O geceye çok az kaldı.. Bu aralar yoğundum ve biraz ara vermiştim ama şimdi daha seri devam edeceği ve bomba bölümler geliyor bana inanın asıl 'GECE' şimdi başlıyor....
"O"
"O öyle mi o peki buluşmayı kabul et."
"Gerek yok."
"Bana göre var kabul et öğlede yemek yiyelim de şimdi."Görmek istediğim şey Demir'in gözlerinin ona nasıl baktığıydı. Onu gördüğünde hissedeceği şeyi merak ediyordum. Kalbine girip göremezdim belki ama vücut dilinden gözlerinden anlardım. Saatler geçmedi kalbimin sancısı hiç geçmedi. Korkuyordum evet onu kaybetmekten korkuyordum. Hala onu sevebilme ihtimali deli ediyordu beni. Beni sevdiğini biliyorum fakat ispat istiyordum hemde çok istiyordum. Bu bir kıza karşı kazandığım zafer değil kendimle verdiğim mücadelemin savaşıydı. Bu kadar zaman sonra neden Demir'e yazmıştı, bu kadar rahatca buluşalım demişti aklım almıyor.
"Sevgilim." Demir taa yanıma kadar gelmişti ama ben farketmedim bile.
"Nereye daldın beni göremeyecek kadar." sesi öyle sakindiki sanki ruhumu okşamaya çalışır gibi. Elleri saçlarımın arasında gezinirken gözlerimi kapattım sadece tenini kokusunu hissetmek istedim buna çok ihtiyacım vardı şuan.
"Hiç."
"Ceylin buluşmak zorunda değiliz."
"Zorundayız."
"Keçisin keçi inatçı güzel bir keçi işim var şimdi halledip geliyorum." dedi ve çıktı. Beni yine düşüncelerimle baş başa bıraktı.Saatler geçti sonunda çıktık. Elimi sım sıkı tuttu kan akışı kesinlikle durmuştu. Şuan ne hissettiğini bilmek için neler vermezdim. Arabaya bindik.
"Ceylin bunu yapmak istediğinden emin misin?" gitmeyelim der gibiydi.
"Ne yazdın ona?"
"Sadece Mimoza'da saat 12.30da yazdım oda tamam yazdı. Telefon orda bakabilirsin." kendini kötü hissettiği her halinden belli oluyordu.
"Ben sana güveniyorum böyle bir şey asla yapmam ne şimdi ne sonra."Elini elimin üstüne koydu. Gergindi galiba hakıydıda bence. Parmaklarımı parmaklarının arasına geçirdim ve elini sıktım. Kendini kötü hissetmesini asla istemiyordum. Yüzleşmek onada iyi gelecek diye düşündüm. Son kırıntılarıda döküp geriye çok daha hafif dönecek.
Durduk arabadan indik elimi eline hapsetti. Yavaşca içeriye girdik. Gerginmiydi banamı öyle geliyordu bilmiyorum. Galiba gelmemişti herhangi bir masada oturduk sandalyemi kendine doğru iyice çekti. Elimi tuttu ellerim buz gibiydi. Ne konuşmak istemişti sevgilisi olduğunu öğrendiği halde. Demir gerçekten ne düşünüyor şuan.
"Ne hissediyorsun?" diye sordum bir anda.
"Hiç sadece gereksiz zaman harcıyoruz burda umrumda değil. Şuan senle güzel bir yerde yemek yiyor olabilirdik mesela."
"Ama onun senle konuşmak istemesinin bir nedeni var biliyorsun dimi?"
"Ceylin güzelim bak biliyorum ama ilgilenmiyorum senin şuan yaptığın şeyide farkındayım, benim hala ona karşı birşey hissedip hissetmediğimi görmek istiyorsun. Buna kırıldım mı?..."
"Ben şey.." parmağını hafifce dudaklarıma koyup beni susturdu.
"Kırıldım ama senin yerinde ben olsaydım çok kötü şeyler olurdu bu yaptığını o yüzden anlıyorum sana kızmıyorum ama bir önce görde gidelim."Demir içimi okumuştu sanırım. Camdan dışarıya bakarken iki kahve istedi bize. Nasıl bir kız acaba çok mu güzel, uzun boylumu, saçları teni gözleri ne renk... ben yine düşüncelere dalmışken bir sesle ortama geri döndüm.
"Merhaba Demir, sen de Ceylin'sin sanırım." dedi sesinde gayet kendinden emin bir ton vardı. Uzun boylu esmer uzun siyah saçları ve siyah göz rengi birbiriyle uyum içindeydi. Güzeldi hemde baya güzeldi. Üzerine giydiği siyah pantolon ve gömlekle bir bütün gibi olmuştu kararlıydı bugün kara olmaya. Bizim günümüzü geceye çevirmeye...
"Uzatma tanışmanıza gerek yok." dedi Demir elimi avucuna alarak sonra devam etti.
"Konuş bizim acelemiz var."
"Hala çok kabasın hiç mi değişmedin sen." hala mı dedi o hala derken yani eskisini ben biliyorum mu diyo bana. Sakin ol Ceylin sakin ol.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE (TAMAMLANDI)
Teen FictionEyy gece ne suç işledimde beni karanlığına, sessizliğine mahkum ettin yine? Hayatta yanan tek mumum var benim oda seni aydınlatmaya yetmiyor... Sus dedin sustum, görme dedin görmedim, duyma dedin duymadım, uğraşma artık dedin ben kendim olmaktan vaz...