16. Bölüm

313 45 34
                                    


Merhaba
Keyifli okumalar

...
Yürüdüm... Yürüdüm....

Yürüdüğüm bu yol nereye gidiyordu? Nerdeydim ben şuan? Yerdeki küçük taşlar çıplak ayaklarıma batıyordu ama ben hissetmiyordum. Gözlerim araba farlarıyla kamaşıyor önümü göremiyordum. Ne olmuştu bana? Zihnimi yokladım. Haketmişmiydim ben bunu? Kim hakeder ki böyle bir şeyi? Kalbimin içine sığmayan acı gözlerimden dökülüyordu, o gözyaşları tenimi yakıyordu da yağan yağmuru hissetmiyordum. Şuan yaşıyormuydum? Bence hayır!

Anneannemin duaları, karanlıkta kayboldu bana ulaşmadan gökyüzüne çıktı, duasız korunaksız kaldım. Simdi yağmur olup yağdı üstüme ama yetmedi! Beni korumaya yetmedi!

Yağmur beni temizlemeye çalışır gibi yağıyordu ama boşuna, kirliydim ben hemde çok kirli... Çakan her şimşek yüzüme tokat gibi çarpıyordu.

Suçluydum evine gittiğim için... Suçluydum bu kadar ileriye gittiğim için... Suçluydum kendime hakim olamadığım için... Ve suçluydum ona güvendiğim için...

Bana bunu nasıl yapabildi? Bana bakmaya kıyamadığını söyleyen her defasında bana güven diyip asla ileri gidemeyen benim sevdiğim dediğim adam bunu bana nasıl yapabildi?

Üzerimdeki kırmızı elbise kan olup aktı damarlarımdan, damlayan eteklerimdeki yağmur suyu değil damarlarımda ki kandı. Canım çekiliyor nefesim kesiliyordu. Ölüm bu muydu? Düştüm, dizlerim yere öyle bir çarptıkı acısı kalbime saplandı. Avuçlarımın altındaki yer kaydı gitti sanki bir anda...

Gözlerim tavandaki o parlak ışıkta takılı kaldı. Nasıl geldiğimi bana ne olduğunu umursamadım. Hissizleşmiştim. Aklımdan ne geçiyordu, düşüncelerim neydi bilmiyorum karmakarışıktım. İçimdeki yangın tüm organlarımı yakıp kül etsin, yok etsin bedenimi istiyordum. Bu dünyada var olmakla yok olmak arasında hiç bir fark yoktu benim için artık.

Üzerim değiştirilmiş kolumda serum vardı. Hafifce doğruldum kalkmaya çalıştım ama bedenimdeki dengesizlik buna izin vermedi ve durdum. Kapı açıldı içeriye hemşire olduğunu düşündüğüm kısa boylu zayıf gözlüklü bir kadın girdi.
"Durun hanımefendi kalkmayın lütfen tansiyonunuz hala çok düşük. Mide bulantınız var mı?"
"Hayır." dedim sadece.
"Peki bana ulaşabileceğim bir yakınınızın numarasını adınızı söyleyebilir misiniz?"

Ne yapacaktım şimdi nasıl çıkacaktım insanların içine ne diyecektim herkese ne olduğunu nasıl anlatacaktım. Nişanlanacağım adam bana tecavüz etti nasıl derdim. Peki buna olanak sağladığımı nasıl açıklardım anneme. Dünyada tek güvendiği bir tanecik kızını onun elinden nasıl alırdım ki? Ya iş arkadaşlarım. Herkesin önünde artık nişanlanıyoruz diye açıklama yapan o pislik hayatımı mahvetti nasıl derdim. Ya kızlar benim en değerlilerim keşke yanımda olsanız benimle olsanız şimdi beni kimse anlamaz ama onlar anlar. Anlar dimi Ceylin onlar seni bilir. Hata yaptım belki ama güvendim sadece sevdiğim adama güvendim. Titremeye başladığımı farkettim ne olduğunu anlayamadan kolumda iğne sızısı hissettim ve sonra her yer karanlık oldu o gece gibi herşey karanlık.

Demir

"Eray Duygu'ya sorar mısın Ceylin'den haberi var mı?"
"Ne oldu Demir nerde Ceylin akşamdan beri annesi deli oldu kimse bilmiyor nerde olduğunu sanada ulaşamadık nerdesin sen? Senle değil mi Ceylin ne oluyor lan konuşsana?"

Telefonu kapattım. Tüm gece yürümekten derman kalmayan dizlerimin artık bir hükmü yoktu. Ne bir adım atacak halleri ne de birinin yanına gidecek durumları. Ne yaptım ben? Nasıl yaptım bunu? Nerdesin Ceylin nerdesin? Kime ne söylerim ben Ceylin'i bulmam lazım hemen bulmam lazım.

GECE  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin