...
Sihirli bir değnek verilse bana, şuan hangi güne dönmek istersin deseler kesinlikle o güne dönmek isterdim...Ağzımdaki el yavaşca gevşedi arkamı döndüğümde Demir olduğu gördüm. Kızgındım ama rahatlama hissi daha baskın gelmişti.
"Ne yapıyorsun ya korkuttun beni."
"Biraz daha ileri gidecektimde kıyamadım." dedi hafifce gülerek.
"Tamam hadi git artık rahatsız oluyorum." dedim. Bir anda elimden tuttu sonra hızlıca parka doğru girdik. Karşımızda iki salınacak vardı ve sırtımız ağaçlara dönüktü. Bank yoktu ama belirli aralıklarla yarım ay şeklindeki beton setler oturmak için idealdi. Kolunu hafifce belime doğru getirdi ve diğer eliyle çenemi kaldırarak gözlerine bakmamı sağladı.
"Gerçekten gitmemi istiyor musun?" cevap veremedim bir an aklımdan sadece onu öpmek geçti. Ama yapmamalıydım, yapamazdım olmazdı... gözlerimi kaçırdım ve;
"Evet git."
"Gözlerime bakarak söylersen giderim." nasıl söylerdim ki yanımda kalmasını deli gibi istersen aklımla kalbim arasında yine kalmışken nasıl söylerdim. Ayağa kalktım oda benimle birlikte kalktı. Elini avucunun içine aldı ve diğer eliyle avucuma bir şey bıraktı. Kolyeydi bu sonsuz işareti olan bir kolye. Çok güzeldi hemde çok...
"Ceylin, senin bu karanlıkta bile parlayan yeşil gözlerin benim sonsuzluğum. Dokunmaya kıyamadığım ama dokunmak için delirdiğim tenin benim sonum. Senin bu kalbin benim tek sığınağım."
"Ama sen bana kendimi çok değersiz ve önemsiz hissettirdin."
"Biliyorum ne hissettiğini ne düşündüğünü biliyorum" dedi ve bir adım daha yaklaştı bana şuan nefesi yüzüme çarpıyor ve kokusu başımı döndürüyor. Devam etti ;
"Deli gibi kıskanıyorum ben seni sinirden ne diyeceğimi bilemedim aslında tüm öfkemi senden çıkardım. Affetsen yine eskisi gibi gülsen hasret kaldım ben sana."Hiç birşey demedim sadece boynuna sarıldım kafamı boynuna gömdüm kokusunu doya doya içime çektim. Belimde olan kolları gittikçe daha çok sardı beni sonra bir eli saçlarıma geldi yavaşca parmakları saçlarımın arasında dolanmaya başladı. Geri çekildi anlıma küçük bir öpücük kondurdu. Elimden kolyeyi aldı hiç konuşmadan beni yavaşca döndürdü kolyeyi boynuma taktı. Sonra boynumada bir öpücük kondurdu içim ürperdi. Sonra bir öpücük daha dudakları boynumda milim milim yol alırken ben sarhoş olduğumu hissettim. Yavaşca beni kendine döndürdü.
"Çok yakıştı."
"Teşekkür ederim." yanağına bir öpücük bıraktım geri çekiliyordum ki izin vermedi.
"Parktayız farkındasın dimi."
"Ben senin yanında yeri zamanı unutuyorum Ceylin. Efsunlu gi..." cümlesini tamamlayamadan öyle bir simşek çaktı ki korkudan kucağına sokuldum. Arkdasından gelen gök gürültüsü bana gökün parçalandığını hissettirdi. Yağmur başladı bir anda ama hemde ne yağmur. Koşa koşa arabaya bindik ama ıslanmıştık.
"Annene desen biraz yanımda kalsan."
"Saat çok geç oldu olmaz."
"Şansını denesen." öyle bir baktı ki kıramadım onu aradım. Şaşırdım ama annem izin verdi galiba Demir'e gerçekten güveniyor ve seviyordu. Tanışmışlardı kısa kısa defalarcada oturmuştuk bir yerlerde.Sahil kenarına çekti Demir arabayı çok güzel yağmur yağıyordu dayanamadım indim.
"Ceylin gel buraya saçmalama sırılsıklam olacaksın delirdin mi?"
"Hadi gel sende çok güzel." Yanıma geldi kollarından tuttum sonra tek kolunun altında döndüm sonra tekrar döndüm ve sonra tekrar ama bu defa kolunda kaldım tüm bedenimi koluna yatırdı ve yüzünü yüzüme yakınlaştırdı.Yağmur damlaları yüzüme vuruyordu şiddeti öyle fazlaydıki gözlerimi açamıyordum. Demir' in kokusuna yağmur kokusu eşlik ediyordu. Sırılsıklam olmuştuk ikimizde. Gözlerim kapalıydı ve bir anda dudaklarımda hissettiğim o sıcaklık tüm ruhumu yaktı. Yavaşca ayağa kaldırdı beni dudakları dudaklarımı hiç bırakmak istemiyor gibiydi. Karşılık verdim. Yavaşca beni arabaya yasladı bir eli hala belimdeydi diğer eliyle saçlarımı kavradı şimdi daha fazla arzuyla öpmeye başladı. Ellerim boynuna gitti. Bu his çok başkaydı. Beynim tamamen devre dışı sadece yangınlar vardı bedenimde dokunduğu her yer alev alıyordu. Yağan yağmur engel değildi bizim ateşimize. Arabanın kapısını açtı ve yavaş hareketlerle beni koltuğa yatırdı. Bedenini yavaşca üstüme bıraktı. İlk defa onunla bu kadar ileri gitmiştik. Durmalıydım ama duramıyordum daha çok istiyordum daha fazlasını belkide. Delirmişmiydim ben acaba neden dur diyemiyordum neden durmuyordum. Eli tshirtimden içeri girdiğinde bir an irkildim boynumda gezinin dudakları oldukları yerden hiç ayrılmadan;
"Korkma bana güven."
"Dursak mı?" dedim ama o kadar sessizdiki ben bile duymamıştım. Bana baktı sonra tekrar dudaklarımla buluştu. Sonra belimden tutarak hem beni hem kendini kaldırdı. Arabadan indi bagajdan bir çantayla tekrar yanıma geldi yağmur hala devam ediyordu.
"Kuru yerin kalmadı giy bunu hadi."
"Arabada kıyafet mi var neden?"
"Hep yedek olur yanımda bazen arkadaşlarla eser kafamıza bir yere gideriz, çadır ve semaverimde var zaten biliyorsun bazende işteyken arazide bir şey olursa diye." dedi sonra hadi anlamında kafasını salladı. Ne yani böyle o bakarken giymeyecektim heralde. Hı evet az önce ki yaptığın tek tarflıydı zaten şimdi utanmak aklına geldi dimi.
"Bakma"
"Neden?"
"Nasıl neden ya hadi dön."
İstemeye istemeye sırtını döndü beyaz tshirti hemen giydim. Baya uzun elbise gibi olmuştu bana giydiğim taytda baya ıslaktı onuda çıkarmak zorunda kaldım. Oda üstüne siyah tshirt alttan kapri giydi ve ıslak kıyafetlerimizi ön koltuklara astık. Kurumaları imkansızdı ama hiç değilse biz kurulanmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE (TAMAMLANDI)
Teen FictionEyy gece ne suç işledimde beni karanlığına, sessizliğine mahkum ettin yine? Hayatta yanan tek mumum var benim oda seni aydınlatmaya yetmiyor... Sus dedin sustum, görme dedin görmedim, duyma dedin duymadım, uğraşma artık dedin ben kendim olmaktan vaz...