"44.

151 11 72
                                    

*** 

İyi okumalar.

"Bir daha böyle bir şey yapma." Maral yaklaşık iki dakikadır süren şoku nihayet üzerinden atabildiğinde geriye kaçtı. Bir elini dudakları üzerine örtüp kaşlarını olabildiğince çatmıştı. "Nasıl benim iznim olmadan böyle bir şey yapabilirsin ?" 

"Ben..." Çağın ne söyleyeceğini bilemedi. Maral'a kal gelmiş elini dahi oynatamamıştı ama bunu Çağın fark etmemiş, onun da istediğini düşünmüştü. "...Özür dilerim. Niyetim kötü bir şey değildi sadece sen bir şey söylemeyince..."

"Çağın, düşüncelerini ve bana olan yaklaşımını biliyorum, görebiliyorum. Ama üzgünüm, benim düşüncelerim aynı yönde değil." Maral olabildiğince sakin konuşmaya çalışıyordu ama sinirden elleri titrerken bu mümkün değildi. Gözleri dolu dolu olmuş, boğazına bir yumru oturmuştu. "Arkadaşlığımıza zarar gelmemesi için göre göre sustum ama bir daha böyle bir şeyi aklından bile geçirme."

"Maral, gerçekten-"

"Amacın ne olursa olsun!"  Maral ses ayarını kontrol edemeden bağırınca Çağın susmak zorunda kaldı. Maral'ı bu kadar öfkelendirdiği için gerçekten suçlu hissediyordu kendisini. Oysa onun da istediğini düşünerek ikinci öpücüğe cesaret edebilmişti. "Gidip uyuyacağım, sen de uyu. Bu saçmalık her neyse bitti ve bir daha tekrarı olmayacak. Arkadaşlığımıza zarar gelmesini istemiyorum." 

"Özür dilerim." Çağın kendisini ne kadar suçlu hissettiğini tarif bile edemezdi o an. Sadece bir anda olmuştu her şey. Maral hiçbir cevap vermeden arkasını dönüp, geldikleri yönden geri dönmeye başladı. 

Cihan olan bitenlerin hepsini izlemişti ama odaklandığı tek nokta birbirine değen dudaklardı. Neden Maral geri adım atmamıştı ? Neden ikinci kez dudaklarına değecek dudakları engellememişti ? 

"Alo, Cihan bey ?" Ahizeden defalarca kez yükselen ses kendisini tekrar edince adam bir anlık sinirle yere düşen telefonunu tekmeyle kendisinden uzaklaştırdı. Tek bir ses bile duymak istemiyordu. Arkasından adamı merak ettiği için gelen Cara, yere fırlatılan telefonu eline alıp bir kaç adım yaklaştı nişanlısına. 

"Cihan ?" Derken bile ürkmüştü. Daha önce Cihan'ı bu kadar sinirli gördüğü anlar sayılıydı. "İyi misin ?" 

"İyiyim." Gördüğü sahne bir şok etkisi yaratmıştı adamda. Üzerinden büyük bir hızla attığı sinirin tahtı, aldatılmışlık hissi ve intikam arzusu arasında dönüyordu. "Odamıza geçelim." Dedi buz gibi sesiyle. "Seni özledim." 

Cara, duyduklarına inanmakta güçlük çekiyordu. Yaklaşık üç aydır Cihan'la olan tek tensel teması el ele tutuşmalarıydı çünkü. Adamı bir çok kez tahrik etmeye çalışsa da başarılı olamamıştı. Heyecanla ilerleyip nişanlısının elini tuttu. Cihan gözlerini, dalgaların önünde Maral'ın gidişini izleyen adamdan çevirip sırtını döndü. 

Yüreği buz kesmişti. Yanındaki sarışın kadınla odaya girer girmez banyoya yöneldi ama Cara bunu bekleyemeyecek kadar aceleci davranarak Cihan'ı geri çekip dudaklarına yapışmıştı. Üzerindeki elbisenin yanda olan fermuarını bir çırpıda çözüp soyunmaya başladı. Cihan'ın tek düşündüğü aklında dönüp duran andı. 

Aralarındaki tensel temasın sınırları açıldıkça intikam dürtüsü uyandı. O, Maral için bir kez olsun dokunmayı düşünmemişti Cara'ya. Ama gördüğü üzere Maral onun gibi düşünmüyordu. Hiçbir değeri kalmamıştı yaptığı şeyin. Kendisini kadının içine defalarca kez iterken bile bedeninde zevk yoktu. Tek düşündüğü acıydı. Kalp acısı. Maral'ı başkasıyla görmenin acısı. 

KÜL SİYAHI /TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin