26. Bölüm

206 30 11
                                    


...
"Hadi ama ya sizi bekleyemem ben akşama kadar yanlışlık varsa gidip şikayet edeceğim sizi ikinizide o yanındaki arkadaşınıda. İş bilemezler ya!" diye yine bağırarak konuşan adamın sesini kesen şey, yakasında gördüğüm iki eldi ve Demir'e aitlerdi.

"Doğru konuş o sesinin ayarınada dikkat et ben ayar vermiyim sana lan yaşından utan be kızın yaşında kız."
"Demir tamam sorun yok bırak adamı." diye araya girsemde ben hiç yokmuşum gibi davrandı.
"Ama Demir oğlum ben..." adama cümlesini tamamlatmadı.
"Başlarım oğluna lan özür dile!"
"Bak Demir seni severim bilirsin babanın hatrı var ama ben yerimi bunlar yüzünden yanlış budadım."
"Yerininde... özür dile kızdan şimdi!" diyip adama bana doğru çevirdi.
"Özür dilerim kızım. Bir bakar mısınız acaba ölüçülerime?" dedi ama çok sinirliydi belli. Demir eliyle otur işareti yaptı adama sonra masama gelip sabit telefondan 'Ceylin hanımın odasına üç çay' diyip kapattı. Bilerek yapmıştı Furkan'a git demenin bir yöntemiydi bu ve başarılıda olmuştu. Kolay gelsin diyip çıktı odadan Furkan.

Demir hala masamın başında duruyordu yaşadığım şeyin etkisi hala üzerimdeydi ve bunu tek farkeden Demir'di.
"Az kenara çekil sen ben bakarım." dedi hiç itiraz etmeden çekildim. Bir sandalye çekip yanıma oturdu ve sistemi açtı. Hala şifremi biliyor...! Tam bu arada Eray geldi.
"Sorun mu varmış?"
"Bakalım şimdi anlarız." dedi gayet sakin bir şekilde. Bu halleri, beni koruması, her zor anımda hissetmiş gibi yanımda olması... sus Ceylin önüne bak farkedecek. Farketsede değişen bir şey olmazdı ki seviyorum evet ama sevmek yetmiyor işte...

Ekrandan klavyeyi açtı ve 'yanlış yapılmış Ceylin ama sen sakin ol tamam mı şimdi ben seni dışarıya göndereceğim biz Eray'la ikna ederiz adamı' diye yazdı. Telefonumu elime alıp mesaj ekranına 'gitmiyorum ya ne yapacaksınız adama' yazıp çaktırmadan önüne doğru uzattım. 'ah benim orman gözlü sevgilim ne yapalım işte adamı öldürüp dereye atarız ya da bakarız işte bişeyler' oha ya oha bunuda fırsata çeviremezsin dimi Demir yuh.
"Ceylin sen şimdi müdüre teslim edilecek evrakları çıkar bizde Eray'la burayı halledelim hadi beklemesin müdür bey burda senlik birşey yok zaten." tamam bile demeden odadan çıktım.

Kendimi balkona attım hemen derin bir nefes çektim içime, nasıl yapabilir böyle bir hata delirecem nasıl kendimi işime vermem bu çok kötü bir şey para kazandığım işim bu benim nasıl böyle dikkatsiz davranabildim.
"Ceylin."
"Ah Demir ne oldu ben nasıl yaptım bilmiyorum inan bilerek değil, yani bilerek değil derken böyle önemsememezlik yapmadım. Ben çok dikkat ederim hep iki kez kontrol ederim biliyorsun bu nasıl olmuş bilmiyorum. Ne dedi adam ne olacak şimdi keşke ben konuşsaydım, dur ben konuşup gelim." tam gidecekken kolumdan tutup durdu. Bir anda buz kesti tüm vücudum sonra bir anda ateş bastı. Aylar sonra, o geceden sonra ilk defa dokundu bana ve ben ne yapacağımı bilemedim, ne hissettiğimi bilemedim...
"Nefes al nefes." dedi gözlerini gözlerime değdirmeye çalışarak ama ben donup kalmış yüzüne bakacak cesaretim yoktu. Kolumu yavaşca çektim.
"Ceylin hallettik sakin ol babamın arkadaşıydı sorun olmayacak zaten çok bir yer değil bakma sen onun öyle abarttığına ve için rahat olsun Eray yapmış yanlışı sen değil hatırladı dalgındı heralde."
"Tamam." diyebildim sadece.
"Ne oldu şimdi."
"Hiç."
"Ne hiç."
"Ya hiç işte tamam sağol hallettin."
"Bu mu?"
"Bu Demir ne istiyorsun ödül mü?"
"Minik bir gülümseme." dedi arsızca hakkı olmayanı isteyerek yavaşca döndüm ve gözlerinin içine baktım.
"Gülüşlerini sildiğin sadece yüzüm değil kalbim ve benim kalbim gülmedikçe gözlerim gülmez."
"Ahmet mi güldürecek kabini?"
"Sanane."
"Lan başlarım sananene elimde kalır o herif zaten değişik bir tip güvenme ona Ceylin sakın güvenme."
"Sanane ya rahat bırak beni." diyip çıktım önce balkondan sonra lobiden.

"Deniz kızı?"
"Ceylin bir şey mi oldu?"
"Bana dokundu."
"Neeee.!"
"Sakin ol öyle değil yani koluma tuttu."
"Ay Ceylin aklım çıktı. Ne hissettin."
"Önce böyle buz gibi sonra sımsıcak, değişikti ya neden ki."
"Seviyorsun ondan bide özledin."
"Hiçde bile."
"Ne yaşarsak yaşayalım aşk sevgi hemen bitmez Ceylin bunuda kabul etmiştik biz dimi."
"Evet haklısın."
"Peki sen?"
"Ne ben?"
"Sen hala seviyor musun onu?"
"Hayır."
"Hani bitmezdi?"
"Siz seviyorsunuz yani ikinizde biz yani ben sevildiğimi sandım sadece."
"Hangisi daha zor sevildiğin halde bunu yaşamak mı sevilmediğin için yaşamak mı?"
"Ah Ceylin bunun her sekli zor, aşağlayıcı ve incitici."
"Haklısın Deniz kızı."

Deniz kızı zamanında çok sevdi, onunda sevdiğini sandı ama bir sabah asıl amacının onunla birlikte olmak olduğunu anladı. Karşı koydu ama engel olamadı. İlk başta güzelce yaklaşan sevgilisiymiş gibi davranan o adam karşılık bulsaydı yalanlarına devam edecekti belkide yada istediğini elde edip bırakacaktı. Kör olmak bu değildi belki ama hem zor sahip olunan bir beden hemde kandırılan bir kalbin yükü çok daha fazla ağırdı. Deniz kızı başardı ama toparlandı iyileşti ve güçlendi. O adam mı o cezasını buldu çünkü Deniz kızı benim gibi yapmadı hemen şikayetçi oldu ve onun aldıklarına karşılık oda onun özürgürlüğünü elinden aldı. Peki ben neden duruyordum...?
...

✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨
Kısa bir bölüm oldu ama covid testim pozitif çıktı. Allah'a şükür hafif bir şekilde atlattım ve iyiyim ❤️ sizi seviyorum umarım beğenirsiniz 🥰

GECE  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin