"43.

148 12 69
                                    

*** 

İyi okumalar.

"Gelmeyince merak ettim." Doğukan çevreyi kontrol edip hiçbir kadının lavaboya yönelmediğini fark edince içeri geçti. Kapıyı arkasından kapatırken, "Ne anlatacaksın ve kime anlatacaksın ?" diye sormayı ihmal etmemişti. 

Maral o kadar paniklemişti ki dili lal oldu. Eğer Uygar'la olan şeyleri Doğukan bilirse bir anlık sinirle Derya'nın olduğu bir ortamda bağırıp çağırmasından korkuyordu. Derya'ya bunu zaten anlatacaktı ve arkadaşının kendisini anlayacağını biliyordu ama acısı bu kadar tazeyken Doğukan'ın ağzından duyması pek hoş olmazdı.

"Kızsal şeyler." Dilem hızla ortaya atılıp Doğukan'ı kolundan ittirdi. "Hem utanmıyor musun sen iki kadının konuşmalarını gizli gizli dinlemeye ?" 

"Allah kuru iftiradan sakınsın!" Doğukan yaşlı babaanneleri aratmayacak bir hareket yaparak önce dişine sonra kapının tahta yüzeyine vurdu. "Ne dinlemesi canım ? Daha yeni geldim ben." Diye de kendisini savunmayı ihmal etmedi. Dilem'in kurduğu oyuna çok kolay düşmüş olması bir yana iki kadın da konunun başını duymadığına sevinmişti. 

"Çıkar mısın Doğukan ? Şurada bazı şeyler konuşuyoruz, önemli şeyler. Pat diye dalınır mı içeri ?" Dilem son sürat genç adamı kolundan ittirmeye devam ederken Maral'da araya girip, "Geleceğiz birazdan. İyiyim, merak etme." dedi. 

Doğukan, Maral'dan istediği cevabı almıştı. Arkadaşını başıyla onayladıktan sonra Dilem'in ellerinden kolaylıkla kurtulup Maral'a ilerledi. Genç kadına sıkı sıkıya sarılıp geri çıkması on saniye sürmemişti. Dilem hayretler içerisinde kapanan kapıya bakakaldı.

"Izbandut gibi adam, saniyesinde kurtuldu pençelerimden." Dilem kendi kendine konuştuğunu fark edince hemen arkasını dönüp arkadaşının yanına ilerledi. Asıl konuya dönmesi gerekiyordu. "Değiştirecek Maral, bir çok şeyi değiştirecek. Cihan'ın, Cara'ya sana baktığı gibi baktığını kim söyleyebilir ? Ya da... Ya da en basitinden bakışlarında en ufak bir sevgi kırıntısı taşıdığını ?" 

Maral içine çekilip arkadaşının söylediğini düşündü. Belki haklıydı, belki de aklı ona oyun oynuyordu. Sırtını duvara dayayıp şakaklarını sıvazladı bir müddet. Çıkar yol bulmak zordu bu durumda. Bir yanı Cihan'a her şeyi anlatmak istiyordu. Bir yanı ise onu dinlemeyeceğinden ölesiye korktuğu için diğer yanın cesaretini kırmakta bir hayli başarılıydı.

"Doğru zaman olduğunu sanmıyorum Dilem." Dedi Maral en sonunda. Cihan gelse bile her an o kadınla dip dibe görmek ona iyi gelmeyecekti. Ve sürekli nişanlısıyla beraber oldukları için olan biteni doğru düzgün anlatıp kendini izah etmesi de zor olacaktı.

"Pekala." Dilem üstelemek yerine gülümseyerek bir elini arkadaşının omzuna attı. "İzmir'e neden gidiyoruz ? Kafa dağıtmak, sıkıntılardan kurtulmak için. Eminim geri döndüğümüzde düşünüp daha sağlıklı bir karar verirsin balım." 

"Sanırım en iyisi bu." Maral'ın tamamen morali çökmüştü. Allah'ın bir günü tüm sevdikleriyle bir arada yemek yemek istemiş onda da Cihan'ın gazabına uğramıştı. Bu karşılaşmanın bir tesadüf olmadığını ise tahmin edebiliyordu. "Artık içeri geçelim. Doğukan bir şey yapacak diye korkuyorum." 

"Sana çok değer veriyor Mari." Dilem hafif gülümseyerek arkadaşının koluna girdi. 

Maral'da zoraki olsa da gülümsemişti. Son bir kez aynada kendisini kontrol ettikten sonra lavabodan arkadaşıyla beraber çıkıp masalarına ilerlemeye başladı. Masada herkes başka bir alemdeydi. Işıl ve Berke adeta pizzalarıyla aşk yaşıyor, Emir pizzasını itekleyip duruyor, Çağın ve Doğukan, Cara'nın konuşarak daraltıp durduğu Cihan'a her an öldürecekmiş gibi bakıyorlardı. 

KÜL SİYAHI /TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin