36. Bölüm

216 11 5
                                    

Gitmek mi kolay kalmak mı?

Sabahın ilk ışığı odama vurunca gözlerimi açtım daha çok erkendi ama uyku çoktan gitmişti benden. Kimse kalkmamıştı daha bende yatakta gözlerim kapalı kafamın içini temizlemeye çalışıyordum ama olmuyordu. Farkında olmadan tekrar dalmışım demekki annemin sesiyle uyandım.
"Ceylin hadi kahvaltı hazır." dedi kapımın önünden geçerken. Sonra geri döndü, valizi farketti sanırım.
"Hayırdır bu ne?" dedi meraklı bakışları üstümde odaklanmıştı.
"Deniz'le giderim diye düşündüm iki hafta biraz dinlenirim yoğun zamanlardan geçtik biliyorsun kınaydı düğünde e benim işim fa-"
"Onun yüzünden dimi? Yorgunluk falan bahane, gördüm dün gece sizi gözleriniz bir kalbiniz bir kızım sizin e bu neyin inadı?"
"Yok öyle bir şey anne." dedim gözlerimi kaçırarak.
"Var öyle bir şey var, ne oldu sizin aranızda affedilmeyecek bu acıya katlanacağınız ne oldu Ceylin söyle bana."
"Tamam anne gitmiyorum sabah sabah bu ne sorgu anlamadım."
"Ben sana gitme demiyorum gitme sebebin niye o diyorum."
"O değil."
"O Ceylin ben şimdi Demir'i arıyorum oturun konuşun bu ne ya."
"Hayır anne sakın." diyip elinden telefonu aldım.
"Ver şunu Ceylin."
"Anne biz defalarca konuştuk olmuyor olmayacakta, seviyoruz evet ama herşey sevgi değil zamanla ikimizde alışacağız ben sadece Deniz gidiyor diye gidiyorum o kadar."
"Peki öyle olsun bakalım ama konu kapanmadı şuan sadece zamana bırakıldı bil."

Annemin radarından kurtulmuş gibiydim ama anneannemden pek kurtulacağım söylenemezdi.
"Erken gel kızım olur mu ben Demir'i bize çağıracağım bir akşam şöyle güzel bir yemek yer konuşuruz."
"Sende mi anneanne ya nedir sizdeki bu Demir aşkı sabah sabah anlamadım ki."
"Çok efendi o çocuk çok ben düğündede baktım."
"Hı efendi." dedim ağzımın içinden sonra telefonumu elime aldım Deniz kızını aramak için çünkü geleceğimden haberi yoktu.

"Bende tam seni arayacaktım birazdan çıkıyoruz biz canım."
"Bende geliyorum Deniz gelip alabilir misin benide."
"Sende mi? Hayırdır."
"Anlatırım."
"Tamam yarım saate ordayım uyar mı?"
"Olur."

Telefonu kapatıp fabrikayı aradım izin aldım. Sonra kızlarla olan whatsapp grubuna girdim gideceğimi yazdım kısaca nedenini anlattım. Sonra Duygu'ya kısa bir mesaj yazdım, onlarda yarın balayına gideceklerdi zaten. Sonra hızlıca hazırlandım ve alta indim. Demir kapıyı açınca karşımda gördüğüm gözler belkide şuan en son görmek istediğim gözlerdi çünkü zordu şimdi her zamankinden daha zordu ona direnmek.
"Bu defa olmaz Ceylin, bu defa izin veremem kaçmana."
"Kaçmıyorum ben senin ne işin var burda, annem mi aradı."
"Annen bile konuşalım istiyor bak."
"Ama senin annen karşılaşmamızı bile istemiyor." dedim iğneleyici bir tavırla.
"Bırak sen annemi Ceylin onun sebepleri çok fazla saçma ve dikkate alınacak değerde değil, yaşlı kadın zaten takılma."
"Takılma öylemi? İstenmeyen sevilmeyen biriyim ve takmamalıyım."
"Bunu mu konuşacağız şimdi, burda bu halde?" dedi sırıtarak.
"Neye gülüyorsun sen ya? Gidiyorum ben Deniz gelir şimdi."
"Gelmeyecek Deniz."
"Nasıl, nasıl gelmeyecek?" dedim ve telefonu alıp Deniz'i aradım.
"Özür dilerim Ceylin ama hem dostun hem doktorun olarak bu kaçışına izin veremezdim."
"Sağolun ya hepiniz bir olmuşsunuz, sen bir de sen herşeyi bilen sen."
"Ceylin sakin ol lütfen, herşeyi bildiğim için bunu yapıyorim zaten." dedi ama ben suratına kapattım telefonu. Kimse beni anlamıyor mu yoksa bende mi bir sorun var bilmiyorum bu ne ya bu neydi şimdi. Demir'e döndüm ve peşimden gelmesi için kolunu tuttum. Karar verdim tüm sınırlarımı zorlayacak ama bu işi bugün bitirecektim. Arabaya bindik.
"Sür."
"Nereye Ceylin.
"Sürmeneye."
"Neden?"
"İlk buluşup kahvaltı yaptığımız yere."
"Bunu neden yapıyoruz şimdi?"
"Burda durup sorgulamaya devam edeceksen ben inerim."
"Tamam tamam gidiyorum ama korkutuyorsun beni."
"Bende korkmuştum Demir."
Bu cümle yerine beynine kurşun yemeyi tercih ederdi eminim. Burnuma gelen kokusunun beni gevşetmesine asla izin vermedim.

GECE  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin