17. Bölüm, "Zihin uyurdu da kalp hissederdi."
Bu bölüm için çoook heyecanlıyım, yorumlarınızı merakla bekliyor olacağım. Lütfen düşüncelerinizi benimle paylaşın.
Sizleri çok seviyorum, umarım beğenirsiniz. Güzel okumalar!
⏳
Bölüm şarkıları: ShamRain - My Still Haven
Sertab Erener - Bir Çaresi Bulunur
Cem Adrian - Yağmur
Sezen Aksu - Küçüğüm⏳
İnsanların zihni ve kalbi acımasızdı. Kendilerinden daha çok hisseden kişiyi alırdı pençelerinin arasına, geçirirdi dişlerini hislerine; kapatırdı gözlerini ve yutardı o kişinin düşlerini.
Her insan farkında olmasa da birisine zarar verebilirdi, kimi zaman o zararı telafi edebilir, kimi zaman da hiçbir şey yapamazdı. Çünkü telafiler sadece olayın üzerini kapatıyordu, olay iyileşse de sızısı kalpte kalıyordu.
Bilerek verilen zararlar insana zaten nefes aldırmıyordu.
Nefes alamıyormuş gibi hissediyordum.
Kimse bana sormamıştı böyle bir savaş isteyip istemediğimi. Ne istediğim kimsenin umurunda olmamıştı.
Çıkmıştım karşılarına, anlatmaya çalışmıştım bir suçumun olmadığını. Çok sonradan öğrenmiştim, suçlu olup olmamamın bir önemi olmadığını. Böyle böyle kabullenmiştim, bu dünyada kimsemin kalmadığını.
Partiden çıktıktan sonraki konuşmamızın üzerine Koral, arabayı başka bir sahile süreceğini söylemişti ve ben de hiçbir şey söylemeden kabul etmiştim. Şu an için nereye gittiğimiz benim için hiç önemli değildi. O adamla karşılaşmamıştım ya, saatlerce hiçbir şey yapmadan arabada durmayı bile sorun etmezdim.
O adamın olmadığı, onun bana ve kardeşime zarar vermediği her yer kabulümdü. Kardeşimin yaşadığını ve güvende olduğunu bilmek bile bana yeterdi.
Hatta onun öldüğünü bilsem, gerçekten öldüğüne inansam, hayatıma devam edebilirdim ama belirsizlik kanayan bir yaradan bile daha çok acıtırdı insanın içini. Geçmesi için bir şeylerin çözüme kavuşması gerekirdi ama o da mümkün olmadığında sana sol yanındaki kalbin kadar yakın olurdu.
Zihnimin içinde dönen düşüncelerin beni üzeceğini fark ettiğimde, sessizce yutkunarak derin bir nefes aldım. Hızlıca kalkıp inen göğsüme gözüm çarptı ve sebebini bilmediğim bir dürtüyle tekrardan derin bir nefes alıp inip kalkan göğsümü izledim.
Nefes almak çok basit bir şeydi ama bir gün geldiğinde o göğsün bir santim bile kıpırdayamıyordu. Herkes bunun bilincindeyken bile bu kadar kötülük varken, bilinçsiz olsaydık neler olurdu diye düşünmeme engel olamamıştım. Ama biliyordum ki bunları düşünmem hiçbir şeyi değiştirmeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
103 GÜN
General Fiction07.04.2020 Geçmişi ardımda bırakıp önümü döndüğümde bile karşıma geçmişim çıkıyordu. Tüm yönlerim artık birbirine karışıyordu ve ben doğru yönün neresi olduğuna bir türlü karar veremiyordum. Etrafımda bir fırtına vardı. Beni oradan oraya savurup güc...