***
İyi okumalar.
Aynı evin içerisinde olmamıza rağmen karşılaşmamıza ne kadar şaşırabilirsem o kadar şaşırmıştım; evin, adamın evi olmasını saymıyordum bile. Kulağında duran telefondan sesler yükselirken konuşmayı unutmuş gibi cevap vermek yerine tıpkı benim aval aval ona bakmam gibi o da bana bakıyordu. Saniyeler içerisinde kendimi toparlayarak başımı eğip yere adeta hızımı alamayarak kapaklandığım da ağzımdan istemsizce bir inilti firar etti. Hızla kendime yakın olan deterjanları kucağımda toparlayarak biraz uzağa savrulmuş olan deterjan için bir iki adım emekleyerek onu da kucağıma alıp ayaklandım.
Üzerimde hissettiğim bakışların ağırlığı sırtımı delmek istercesine bedenimi zorlarken benim aklımdan geçen tek bir soru vardı, biz bu adamla neden normal insanlar gibi karşılaşamıyorduk ? İçinde boğulduğum soru üzerine aklımda türlü sorular peş peşe dizilmeye başladığında son nokta benim ona bakmam değil onun bana neden böylesine derin baktığını sorgulayan soru olmuştu.
Nefesimin sıklaştığını fark ettiğimde kendime sakin olmak adına uzunca telkinler vermeye başlamıştım. Tabii ki daha dün gördüğüm adamdan etkilenecek kadar aklı havada bir yapıya sahip değildim fakat.. Karşılaşmamızın normalliği(!) beni öylesine etkilemişti ki adamı gördüğüm yerde kafamı kuma sokma isteği dört bir yanımı sararken stres ve heyecandan tek yapabildiğim tek şey yüzüne anlamsızca bakmak oluyordu. Tekrar yüzüne bakma cesaretini kendimde bulamadığım için yönümü girmek üzere olduğum odaya çevirip hızlı adımlarla kapıya ilerledim.
Saniyeler sonra kapıyı açmama engel olan şey ise tepemde hissettiğim bir nefes ve arkamda varlığını iliklerime kadar işleten bedendi. Şaşkınlıktan gözlerim sonuna kadar açılırken, bedenim dumur kesilerek uzandığım kapı kulpunu kavrayamadan olduğu yere adeta çakıldı. Allah aşkına, bugün bende ki bu salaklık nereden geliyordu ?
"İzninle..." Omzuma mengene gibi sarılan bir el beni hafifçe kıyıya itekledikten saniyeler sonra yerini boşluğa bıraktı. Benim açmayı hedeflediğim kapı omzumda kısa bir ara vermiş el tarafından açıldığında sessizliğimi koruyarak şaşkınlıktan açılan gözlerimi kırpıştırdım. Nihayet arkamdan çekilen bedenle rahat bir nefesi içime çekmeyi planlıyordum ki gözlerime dolanan gözler almayı umduğum nefesin boğazıma takılarak hafiften öksürmeme sebep oldu. "...İşlerim var. Rica etsem, bu odayı sona bırakabilir misin ?"
Büyük bir sessizliğe karışan cümlelerim onun konuşmasından ötürü iyiden iyiye saklandıkları yere sindikleri zaman başımla onaylayarak arkamı dönüp beklemeden adımlamaya başladım. Bugün benim günüm değildi, bu iş benim harcım değildi, bu adam.. Bu adam benim dengim değildi.
Uçlarda yaşadığım gerginliğin cömert getirisiyle basiretsizleşen bacaklarım neyse ki beni yarı yolda bırakmamış ve salon sonuna kadar büyük bir azimle ilerlememe yardımcı olmuşlardı. Henüz arkamı döndükten bir kaç saniye sonra kapının kapanma sesini duymuş olmamdan ötürü her ne kadar izlenmediğimi biliyor olsam da ne arkama dönüp bakabiliyor ne de içten içe sırtımda hissettiğim bir çift gözün varlığını inkâr edebiliyordum. Nihayet önüne vardığım kapıyı beklemeden açarak bedenimi içeri soktum.
Pekala olayları gözden geçirmek gerekirse fazla tepki veriyordum. İlk günün deneyimsizliği ve uğursuzluğu üzerimdeydi el nihayetinde. Bunun etkisini uzatarak adamı gördüğüm yerde fazlasıyla mantıksız tavırlar sergilemem ise tamamen saçmalıktı. Kendimi yanlış ifade edebilir ve adamın gözünde yine bir o kadar yanlış bir izlenime yol açabilirdim. Derince bir nefesi içime çektiğimde elimde ki deterjanları tekrar düşürmemeye özen göstererek çalışma saatleri içerisinde olduğumu kendime hatırlatıp işe koyulmaya karar verdim. Saçma bir heyecan uğruna işimi aksatamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜL SİYAHI /Tamamlandı
Teen Fiction!! KÜL SİYAHI ADIYLA WATTPADDE YAZILAN İLK KİTAPTIR !! Adamın gözleri, pencerenin altında oturmalarından sebep ay ışığının vurduğu saçlarında, dolgun dudaklarına dayadığı şişede, başını kaldırınca sunduğu gerdanın güzelliğinde gezindi. Bedeni bir sa...