20. Bölüm

305 45 24
                                    

...
Güçlü olmak nedir sizce? Ağlamamak mı? Yanılmamak mı? Kandırılmamak mı? Ya da yaşadıklarımızı unutmak mı?

Bence güçlü olmak ağlayıp kendi kendine susabilmek, yanıldığını geç olmadan kendi kendine farkedebilmek, kandırıldığını anlayacak kadar mantıklı olabilmek, yaşadığı hiç bir şeyi unutmadan hayatına devam edebilmek.

Karar vermiştim gidecektim, artık yüzleşmem gereken herşeyle yüzleşecektim. Zor olacaktı ama ruhumdaki hastalık geçmişti sadece kalbimdeki yara duruyordu ve o hep orda duracaktı ben var olana kadar...

Deniz kızıyla seanslarımız telefonda hep devam etti her hafta. Onun, benim hem doktorum hem de dostum olması en büyük şansımdı. Ama doktorum olarak karşımda oturduğunda dostu değilmişim gibi davranıyordu ve bu beni her defasında çok şaşırtıyordu. Bir gün geldi yanıma ve o geceye dönelim mi dedi bana. Birlikte o geceye gidelim mi diye sordu.
"Yapamam gidemem."
"Yapabilirsin Ceylin, o geceyi kabul etmelisin. Kabul etmelisin ki üstesinden gelesin dimi."
"Evet ama yapamam."
"Hazır olduğunda başla." dedi kararlıydı arkama yaslandım derin bir nefes aldım ve o geceye gittim. Herşeyi anlattım düğünle başlayıp hastanede biten o lanet gecenin her bir detayını... Anlattıkça ağladım ağladıkça rahatladım. Böyle böyle iyileştirdi beni Deniz kızı, tam iyileştim sayılmaz tabi ilaçlarıma devam ediyorum. Belki bir gün ilaçlarımdanda kurtulurum.

Hazırlanmaya başladım, Ahmet beni almaya gelmiş altta Zehra teyzeyle muhabbet ederek beni bekliyordu. Hızlıca üzerime bir tayt ve tshirt giydim saçlarımı dağınık topladım. Gözlerimin yeşili gittekçe soluyormuş gibi duruyordu biraz rimelle canlandırmak istedim ama nafile. Kalbimde kış varken gözlerime bahar gelir miydi? Hızlıca indim merdivenlerden.
"Dünyanın en hızlı hazırlanan kızı ödülünü hakediyorsun gerçekten." dedi Hakan gülümseyerek bende gülümseyerek cevap vermekle yetindim.
"Geç kalmıyoruz tamam mı? Yeliz'le Hakan'ada çok selam söyleyin."
"Olur Zehra teyze hadi görüşürüz." dedim ve Ahmet'le çıktık.

Yavaşca aşağıya doğru yürümeye başladık. Hava çok güzeldi ve sahilden gün batımını kaçırmamış olmamız büyük şanstı. Bir daha ne zaman görürdüm gün batımını bilmiyorum ama çok özleyeceğim kesindi.
"İyi misin?" dedi Ahmet içimi okuyordu sanki.
"Hepinizle birlikte konuşmak istiyorum."
"Peki."

Sahildeki küçük restorantta oturduk ve Yeliz'lerin gelmesini bekledik. Gün batımını hayran hayran izlerken Ahmet'in gözlerini üzerimde hissediyordum.
"Keşke daha önce tanısaydım seni. Keşke kalbin bu kadar derin yaralar almadan önce bulsaydım. Buraya geliş sebebin sadece tatil olsaydı mesela. Geç kaldım dimi sana çok geç kaldım ben."
"Ahmet bak..."
"Seda'yla İrem seni anlatmıştı bana buraya geldiklerinde, hani sen Duygu'yla sonradan yanımıza geldiğin akşam. Çok şaşırdım benim gördüğüm kız sakin az konuşan az gülen ama anlattıkları enerji dolu çok heycanlı konuşkan... gülmek nefes almak gibiymiş senin gibi."
"Hayat bizi değiştirir bazen yaşadıklarımız ağır gelince hareketlerimiz azalır zamanla."
"Tek değişmeyen şey gözlerin Ceylin, hala şevkat dolu, sevgi dolu, merhametli, sensin sen aynı kızsın neden yapıyorsun bunu kendine."
"İçimden gelmiyor Ahmet." Yeliz'in keyifli sesiyle bölündü konuşmamız.
"Çok bekletmedik inşallah. Hemen sipariş verelim kurt gibi açız biz valla."
"Mahir nerde?"
"Annemde hapşırıyordu sanki hasta olacak gibi çıkarmıyım dedim."
"Yaaa olmasın hasta yerim ki onu ben."
"Babaannesi şimdi iyileştirir onu." diyen Hakan'dı.

Yemeklerimiz geldi çok keyifli bir sohbet bizi sardı. Yeliz'le Hakan çok güzel bir çifti ve sürekli bir birlerine takılıp gülüşüyorlardı. Bu güzel muhabbeti asla bozmak istemezdim ama artık onlarla konuşma zamanım gelmişti.

GECE  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin