"14.

498 69 104
                                    

***

İyi okumalar.

"Şaşırtıcı." Doğukan, yanlarından hızla geçip giden adamın arkasından mırıldandığında Maral çoktan elini çekmişti genç adamın ceketi üzerinden.

"Ney şaşırtıcı ?" Maral'ın içi huzursuz olmuştu aslında, istemsizce yanlış anlaşıldığını düşünüyor ve adamın arkasından gitmek için delice bir istek duyuyordu ama kendisini dizginleyerek bu istediğini kendisine sakladı. Doğukan'da gözlerini garaj kapısından çıkan arabadan alarak önünde ki genç kıza çevirmişti bu arada.

"Cihan beyin yanımdan daha önce böyle geçtiğini hatırlamıyorum. Her zaman kısa bir kolay gelsin ya da günaydın faslı geçerdi aramızda." Maral, Doğukan'ın söylediklerine karşın omuzlarını silkti. Gördüğü kadarıyla bunu biliyordu zaten, Cihan yanında çalışanlara her zaman güler yüz gösteren birisiydi. Bu duruma kendisi de şaşırsa da daha fazla oyalanmaması gerektiğini biliyordu. 

"Kolay gelsin." Maral kısaca el sallayarak Doğukan'ın yanından ayrıldı. Aralarında bir kaç adımlık mesafe olan dış kapıya ulaştığında Cihan evin arka girişinden çıkmıştı. 

Yolu kontrol ederek vites değiştirip caddeye geçtiğinde kafasını dağıtmak için radyoya uzandı. Bir türlü zevkine uygun bir şarkı çıkmıyordu. Daha fazla dayanamayarak radyoyu kapattığında son anda fark ettiği kırmızı ışık az kalsın önde ki araca çarpmasına sebep oluyordu. Ön arabadan yükselen korna sesiyle camdan elini çıkararak özrünü belirten bir hareket yaptı. Her ne kadar bunun onu ilgilendirmeyen bir durum olduğunu kendine hatırlatıp dursa da sürekli Maral'ın, Doğukan'ın yanında ne işi olabileceğini düşünüyordu. 

Emel hanım yıllardır onunla beraber çalışan birisiydi. Oğlunu ise geçen kış korumalardan birisi şehir değiştirmek zorunda kaldığı için görevinden ayrılınca işe aldırmıştı. Cihan, Doğukan'ın nasıl birisi olduğunu tam anlamıyla bilmese de zararı dokunmayacak bir genç olduğunu biliyordu. Yaşını hatırlamaya çalıştığında derince bir nefes verdi, Maral'la aralarında olan yaş farkı sadece ikiydi. Az evvel camdan uzattığı eliyle çenesini sıvazlarken yeşile dönen ışıkla beraber temkinli bir şekilde gaza bastı. 

Aklına olur olmadık şeyler gelip keyfini iyiden iyiye bozuyordu. Maral, Doğukan'ın hareketlerinden rahatsız olduğu halde şimdi nasıl bu kadar yakın davranabildiğini düşündükçe anlam veremiyordu olanlara. Genç kızın eli Doğukan'ın ceketindeyken adamın yüzünde ki nahoş gülümsemeyi anımsayınca kavradığı direksiyondan sinirini almak istercesine sıktı. Ama bunun kimseye bir yararı yoktu. Ezbere bildiği yolları yarım saat kadar sonra bitirdiğinde şirketin garajına girerek arabasını park etti. 

İki dakika kadar sonra giymekten nefret ettiği takım elbisesi üzerinde, gelmekten nefret ettiği şirketinin asansöründeydi. Düşünmek istemediği ne varsa başını ağrıtmaya başlamıştı iyiden iyiye. İçinde büyüyen merak öylesine devasa bir boyuta ulaşmıştı ki tek istediği eve gidip Maral'a olan biteni sormaktı. Ama hangi hak, hangi sıfatla ? Asansör katları hızla çıkarken sırtını duvara yaslayarak ellerini ceplerine götürdü. İçinde bitmek bilmeyen merak, kıskançlığının sırtını kamçılıyordu. 

"Günaydın Cihan bey. İstediğiniz dosyaları masanızın üzerine bıraktım." Asansör kapısında bekleyen asistan ellerinde ki notları yaklaşık bir saattir kontrol ediyordu, öyle ki patronu adımını atar atmaz adamın yanında bitmişti. Cihan'ın başıyla onay verdiğini gördüğünde diğer elinde tuttuğu not defterinin sayfalarını çevirerek yazdıklarını gözden geçirdi. "Ve öğleden sonra ikide istediğiniz toplantı için hazır olacaklarını bildirmemi istedi Yaşar bey." 

KÜL SİYAHI /TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin