Ehehehe:)))))))))
**
Mr. Picasso: Konuşacak bir şey mi bıraktın Leyal?
Derin bir şekilde yutkunurken boğazımın düğümlendiğini hissettim. Birkaç saniye boyunca ekrana baktım. Doğru, konuşacak bir şey bırakmamıştım. Ne diyebilirdim ki?
Leyal: Lütfen
Leyal: Konuşalım
Mr. Picasso: İyi peki. İki saat sonra Limon Kafe'de
Attığı mesajdan sonra çevrimdışı olduğunda aramızda onca mesafe koyduğumu buradan hissediyordum. Aptaldım. Koca bir aptal.
Alptekin benim için her şeyi göze alabilecekken ben ilk zorlukta onu terk etmiştim.Neyse. Şimdi ağlamanın zamanı değildi. Zaten son günlerde iyice sulu göz olmuştum. Yataktan kalkıp banyoya gittim. Aynaya baktığımda içimden koca bir siktir çektim.
Bu yüz... Umarım benim değildir.
'Aptal Leyal. Yürüyen zombi gibi mi gideceksin?'
Nevriye bir dur ya! Allah aşkına bir dur. Hiç uğraşacak havam yok.
Yüzümü yıkayıp yeniden odama geçtim. Makyaj malzemelerimi kullanıp göz altlarım ağırlıklı olmak üzere yüzümü biraz şekle soktum.
Açıkcası çok yetenekli olmadığım için biraz uğraştırmıştı. Dolabımın önüne gidip kalın bir sweat ve siyah dar pantolon giydim. Buluşmaya yarım saatin kaldığını görünce şimdi gitmenin daha iyi olduğunu düşünüp montumu giydim.
Telefonumu montumun cebine atıp odadan çıktım. Kapının yanına vardığımda annemin fark etmesiyle duraksadım.
Üç gündür fazla iletişim kurmuyor. Gerekmedikçe odamdan çıkmıyordum.
"Nereye Leyal?"
"Dışarı,"
"Ne yapacaksın?"
"Alptekin'le buluşacağım," dedim dürüst bir şekilde.
Annemin kaşlarının çatılmasını, tepki vermesini bekledim bir süre ama beni şaşırttı ve ifadesini bozmadı.
"Leyal, onu seviyorsun değil mi?"
Bakışlarım yere düşerken utandığımı hissettim.
Cevaplamama fırsat vermeden annem yeniden konuştu."Evet seviyorsun. Birkaç gündür çok mutsuzsun açıkcası içim içimi yiyor. Hiçbir zaman senin kötülüğünü istemem evladımsın sen benim. Senin için en iyisini yaptığımızı düşündüm başta ama biraz düşününce yanıldığımızı fark ettim. Biraz gaddar davranıp hislerini hiçe saymışız."
"Anne," diye fısıldadım.
Şaşırmıştım çok fazla şaşırmıştım. Anlayacaklarını düşünmüyordum ama annemin sözleriyle sanki göğe çıkmıştım. Fazla mutlu olmuştum onunla ters düşmeyeceğim için. Mutlulukla anneme sarıldım.
"Git ve her şeyi düzelt," diye fısıldadı.
"Teşekkür ederim anne çok teşekkür ederim. Anladığın için."
Geri çekildiğinde gülümseyerek bana baktı. Bende ona gülümsedim sonra ferahlamış bir şekilde evden çıktım.
(Leyal'in mutluluğunu gören yazar hemen devreye girer. Sen daha dur Leyal😈 Neyse devam edin siz cşlhjcjş)
On beş dakika içinde gelmiştim. İçeriye girip bakındığımda Alptekin'in gelmemiş olduğunu fark ettim. Boş masalardan birine oturdum. Çok fazla gergin ve heyecanlıydım.
Ne olacağı konusunda hiçbir fikrim yoktu ama Alptekin'in bana kırgın olduğundan çok emindim.
Beş dakika sonra karşımdaki sandalye çekildiğinde çıkan sesle kafamı yukarı kaldırdım. Alptekin gelmişti.
Suratını görmemle içimde bir şeylerin koptuğunu hissettim. Yüzü yara bereydi, kaşı patlamıştı. Bunların hepsine sebebiyet verdiğim için bir kez daha nefret ettim kendimden. Alptekin karşıma oturdu.
"Merhaba," diye fısıldadım. Aramıza mesafeler girmişti. Sanki iki yabancıydık.
"Ne vardı?" diye konuştu beni es geçerek.
Beni terslemesi içimdeki tüm cesaret tohumlarını teker teker öldürüyordu ve diyeceğim her şey birbirine karışıyordu.
"Konuşmak istedim yalnızca."
"Tamam konuş."
Yutkunup önüme baktım. Ne diyecektim ki sanki? Silmişti beni hissedebiliyordum.
"Konuşacak mısın Leyal? Boş boş oturmak için mi çağırdın beni buraya?"
"Konuşacağım ama tersleyip durduğun için bir şey söylemeye cesaret edemiyorum."
Hiçbir şey demeden gözlerime baktı. Ama soğuktu, eskisi gibi değildi. Hiçbir şey eskisi gibi değildi.
"Hata yaptım," diye iki kelime çıktı ağzımdan yalnızca.
"Çok erken fark ettin ya."
"Beni de anla ya. Kendi isteğimle senden ayrılmışım gibi davranıyorsun. Babamın olayları daha fazla büyütmesine izin verseydim daha çok yıpranacaktık."
"Benim için babanı karşına almanı istemek haddime değil ama sen karşılaştığımız ilk zorlukta geri çekilip beni yüzüstü bıraktın. Ya beraber olsaydık bir şekilde hallederdik ama sen gittin. Sen beni terk ettin ve o cümleleri ağzından duyduğumda ne düşündüm biliyor musun? Eğer yeteri kadar sevseydi gitmezdi."
Kalbime aynı bıçağı milyon kez batırıp çıkarmak gibi bir histi bu. Öylesine acı verici.
Ağlamak istemiyordum ama gözlerimin dolmasına mani olamamıştım. Onu sevmediğimi düşündürecek kadar aptaldım.
"Evet, cesaretsiz aptalın tekiyim," diye fısıldadım. İnkar edecek değildim.
Sonra cevabını duymaktan korktuğum bir soru sordum.
"Beni sildin mi?"
****
Kestikkk
Filmin en önemli yerinde bağıran yönetmen gibiyim he.
Neyse acaba Alptekin ne der? Bu aralar biraz tavırlı her şey olabilir vallahi.
İnstagram: marslininviranesi
Bölümden önce spoi ve duyurular paylaşıyorum takipte kalın.