Bol bol yorum= Akşama bir meşgul olmazsam iki bölüm daha.
Haftanın ikinci günü birinci günü kadar sakin geçmemiş, sınavlar kapıya dayanmıştı. Şu an beden dersindeydik. Kenarda oturmuş etrafı izliyordum ki Gece hızlıca yanıma geldi. Nefes nefese kalmış bir şekilde kendini banka attıktan sonra bir süre soluklandı.
"Kalk Leyal, işimiz var," deyip kolumdan tutarak çekiştirdi.
"Ne işi?"
"Hadi yolda anlatırım. Az zamanımız kaldı. Öğle arasına girmeden halletmeliyiz."
Arkasından giderken "Neler geçiyor yine aklından?" diye söylendim.
"Hadi! Hızlı," diye çekiştirdi.
Sonunda Barış'ın sınıfının önünde durduğumuzda Gece beklemeden tıklatarak kapıyı çaldı.
Şaşkınlıkla ne yapacağını beklerken "Hocam dersinizi böldüğüm için özür dilerim. Müdür Bey, Barış Korkmaz'ı çağırıyor," dedi.
"Ne yapıyorsun?" diye fısıldadım. Barış sınıftan çıktığında Gece kapıyı kapattı.
"Müdür beni niye çağırdı la?" diye sordu Barış şaşkınlıkla. Gece aceleci bir şekilde "Müdür çağırmadı, ben çağırdım. İşimiz var yürü," deyip önden yürümeye başladı.
"Aklından geçenleri bir anlayabilsem," diye söylene söylene peşine düştü Barış. Gece arkasına dönüp "Az hızlı yürüyün," dedi.
Biz zaten hızlı yürüyorduk yalnızca Gece, uçuyordu.
Gece sonunda giriş kattaki nöbetçinin masasının önünde durdu. "Müdür, sınav yerlerinin yazılı olduğu kağıtları istiyor. Bir sorun çıkmış," dedi.
Nöbetçi öğrenci sorgulamadan kağıtları Gece'ye verdi.
Gece kağıtları aldıktan sonra laboratuarların olduğu kata yöneldi."Gece, Allah aşkına ne yapmaya çalışıyorsun?" diye sızlandım.
Gece arkasını dönmeden "Siz beni takip edin," dedi. Sesi bile aceleci çıkmıştı. Bir şeyler karıştırıyordu yine. Ah! Bir anlayabilsem ama ne mümkün.
Bilgisayar sınıfının kapısını açtı ve içeride bilgisayarla oynayan birkaç öğrenciyi "Müdür sınıfı boşaltmanızı söyledi," diyerek dışarı çıkarttı.
Bugün tüm işlerimize seni alet ettik müdür affet.
Gece aceleyle bir bilgisayarın yanına gidip "Gelin hadi," dedi.
Ne yapacağını beklerken kağıtları karıştırmaya başladı."Gece, artık ne yapacağını söyler misin?" dedim sabredemez bir şekilde.
"Aynen Gece, neler karıştırıyorsun yine?"
Gece kağıtlardan kafasını kaldırmadan "Az sonra anlatacağım," dedi.
Sonunda elinde birkaç kağıtı tutup gerisini masanın üzerine bıraktı.
"Barış gel,"
Barış, bilgisayarın önüne otururken Gece, olayı anlatmaya başladı.
"Şimdi biz Çağan'la İpek'i tiyatro gösterisinde yakınlaştırmayı düşünüyoruz ama o gün gelene kadar araya küçük kıvılcımlar atabiliriz diye düşündüm. Şimdi şöyle ki sınavda Çağan ve İpek'i yan yana getireceğiz."
"Nasıl olacak o?" diye sordum. Aklım Gece, gibi ince işlere çok fazla çalışmıyordu.
"Barış listelerin kopyasını hazırlayacak," dedi bakışlarını Barış'a yönelterek.
"Şimdi İpek'i alıyorsun sınavda Çağan'ın yanına yerleştiriyorsun. Çağan'ın yanına oturacak olan kişiyi de İpek'in yerine koyuyorsun. Listede de sınıflarını değiştirdikten sonra bitiyor. Hadi koçum göreyim," seni diyerek omzuna vurdu.
"Sana artık şaşıramıyorum," diye mırıldandım. Gece gururla gülümserken "Ulan nerden geliyor bunlar senin aklına?" diye yakındı
Barış.Bilgisayarda kopyasını hazırlamaya başladığında gözlerimizi ekrana çevirdik. Neredeyse gerçekçi yapıyordu ve sahte olacağının anlaşılacağını düşünmüyordum.
Sonunda işlem bittiğinde Barış tam yazdıra basacakken Gece "Dur," diye bağırdı.
"Kulağım sağır oldu," dedi Barış yüzünü buruşturarak.
Gece yüzünü sevimli bir ifadeye sokup "Beni de onların sınıfında şu arka sıraya koy. Sınavda Onları izlerim," dedi.
Barış oflayarak Gece'nin yerini de değiştirirken diyecek kelime bulamıyordum. Gece, bir ajan olsa ancak bu kadar olurdu zaten.
Sonunda işlem bittiğinde zil çalmıştı. Hızlıca gerçek kağıtların yerine sahtelerini koyup bilgisayar sınıfından çıktık. Kağıtları nöbetçi öğrencinin masasına bıraktık. Barış sınıfına giderken bizde Gece'yle kendi sınıfımıza çıktık.
İpek sırada oturmuş test çözüyordu. Geldiğimizi fark edince "Neredeydiniz?" diye sordu.
"Hiç öyle biraz takıldık dışarıda," dedi sakin bir şekilde Gece.
"Yemeğe gidecek miyiz?" diye sorup konuyu değiştirdim.
İpek'in ifadesi sertleşirken "Siz gidin," dedi. Bu sefer ısrar etsek de gelmeyeceğini bildiğim için "Sınıfta yeriz kanka. Biraz kız kıza kalalım," dedim göz kırparak.
"Benim yüzümden burada kalmanıza gerek yok gerçekten," dedi İpek.
"Seni sınıfta yalnız bırakır mıyız? Mesaj atarım şimdi onlar tek giderler," dedi Gece.
"İyi madem," dedi İpek gülümseyerek.
"Tamam biz kantinden yemekleri alıp geliyoruz," dedi Gece beni çekiştirirken.
Sınıftan çıktığımızda "Bu iş bir an önce olmalı," diye mırıldandı.
"İpek'in inadını yıktığımız an olacak," dedim emin bir tavırla.
"Biz ne inatlar yıktık aslanım bunu mu yıkamayacağız?"
Gece'nin ciddi bir ifadeyle söylediği şeye gülerken "Sen yaparsın," dedim.
Merdivenleri inip kantine vardığımızda kalabalık olmadığını görüp rahat bir nefes verdim. Bir iki kişinin bulunduğu sıraya girip tost ve ayran aldık. Sonrasında sınıfa çıktık ve Gece'nin dedikoduları eşliğinde yemeğimizi yedik.
Öğle arasının bittiğini gösteren zil çaldığında bu ders sınav olacağımız için sinsice sırıttım. Neler olacağını deli gibi merak ediyordum. Umarım aralarını daha fazla açacak bir şey yaşanmazdı. Umarım...
Gece gibi arkadaşım olsun bir milyon borcum olsun kşbşnş.
Yaptı yine yapacağını.
Gece'nin zekâsını yüzdeleyin bakalım bu satırda.
Yeni bölümde görüşürüz.♡