"31.

160 12 64
                                    

*** 

İyi okumalar.

"Arabadan inme." Cihan'ın sesinden akan tek bir duygu vardı, öfke. 

Aylardır yüzünü görmediği babası karşısında dikilirken özlem değil öfke hissetmek büyük bir ayıp yaptığını değil, çocukluğunun ne kadar yaralı geçtiğini gösteriyordu. Emniyet kemerini mekanik hareketlerle açtıktan sonra eli kapının koluna gitti, saniyeler sonra aradaki camın varlığından sıyrılıp doğrudan babasının gözlerine bakmaya başlamıştı.

"Ne işin var senin burada ?" Cihan'ın gözü bedenine ağır gelen sinirden ötürü seğirmeye başlamışken karşısında ki adam rahat bir ifade kondurdu yüzüne. 

"Burada ?" Adamın gözü kısa bir an Maral'a kaydı. Yüzünü buruşturup dudak kenarıyla iğrenircesine bir işaret yaptıktan sonra tekrar oğluna çevirmişti bakışlarını. "Kimin şirketindesin sen it herif ?" 

Maral duyduğu sözlerle dumura uğrarken Cihan'ın dudaklarından histerik bir gülüş kaçtı, it herif. Bu yaşına gelene kadar fazlasıyla duymuştu bu lafı öz babasından. Artık hiçbir şeyi, söylediği hiç bir sözü rahatsız etmiyordu Cihan'ı.

"Sen kimin şirketindesin asıl ?" Cihan başını dikleştirerek konuştu, nereden vurması gerektiğini iyi biliyordu. Kenan beyin yüzü buruştu, kaşının teki sinirden havalanırken her zamanki gibi bir elini yumruk yapmaya başlamıştı. 

"Göstereceğim ben sana kimin şirketinde olduğunu."  Ağzının içinde gevelercesine konuştuktan sonra zehir saçan gözleri tekrar buldu Maral'ı. Genç kadın araba içerisinde kalakalmışken gözleri sonuna kadar açılmış duyduğu şeyleri büyük bir şaşkınlıkla dinliyordu. Adam tek bir saniye bile düşünmeden, "Kaç paraya giriyorsun altına ?" diye laf attı. 

Maral duyduğu lafın ağırlığı altında ezilirken bir an düşünemez oldu. Kulakları uğuldamaya başlamışken ağzını açıp tek bir şey bile söyleyememişti o an. Öylece kalakaldı, bu nasıl bir haddini bilmezlikti ? Bir kadına bunun yakıştırmasını yapmak ne iğrenç, ne rezillikti! 

"Lafını bil!" Cihan adeta kükrercesine bağırmışken ileri bir kaç adım attı. Karşısında bir başkası olsa duyduğu laf sonrası bir an olsun beklemeden tüm kurallarını bir kenara fırlatıp öldürme iç güdüsüyle üzerine atılabilirdi, ama ne olursa olsun babasıydı o. 

"Yoksa ?" Kenan Geray alaycı üslubunu tekrar üzerine geçirdi. Cihan'a bir oğul gözüyle değil yeni yetme bir ergen gözüyle bakıyordu. Cihan onu nereden vuracağını bildiğini sanıyorken Kenan tek lafıyla onu parçalara bölebilecek kadar tanıyordu Cihan'ı. "Evine temizlikçi diye gelen herkesi yatağına terfi ettiriyor musun oğlum ?"

"Kes sesini!" Cihan tüm sabrını kullandı adamı yakasından tutup duvara çarpmamak için. Bedeninden yüksek bir elektrik dalgası geçerken delicesine sıktığı yumruğu arasında kan dolaşımı durmuş, parmak boğumları bembeyaz kesilmişti. 

"Aylar sonra babana böyle mi karşılama yapıyorsun Cihan ?" Kenan beyin gözleri kısıldı, oğluna çektirdiği eziyetten zevk duyuyordu. Dili alt dudağında sinsi hareketlerle dolaşırken bakışları tekrar Maral'a kaymıştı. Kızın donakalmış haliyle gözyaşı dökmesini bir kaç saniye izledikten sonra tüm garajı dolduran bir ses tonuyla bağırdı. "Para düşkünü kaltak!" 

Maral'ın tüm hücrelerinde aynı cümle yankılanıp durdu. O an elinde bir mikrofon tutuyor olsa kalbinin kırılma sesini tüm dünyaya dinletebilirdi. Kızın gözyaşları hızlanırken Cihan içinde harlanan öfkeyi daha fazla kontrol altında tutamadı. Hırsla babasının üzerine atıldığında arka arkaya adamın yüzüne iki yumruk sallamıştı.

KÜL SİYAHI /TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin