Bölüme başlamadan besmele çekin. Bol bol düşeceğimiz bir bölüm lakin:)
Tabii ki size böylesine güzel düşmeli kalkmalı bölümler yazan yazarınızı üzmez yorum ve oy atarsınız:))
Hele birde böyle tatlı bir bölüme yorumlar uçar:)
@ksayzan ithaf edildi
İyi okumalar...
***
Gece'den
Yatağımda uzanmış oraya buraya dönüp dururken neredeyse meraktan çatlayacaktım. Barış akşamı bekle demişti ama gece olmuştu. Saat on bire çeyrek vardı.
"Unuttu galiba," diye mırıldandım kendi kendime. Uyumaya karar vermiştim ki birkaç dakika sonra telefonuma mesaj geldi.
Alıp baktığımda Barış'tan olduğunu görmemle hızlıca tıklayıp mesajın ekranda görülmesini sağladım.
Stalkerin Mal Sevi: Aşağı inebilir misin?
Stalkerin Mal Sevi: Daha doğrusu bir yere götüreceğim seni.
Gece: Unuttun sandım la.
Stalkerin Mal Sevi: Ayp ben hiç unutur muyum?
Stalkerin Mal Sevi: Neyse aşağıda bekliyorum hadi gel.
Gece: Tamam, geliyorum.
Saat geç de olsa gidecektim. Çünkü bir şeyler yapmışsa hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum. O kadar plan yapmış çocuk gitmemek olur mu? Hızlıca yataktan kalktım, dolabımdan sweat ve pantolon alıp giydim. Hava soğuk elbise giyemezdim.
Saçlarımın düzgün olduğuna kanaat getirince üstüme montumu giydim. Telefonumu ve anahtarımı cebime attım. Sonra temkinli bir şekilde evden çıktım. Merdivenlerden inerken de yavaş ve dikkatliydim.
Sonunda apartmandan çıktığımda kafamı çevirip Barış'ı görmeyi bekledim. Apartmanın kenarında duruyordu.
Ona doğru yürüyünce "Hızlı," dedi aceleci bir şekilde. Yanına vardığımda elimi tutup "Gel" dedi ve hızlı bir şekilde yürümeye başladık.
"Niye bu kadar hızlıyız?"
"Orasına takılma. Biraz koşalım," dediği an koşmaya başlamıştık.
"Ay gecenin on biri deliler gibi koşuyoruz."
Güldü. Koşa koşa birkaç dakika içinde sahile gelmiştik. İyice meraklanıyordum.
Çalılığın olduğu küçük yoldan deniz kıyısına indik. Biraz ilerleyince gördüklerimle ağzım aralandı.
(Burada bölümü kesmek vardı:p)
"Barış," diye mırıldandım. O kadar güzeldi ki.
Ortaya bir ateş yakmıştı. Ateşin biraz arkasında iki tane büyük minder ve battaniye vardı. Ön tarafa sinema perdesine benzer bir perde koymuştu. Kenarda projeksiyon ve dizüstü bilgisayar vardı. Ve kenarda küçük tatlı mumlar.
O kadar güzel bir görüntüydü ki.
"Gel, otur," dedi. Minderlerden birine oturduğumda sırıtarak etrafa bakıyordum. Barış bilgisayarın önüne giderek bir şeyler yapmaya başladı. Sonra büyük perdeye yansıyan şeyle gözlerimi büyülttüm. Barış yanıma gelip oturmuştu o sıra.
"Altyazı ve dublajlı hali olmadığı için izlemek istediğin film," dedi.
Sonra gözlerime bakıp devam etti. "Senin için çevirdim."