"35.

122 12 124
                                    

***

İyi okumalar.

"Anne!" Cemre, bahçe kapısının sesini duyar duymaz koşmuştu kapı girişine. Maral daha anahtarı geri çıkarmadan kızını kucağına alıp doyasıya öptü, gün içerisinde bir kaç saat ayrı kalmış olsada özlemişti. "Seni çok özledim." Cemre, Maral'ın ona verdiği öpücükleri misliyle geri iade ederken kadının şen kahkahaları salonu doldurmuştu.

"Kıskanıyorum ama!" Işıl'ın naif sesi sözlerinin aksine kıskançlığa değil neşeye bulanmıştı. Üzerinde ki mutfak önlüğünü çıkarırken Maral'ın yanına ilerleyip Cemre kucağında olmasına rağmen sıkı sıkıya sarıldı. "Hoş geldin abla, Derya ablamlar da seni aramak üzereydi." 

"Cümleten bana aşıksınız gerçekten." Maral, kucağında ki kızdan fırsat bulduğu kadar kardeşine sarılırken gülerek konuşmuştu. Işıl'la ayrılırken Cemre'yi de yere bırakıp ayakkabılarını çıkardı. "Doğukan'da gelecek işleri bitince, pasta yaptınız değil mi ?"

"Yaptık, yaptık." Işıl bir omzunu duvara yasladıktan sonra Cemre'ye tatlı mı tatlı bir bakış atıp, "Hadi mutfağa git bir bak bakalım, Derya abla yemesin pastayı." dedi.

"O pastayı koruyacağım teyze!" Cemre büyük bir görev üstlenmişçesine mutfağa koşmaya başladı hızla. Arkada kalan ikili, küçük kızın sözlerine gülerken tekrar kısaca sarılmıştı. 

"Okul nasıldı güzelim ?"

"İyiydi abla, her zamanki gibi." Işıl gülümseyerek ablasının yanına ilerlemeye başladı. Maral ellerini yıkamak için lavaboya ilerlerken kardeşinin hallerinden bir şey istemek üzere olduğunu zaten anlamıştı ama sesini çıkarmıyordu. "İşte iyi diyorlarmış..." Işıl kendi kendine konuşur gibi ağzının içinde geveledi. 

"Neye iyi diyorlarmış ?" Maral önüne geldiği kapıyı açtıktan sonra içeri geçip ellerini köpükledi beklemeden. Gözleri aynanın yansımasından sürekli olarak kardeşinin yüzünü buluyordu. 

"Bir özel öğretmen varmış da... İyi anlatıyormuş." Işıl utana sıkıla konuşurken gözlerini uzun, ince parmaklarına indirdi. Küçükken ablasından bir şey istemek çok daha kolaydı. 

Maral kısa bir mırıltı çıkarıp ellerini kuruladı. "Matematik için mi ?" Diye konuşurken bir kaşı yegane bir şekilde havalanmıştı. 

"Evet." Işıl tüm dikkatini ablasına vermişti. İki elinin parmakları birbirine girmişti heyecandan. "Sınıfta ki kızlar söyledi bana da. Güvenilir ve anlatımı baya iyiymiş, öyle diyorlar yani." 

"Önce ben bir kim olduğuna baksam daha sağlıklı olur güzelim. Ama eğer dedikleri gibiyse neden olmasın ?" Maral gülümseyerek bir kolunu kız kardeşinin omzuna attı. Beraber senelerdir geçtikleri uzun koridorda adımlarken Işıl biraz olsun rahatlamış hissediyordu kendisini. 

On birinci sınıf bitmek üzereydi. Seneye üniversite sınavının sorumluluğu ve gerici heyecanı da omuzlarına binecekken bir türlü halledemediği matematik konusunu artık aşmak istiyordu. İstiyordu istemesine ama bir yandan da büyümüş olmanın getirisiyle eskisi kadar kolay isteyemiyordu her şeyi ablasından. 

Beraber mutfak kapısından içeri geçmek üzereyken kapı zili duyulduğunda Maral duraksayıp kardeşinin omzuna attığı kolunu çekti. "Sen geç güzelim, Doğukan gelmiştir." 

Işıl kısaca başıyla onaylayıp içeri geçtiğinde Maral, Doğukan'ı bekletmemek için koşarak gitti kapıya. Çok geçmeden Doğukan zile ikinci kez bastığında Maral kapıyı bir iki saniye kadar sonra açmıştı. 

KÜL SİYAHI /TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin