker kafamda canlandı. Bu Cem'di. Her ne olursa olsun ondan ürküyordum sonuçta o Çınar'ın düşmanı sayılırdı.
"Merhaba yeşim" heyecanlı çıkan sesine karşılık kaşlarımı çattım.
"Ne istiyorsun ?" küçük bir kıkırtı kaçtı ağzından ve sonra çok geçmeden cevabı verdi.
"Bana güvenmeni " bu söylediklerine sadece gülümsedim.
"Şaka yapıyor olmalısın! " bana ciddiyetle bakıp kaşlarını çattı.
"Sana söyleyeceklerimden sonra bana güvenmen lazım Yeşim "
"Ne istiyorsun ? dedim sana!" diye çığırdım.
"Artık kandırılmaktan sıkılmadın mı sana Çınar'ın gerçek yüzünü anlatmak için burdayım. "
Gözlerim endişeyle açıldı ve sadece donup kalmamı sağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSİKİYATRİS
Non-Fiction"Bunlar senin izin "dedim yüzümde zamanında bıraktığı cam parçacıklarını izini göstererek. "Mutlu olman lazım beni nasıl öldürdüğünü kafayı sıyırmamda bana öncelik olduğun için "dedim gülerek ve gözümden akan yaşı silerek. "Sarhoşsun "dedi o kadar...