...
Kimse yoktu yerde küçük bir kutu duruyordu...Kutuyu aldım kapıyı kapattım.
"Kim miş kızım?"
"Alttan heralde anne yanlış zile bastılar galiba." dedim yalan konuşmak zorundaydım çünkü bu kutu Demir'dendi emindim.
"Anne ben yatıyorum hadi sizde durmayın fazla bakın iyiyim sorun yok ilaçlarımıda içiyorum iyiyim yani hadi iyi geceler." diyip odama girdim hemen. Kutuyu açmaya yeltensemde yapamıyordum ellerim buz kesmişti. Sonunda açtım....
"Kolyemi kaybettim ya arabada düşmüş olabilir mi Demir baksana."
"Dört yapraklı yonca olan mı?"
"Evet buldun mu oh ya getir yukarı gelirken sana zahmet."
"Yok Ceylin hanım o benim artık."
"Ne?"
"Valla şuan ki yerine çok yakıştı boynunda da güzeldi ama oraya ben başka alırım."
"Ama benim uğurlu kolyem o."
"Tamam işte arabada dursun ikimize uğur getirsin bundan sonra."
"Tamam öyle olsun gel hadi toplantı var."
"Ceylin?"
"Efendim."
"Sen benim ömrümdeki en büyük şansımsın."
"Sende benim."
"Ceylin?"
"Demir gel artık."
"Seni seviyorum."
"Bende seni seviyorum ama hadi gel."
...Kutudan çıkan ilk şey o günden sonra arabasının aynasından hiç çıkartmadığı şans kolyem elimdeydi, gözümden akan yaşlar yoncanın yapraklarına damlıyordu şans neydi ne demekti ben unuttum... bitirdimi şimdi Demir beni? Sonra kutuya baktım.
...
"Gitmeni istemiyorum."
"Ama hep böyle yapıyorsun üzülüyorum deme öyle gitmiyorum ki ben burdayım hep bir nefes yakınında."
"Öyle olsa hep sen kokardı heryer sen gidince kokunda gidiyor Ceylin."
"Hımmm o zaman al bu şalı." dedim boynumdaki şalı çıkarıp ona verdim.
"Bunla oyalan diyorsun yani."
"Yaa Demir hiç memnun olmuyorsun sende ama."
"Olmam senden başka hiç birşeyde kesmez beni bunu yemedim küçük hanım." dedi boynuma sokularak minik bir öpücük bıraktı sonra şalı kokladı. Arabanın vites koluna sardı özenli bir şekilde.
"Arada bir tak ama kokun geçince."
"Tamam olur."
...Kokum çoktan gitmişti şaldan Demir'in kalbinden giden Ceylin gibi... Küçük bir kağıt vardı en altta, okumaya cesaret edemediğim.
İnsan nasıl birini hem ister hem istemez? Nasıl hem sever hem nefret eder? Ben bu şehirden gittim, kendi evimi yurdumu ardımda bıraktım onu unutmak, görmemek, yok etmek, silmek için şimdi neden kaybetmekten korkuyorum peki? Ben ondan gittim gittim mi gerçekten? Oda benden gitsin işte bitsin bu işkence artık olmayacağız zaten bitelim artık. Notu açtım.
"Anladım ki benim uğurum senmişsin ve anladım ki senin kokun zaten bedenimde hapsolmuş... seni hissetmek için bunlara ihtiyacım yok benim sen çoktan ben olmuşsun... sen ne dersen de ben hep aynı yerdeyim, her sabah, bulutlarla konuşan o kıza aşık olduğum yerde..."
Gözlerimden akan yaşlar kağıdı ıslatınca panik oldum, boyası akar yazılara silinir diye. Şuan boynuna sarılıp doya doya öpmek vardı, kokusunu içime çekip seni seviyorum seni çok seviyorum demek vardı. Ama sevgimden üstün olan duygularım vardı aklımın kalbime galip geldiği.
Ağlayarak uyuyakladım ama en huzurlu uyku olabilirdi bu uzun zamandır tatmadığım. Sevgisini bilmek beni mutlu ediyordu neden niye bilmiyorum sorgulamıyorumda zaten.
"Ceylin hadi uyan."
"Sen, sen nasıl geldin buraya?"
"Şşşş sessiz ol biri duyacak." diyip eliyle ağzımı kapattı yavaşça.
"Dokunma bana."
"Tamam sakin ol dokunmadım." dedi ama etraf bir anda aydınlandı. Heryer yemyeşil küçük bir nehir kenarı ve bir sürü insan. Üzerimde bembeyaz bir gelinlik ve yanımda damatlıkla duran Demir.
"Demir?"
"Gel sevgilim herkes bizi bekliyor."
"Gelemem bu nasıl olur?" kalabalığa döndüm annem bile burdaydı ama 'nasıl olur bu ben afetmedim ki seni' diyip Demir'e döndüm ama yoktu.
"Demirrrrr!" diye bağırdım. Herkes bana bakıyordu ben tek başımaydım herkes damat nerde diyordu, kulağıma uğultular doluyordu. Sonra onun sesi..
"Ceylin afet beni." uçurumun kenarından bana öyle bir baktı ki dur diye bağıramadım.
"Affet beni." dedi ve kendi aşağı bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE (TAMAMLANDI)
Teen FictionEyy gece ne suç işledimde beni karanlığına, sessizliğine mahkum ettin yine? Hayatta yanan tek mumum var benim oda seni aydınlatmaya yetmiyor... Sus dedin sustum, görme dedin görmedim, duyma dedin duymadım, uğraşma artık dedin ben kendim olmaktan vaz...