...
Hayat çok hızlı ilerliyordu; geçmez dediğim günler geçiyor, bitmez dediğim geceler bitiyordu. En karanlık gece bile aydınlığa ulaşıyordu. Kalbimin aydınlığa ulaşması mümkün değildi belki ama atmaktanda vazgeçmiyordu.Günler ayları kovaladı ve sonunda kış geldi, yeni yıla sadece günler kalmıştı. Ara ara kar yağıyordu ama yağmura yenik düşüyor, hükmünü sürdüremiyordu.
Yaşananları zaman sindirmiş, yok edecek kadar silmişti. Artık kimse konuyu açmıyor eskisi gibi hayatımıza devam ediyorduk. Eray'la Duygu çok güzel bir yolda birlikte yürümeye devam ediyordu hatta artık iki değil üç kişi olarak. Duygu mimarlık işleri alıyor genelde proje olarak çalışıyordu. Eray bu ara izinliydi hep ama yaza çok yoğun olacak işlere çok dinç girecekti.
Seda yeni bir işe girmişti sonunda muhasebeci olarak kendi işini yapıyordu. Şirkette kendi gibi muhasebeci olan Emre'yle arası baya iyiydi ama hala sevgili olmadıklarını iddaa ediyordu bence çoktan olmuştu o iş ilk kıvılcım bekleniyordu. Bizim Seda'nın dili maşallah baya sert olduğundan çocuk cesaret edemiyor belli.
İrem'in son senesiydi ve bu aralar sınavlarına çalışıyor kendini eve kapattı desem abartmış olmazdım, artık bir doktorumuz olacaktı çok gurur duyduğum.
Anneannem iyice yaşlanmış kulaklarındaki duyma sorunu biraz daha ilerlemiş birazda unutkanlık başlamıştı ama yinede maşallahı var allah onu başımızdan eksik etmesin.
Annem benim yaşadıklarımı kolay atlatamadı doğal olarak, kaç kere gizli gizli ağlarken yakaladım onu. Babama onu koruyamadım diye özür dilemelerini dinledim kaç defa yanına gitmek istesemde gidemedim hiç. Ona sarılıp benden birşey eksilmedi ben çok iyiyim herşeyi kaldıracak kadar güçlüyüm artık demek istedim ama yapamadım. Zamanla azalıyordu acılar. Benim acım hep baki...
Demir vardı ama yoktu oda işe gelmiyordu bir kaç haftadır ama orda yaşadığı için sürekli görüyordum onu bazen fabrikayada geliyordu. Sözünü tutuyor benim asla üstüme gelmiyordu ama ben onu çok özlediğimi inkar bile edemiyordum artık. Varlığı dert yokluğu yara denilen yerdeydim ve bu yer çok kötüydü. Severken ayrı kalmak zorunda olmak yaşanıyor ama hiçbir kelimeyle anlatılamıyor. Yaşanan kara bir gece silinen koca bir ömür. Bir dakika bir ömrü yok etmeyi başarmıştı.
Ahmet yaptığı şeyden sonra kayıplara karıştı. Nişanlısınıda bırakıp Amasra'dan gitmiş. Deniz kızı en son gittiğinde onunla konuşmak istemiş hesap sormak istemiş ama yokmuş. Deniz kızı hala benim en yakınım hem dostum hem ablam hem doktorumdu. Hayatında ona çok değer veren biri vardı artık Oğuz. Avukattı ve bir yemekte tanışmışlardı. Deniz kızı öyle mutluydu ki Yusuf pisliğinden sonra gözlerinin içi gülüyor ve kendini çok güvende hissediyordu.
Hep birlikte toplandığımız bir akşam; Duygu ve Eray bir bebek beklediklerini bize söylemişlerdi. Deniz ve Oğuz nişanlanmaya karar verdiklerini. Seda ve Emre'de vardı o masada keşke onlarda sevgili olduklarını söyleselerdi. İrem mezun olma heycanındaydı. Ben ve Demir iki umutsuz vaka desem ne eksik ne fazla olurdu. Demir çok nadir ortamlarımıza giriyordu Eray o akşam önemli bir şey paşlacağını söyleyince mecbur gelmişti.
Pınar hala aynı Pınar'dı ki can çıkar huy çıkmaz ve hala içten içe Demir'den yana bir umut besliyordu bana göre. Arzu ikinci bebeğine hamileydi ve bir süre sonra baya uzun bir ara verecekti. Furkan nişanlanmıştı, evde kendi aralarında sade bir törenle yüzük takmışlardı ve yaza düğünü vardı Ali abi ve Murat abi hatta müdürümüz Hüseyin bey bile artık durulmuş Demir'le ve dolaylı yoldan benle uğraşmaktan vazgeçmişlerdi. Personeldeki Gamze ve santraldeki Ayşe gittikçe daha iyi anlaşmışlar kanka bile oldular diyebilirdim. Songül ablam ah benim güzel ablam hala bana yemek ayırır hep halimi hatrımı sorar ve Demir'le barışacağım günü beklediğini ima etmekten hiç çekinmez. Demir'i en az benim kadar çok seviyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE (TAMAMLANDI)
Teen FictionEyy gece ne suç işledimde beni karanlığına, sessizliğine mahkum ettin yine? Hayatta yanan tek mumum var benim oda seni aydınlatmaya yetmiyor... Sus dedin sustum, görme dedin görmedim, duyma dedin duymadım, uğraşma artık dedin ben kendim olmaktan vaz...