***
İyi okumalar.
Maral hiçbir şey söylemedi, hiçbir tepki vermedi de aynı zamanda. Cihan'ın gözleri Maral'ın dağılmış halini bulmamak için yüreğiyle bir savaş halindeydi. Görmek istiyordu. O acıyı, seneler öncesine kendisine yaşatılan o lanet acıyı Maral'da da görmek istiyor ama yüreğinin baskısından başını çevirip bakamıyordu. Saniyeler ilerlerken daha fazla yanlarında durmalarının gereksiz olduğunu düşünerek Derya'ya bir baş selamı verdi.
"Gidelim." Nişanlısının kulağına gayet sakin bir tonlamayla olan fısıltısı aslında net bir emirdi. Cara, Cihan'ın itiraz kabul etmediğini anlayınca Derya'ya atabileceği en nefret dolu bakışını atıp nişanlısının elini tuttu.
Maral'ın gözleri sanki o an için bir dizi çekimi varmış ve tam o saniye ellerine bakması gerekiyormuş gibi yakalamıştı bu kareyi. Göğsüne bir ağırlık oturdu. Sekiz yıl boyunca aklına her ihtimal gelmişti. Her ne kadar kendisine yediremese de öldüğünü bile düşünmüştü ama bir başkasıyla olabileceği ihtimali her zaman düşüncelerini es geçmişti.
Salonun bir parlayıp bir sönen ışıklarından Dilem ve Emir her şeyden bir haberdi. Ancak Cihan arkasını döner dönmez Dilem'le göz göze gelince kadının nutku tutuldu. Merdivenlerden inerken dahi bir kez olsun basmadığı gelinlik önü ayağına dolanmış, Emir tutmasa çoktan yerle buluşmuştu.
"Sevgilim ?" Emir, kadının birden bire değişen hallerine şüpheyle bakarken, "Ne oldu birden bire ? İyi misin ?" diye ekledi hemen.
"Cihan gelmiş." Dilem'in dudaklarından dökülen iki kelime bir cümle değil, bir kıyametti. Emir'in bakışları hızla Dilem'in odaklandığı noktaya kaydı.
Dudaklarından kendisini dizginleyemeden bir küfür kaçmıştı. İkisi de tam olarak kendi düğününde olduklarını unutmuştu o an. Dilem'in gözleri Maral'ı arıyor, yanına gitmek için rastgele sağa sola adım atıyordu. Ancak Maral'dan önce annesiyle göz göze gelince, her ne kadar tam tersini yapmak istese de, Emir'in koluna tekrar girip zoru zoruna gülümsemeye başladı çevreye. Lanet olsun ki o an için yapabileceği bir şey yoktu.
Dilem'in aksine Emir'in gözleri bir an olsun Cihan'ın yakasını bırakmamıştı. Daha dün sabah telefonda konuşmuşlar ve kendisine geldiğine dair hiçbir şey söylememişti adam. İçindeki öfkenin ateşi harlandı, en yakın arkadaşı düğününe geldiği için ona kızması normal miydi ? Onların durumunda evet, fazlasıyla normaldi.
Gözleri varlığını yeni fark ettiği, Cihan'ın yanında duran sarışın kadına kaydı. Tam o an içinden sıkı bir küfür daha savurmuştu. Nasıl bir düşüncesizlikti adamın bu yaptığı ? Maral'ın da bu düğüne geleceğini bile bile nasıl getirirdi Cara'yı beraberinde ? Gözleri istemsizce dakikalar önce Dilem'in hedefi olan Maral'ı buldu.
Senelerdir Maral'ın yaşadığı zorlukları bilmese, nelerle başa çıktığını kendi gözleriyle görmese Cihan'ın beraberinde Cara'yı getirmesine laf etmezdi. Ancak şuan olan durum gözünde tam bir saçmalık ve büyük bir yanlıştı. Maral... Kadının beti benzi atmıştı. Yıllar sonra Cihan'ı en beklemediği anda ve en beklemediği şekilde görmüştü.
Sancıyan yüreğini, zoru zoruna ciğerlerine doldurduğu nefesi tüm bedenine yetirmeye çalışarak yüzüne tekrar bir gülümseme kondurdu. Saniye başı yutkunmaktan boğazı acımaya başlamıştı. Gözleri ise feryat figan yaşları boşaltmak için izin kolluyordu kadından. Üzerinde zor durduğu topuklulara lanetler okudu içinden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜL SİYAHI /Tamamlandı
Teen Fiction!! KÜL SİYAHI ADIYLA WATTPADDE YAZILAN İLK KİTAPTIR !! Adamın gözleri, pencerenin altında oturmalarından sebep ay ışığının vurduğu saçlarında, dolgun dudaklarına dayadığı şişede, başını kaldırınca sunduğu gerdanın güzelliğinde gezindi. Bedeni bir sa...