Koral Dalkıran'dan.

3.1K 256 975
                                    

Yaklaşık 5 gün önce, 21. bölümü yayımladım. İsterseniz önce onu okuyup okumadığınızı kontrol edebilirsiniz.

Bölüme geçmeden önce, karışıklık olmaması için lütfen önce burayı okuyun.

Bu bölüm, henüz okumadığınız kısımlardan, Koral'ın ağzından yazıldı. Kaçıncı günde olduklarını ise İyem anlatırken öğreneceksiniz.

Bir ipucu bulup bulmadıklarını ve kaçıncı günde olduklarını bu bölümde özellikle belirtmedim. Belki son zamanlar, belki son okuduğunuz bölümün bir gün sonrası... Günü belirtmeme sebebim ise, ipucu olayından spoiler olmasın diye. Bir de zaten henüz İyem'den yazmadan net bir sayı da vermek istemedim, gün aksar diye.

Bu bölümü okumazsanız, kurgu açısından bir eksiklik yaşamazsınız. Yani istemezseniz, direkt olarak 22. bölüme geçebilirsiniz.

Paylaşmayacağım diye yazmaya başladım, içime sinerse paylaşacağım dedim ve sonra yine kararsız kaldım... Sonunda öyle çok heveslendim ki, tamam ya paylaşacağım, en kötü sonradan kaldırırım, dedim.

Normalde 10 Nisan tarihinde paylaşacaktım çünkü sonradan 2-3 ay devam edemesem de, ilk bölümü yazmaya başladığım tarih o günmüş... Sonra da neyse dedim, bekleme. Bugünü de ileride, erkenden Koral'ın ağzından bölüm atmıştım diyerek hatırlarsın, dedim.

Çok heyecanlıyım, yazdığım ilk andan itibaren. Yorumlarınızı da çok büyük heyecanla bekliyorum. Biraz da duygusalım ya... İlk defa Koral'dan bir şeyler okuyacaksınız. Umarım beğenirsiniz, şimdiden okuduğunuz için teşekkür ederim.

Sizi çok seviyorum.

Bölüm şarkıları: Cem Adrian - ZamanCem Adrian & Ceylan Ertem - Bu Gece Uyut BeniSezen Aksu - Kurşuni RenklerÇağan Şengül - Bir Meleğin Özü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm şarkıları: Cem Adrian - Zaman
Cem Adrian & Ceylan Ertem - Bu Gece Uyut Beni
Sezen Aksu - Kurşuni Renkler
Çağan Şengül - Bir Meleğin Özü

Koral Dalkıran'dan.

Gözlerinin en içinde yaşattığı bir hüzün vardı. O hüznü yaşatmak istemiyormuş gibi bakıyor, küçücük bedeninin kaldırmak istemediği tüm acılarını gözlerinde taşıyormuş gibi dolduruyordu gözlerini.

Gözlerimi kapatıyordum, onun dolan gözleri, gözlerimin önüne geliyordu.

Benimle konuşmaya geldiği ilk gün, peşine düşme sebebim olan o hüzün, gülerken bile gözlerinden çekilmiyordu.

Öyle bir gülüyordu ki, sanki onu tüketen her şeyi bir kenara bırakmış gibi çıkıyordu sesi.

Aynı zamanda öyle bir solduruyordu ki gülüşünü, sanki bir daha hiç duyamayacaktım o sesi.

Uyurken bile onu rahat bırakmayan bir acısı vardı.

O acıyı ne kendisi geçirebiliyordu, ne de ben geçirebiliyordum. Geçiremediğim için kendime kızdığım oluyordu ama en büyük kızgınlığım Kerim'eydi.

103 GÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin