Acıyla kıvranan bedenim yüzünden inledim.
Heryer karanlıktı ve hâlâ evdeydim. Başım kanadığı halde tekrar uyanabilmem şans eseriydi yoksa şuan ölümün ağına çoktan düşmem lazımdı.Sırtımdaki kaburga kemiklerin kırıldığına emindim çünkü oynatacak şekilde bile değildi.
Kendimi toparlayıp Çınar'ı aramam lazımdı ama bu halle nasıl kalkılır ? onuda bilmiyordum.Gözlerim karanlıkta gittikçe kapanıyordu bu başımın aldığı darbeden kaynaklanıyordu. Ne yerimden kıpırdayabiliyordum nede ağrıdan durabiliyordum.
Belki 'yardım edin ' çığlıklarımı duyurabilirsem illa ki yardım eden olurdu. Gerçi eden olsaydı Cem'in beni dövdüğü zaman ederdi ama benimkisi umuttu işte.
Kendimde ağzımı açıcak takati bulamıyordum. Hâlâ karanlıkta sırtım duvara yaslı cenin pozisyonundaydım.
Ani hareketle başıma neler geleceğini biliyordum bu tek özetlik iki kelime ; 'Acı çekmek'.
Bir yardım edenim bile yoktu ölüme terkedilmişlikti benimkisi!
İhanete uğramak.
Değer görmemek.
Şiddette maruz kalmak.Bu durumun tek özeti ise.
"Acizlikti"
Çınar'ın yaptıkları herşeye rağmen sessiz kalmıştım ama bu sefer bunu kaldırabileceğimi hiç mi hiç ? zannetmiyordum bu sefer kalbim daha fazla incimişti.Kapının çalınmasıyla birlikte gözlerim büyüdü umarım yardım ederdi kim gelmişse.
Sesimin çıkmamasının umursamadan bağırmaya başladım.
"Yardım edin. Lütfen !"
Kapının daha sert çalınmasıyla daha yüksek sesle bağırmak için ağzımı araladım.
"Lütfen! Yardım edin! Lütfen !"
"Yeşim! " duyduğum ses tüm acımı unutturmaya yetmişti adeta.
"Çınar yardım et lütfen! " sanki kilit nokta oymuş gibi ağlamaya başladım.
"Korkma güzelim yanındayım, Lütfen ağlama! "
Ağlamam yüzünden kasılan bedenim bacaklarımda şiddetini arttırmıştı.
Başımın ağrıması üzerine sesler uğuldama şeklinde geliyordu.
Gözlerim kapanmaya yüz tutmuş bir şekilde kırılmış kapıdan giren Çınar'a bakınmaya çalıştım."Yeşim bana bak! " sesi emir verici şekilde kulaklarıma uğuldama olarak geldi.
Beyin fonksiyonlarım hiç bir ileti yapmıyordu adeta ve ben işleve geçiremiyordum .Gözlerim belirli aralıkta kayıp durmaya başladı. Hissettiğim tek şey ise havalanan bedenim. Ve kapanan gözlerimde karanlıkta bulduğum benliğim.
"Sırtındaki Omuriliğine aldığı geçici zedelenme yürümesini belli süre olarak engelleyebilir "
Burnuma temiz ve refah koku doldurmaya başlamıştı. Sanırım hastanedeydim ve baş ucumda konuşmaları duyabiliyordum ancak ne konuşacak nede gözlerimi açacak takatım kalmamıştı."Nasıl yani? "
Tanıdığım erkek sesi kuşkuyla doktor zannettiğim kişiye sorusunu sormuştu."Hastanın zamanında geçirdiği bir olay yüzünden fizik tedavi almış ama yarım kalmış. Bakın şuan sakat kalma ihtimali var ve eğer ani stres veya üzüntü yaşarsa bacakları kasılır ve felç kalma ihtimalini bile yaşayabilir"
Doktorun söylediği cümleler beni çocuk yuvasında geçirdiğim zamana götürmüştü. Eğer o adam olmasaydı merdivenden düşmeyecektim..
Herşey aklımda bir çığ misali üstüme yıkılmıştı. İstesemde istemesemde o merdivenden itildiğim gün hayatıma atılmış bir tekme olduğunu hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSİKİYATRİS
Non-Fiction"Bunlar senin izin "dedim yüzümde zamanında bıraktığı cam parçacıklarını izini göstererek. "Mutlu olman lazım beni nasıl öldürdüğünü kafayı sıyırmamda bana öncelik olduğun için "dedim gülerek ve gözümden akan yaşı silerek. "Sarhoşsun "dedi o kadar...