"25.

194 12 37
                                    

Dilem KARACA

Dilem KARACA

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*** 

İyi okumalar.

"Ne düşünüyorsun ?" Emir elinde sallayıp durduğu bardağı masaya bırakırken uzun uzun baktı arkadaşının yüzüne. Saat gece yarısını geçmişti. Rüzgar dağların arkasından yükselerek tüm şehri sararken Cihan düşünceleri içinde boğuşuyordu. Dudakları arasından tek bir kelime çıkmadı, saatlerdir susuyordu. 

Emir, arkadaşının dudaklarına götüreceği bardağı sertçe çekerek masanın üzerine koydu. Belki onu yalnız bıraksa daha iyi olurdu ama arkadaşının dağılmasına, bir yanlış anlamayı içinde dert etmesine izin vermeyecekti. "Cihan ne olduğunu anlatacak mısın ?" Dedi hırsla. Alttan alırsa Cihan'ın anlatmayacağını bildiği için üzerinde baskı kurmaya çalışıyordu. 

"Neyi anlatayım Emir ?" Adam derince bir nefes vererek arkasına yaslandı. Başını sedirin sırtına bıraktığında bakışları artık bahçenin yeşilliğinde değil gökyüzünün sayısız yıldızlarındaydı. Aklında dönüp duran düşüncelere lanetler yağdırdı, hepsi birlik olmuştu Cihan'a karşı. 

"Neden öyle çıkıp gittin ?" Emir saatlerdir bu sorunun cevabını merak ediyordu. Üzerine geçirdiği hırkanın kollarını ısınmak için sıvazlarken arkadaşından ayırmadı gözlerini. 

"Her şey o kadar üst üste geldi ki..." Cihan ağzının içinde mırıldanarak bir elini şakaklarına attı. Kendisi de bilmiyordu ki neden öyle bir tepki verdiğini. Sürekli bir şeylerin tesadüf olduğuna kendini inandırmaya çalışıyordu ve sonunda patlamıştı. 

"Ney üst üste geldi ?" Genç adam konuşarak arkasına yaslandı. Cihan ona hiçbir şey anlatmadığı için ne hakkında konuştuğunu bilmiyordu. 

"Nereye baksam, ne olsa içinden Ege çıkıyor..." Cihan yüzünü sıvazlayarak gözlerini kapattı. Yıldızların nokta kadar gözüken ışığı bile onu zorlamaya başlamıştı. "Maral, Emel hanımla olan işi bıraktığı gün evine bırakmış Ege. Akşam onlara gittiğimde yine oradaydı ve ertesi gün yine. Hesabını sorduğumda Maral'ın onu çağırdığını söyledi."

"İnandığını söyleme bana!" Emir hızla konuşarak arkadaşının lafını böldü. Eğer böyle bir şeyin saçmalığına inandıysa Cihan'a gerçekten kızacaktı.

"İnanmadım." Cihan büyük bir kararlıkla konuştu. İnanmamıştı, Maral'ın böyle bir şey yapmayacağını biliyordu zaten. Sadece o an bunu duymayı beklemediği için duraksamış sonra da düşüncelerini toparlamıştı hızla. Gözlerini ağır hareketlerle açtı, zihninde canlanıp duran anları izlemektense gecenin gökyüzüne nakış nakış işlediği yıldızları izlemeyi tercih ediyordu. "Maral'ın taşınma işi olduğu gün... Odama girecekken Maral'ı resepsiyonda gördüm, yanına giderken aramayı düşünmüştüm ama hat meşguldü. Telefonda heyecanlı heyecanlı konuştuğunu görünce aramayı es geçtim. Ve yine saçma sapan bir tesadüf..." Ellerini ensesine götürerek hırsla saçlarını karıştırdı sinirinden. Bunu sesli olarak dile getirince daha saçma görünmeye başlamıştı gözüne durum.

KÜL SİYAHI /TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin