40.Bölüm:Bu Bizim Kabusumuz

1.8K 75 103
                                    


Herkese merhabalar ve iyi okumalar...

Şimdiden söylüyorum bölüm inanılmaz olaylı inanılmaz uzun bir bölüm...

Sadece söylüyorum OKUYUN.

BANA KALIRSA İNANILMAZ İYİ BU.

Her neyse kaçtım...

Bölümde +16 lık yerler olabilir...

***

"Ama aşk bir bataklıktı,sizi içinize aldığınızda gözlerinizi gerçekten kör ediyordu. Kim olduğunuzu unutturuyordu size. Aşık olduktan sonra kim olduğumu buldum saçmalıklarına inanmayın. Aşık olunca kim olduğunuzu unutuyordunuz, canı pahasına sevdiğiniz adamın her istediğini yapıyordunuz."

***

Gereksiz karamsar olan insanlardan nefret ederdim eskiden,hayatlarını boka çeviriyorlar diye. Şimdi kendime bakıyorum, hayatımı nasıl boka çevirdiğimi izliyorum öylece,sonra hayatımın olup olmadığını sorguluyorum;olmadığına karar veriyorum. Boynumdaki ince ize bakıyorum,o günün imzası olan ize. Sonra onun o yüzünü hatırlıyorum,bir iki adım geriliyorum olduğum yerde,yeniden korkuyorum. Geceleri kabuslarıma eşlik ediyor benimle, çığlıklar eşliğinde uyanıyorum. Uyandığımda saçlarım birbirine yapışmış,kan ter içinde oluyor. Sonra o geliyor zihnime,önce güzel anılar,zaten güzel anılar hep önce gelir. Sonra size kötü anılar eşlik eder,uzun sürer kötü anılar. Güzel anılar ise kısacık bir fragman gibi geçip gider,kötü anılar sizi yakaladığında bırakmaz,yorganınızın altına girdiğinizde bile sizi yakalar onlar. Titrersiniz bir anda o anılarla,öyle bir titrersiniz ki dişleriniz sanki birbirleriyle yarışa girer. Öyle bir titrersinizki içiniz buz gibi olur. Bırakmaz ama yine de sizi o anılar, zihninizde susturmak istersiniz ama olmaz,uykuya dalarsınız sonra,yine gelir sizinle eşlik eder.

Geceleri herkes kendi şeytanlarıyla boğuşur, sabahları yanınızda olmaz onlar,geceleri bir anda ansızın gelir. Zihninize fısıldarlar,siz görmek istemezsiniz ama yine de bozuk plak gibi hep başa sarar o anılar.

O anılar sizin,o anılara kucak açın, bırakmayın onları. Ne kadar kötü olurlarsa olsun bırakmayın,tutunun onlara. Sıkı sıkı tutunun hemde. Başka çareniz yok çünkü,eğer bir daha aynı hataya düşmemek istiyorsanız başka çareniz yok.

Tıpkı benim de başka çarem olmadığı gibi.

Şimdi boynumdaki ize bakıyorum,iki hafta önce kendi yaptığım ize. Yağmurun altında bu izle beraber öylece beklediğim gibi, aynanın karşısında bekliyorum. Parmaklarımı gezdiriyorum o izde,iki hafta öncesine yeniden dönüyorum.

Önce zihnimde acı dolu çığlığım yankılanıyor,sonra onun yüzüne aldığı her darbe bir anda önüme düşüyor. Bağırıyorum,durun diye ama kimse beni dinlemiyor. Sonra alıyorum bıçağı, köprücük kemiğimin hemen altına bastırıyorum. Canım acıyor yine,kan süzülüyor göğsümden aşağı ama sonunda onlar duruyor. Yanına gidiyorum onun göğsüme yaslıyorum,kan kusuyor üstüne, sanki bana nefretini kusuyormuş gibi.

Sana aşık oldum.

Eğer yanıyorsak buna da varım,ben seninle her şeye varım. Gitsende bulurum seni.

Kendine bunu yapma. Bize bunu yapma.

Asla bırakmam seni.

Sonra onlar geliyor,ben onu öylece Elif'in kollarına bırakıyorum. Yapma diyor ama dinlemiyorum,gitmelerini söylüyorum; bedeni bir anda yığılacak gibi oluyor,doğru düzgün bana bile bakamıyor,Melis,Çağatay ve o itiraz ediyor. Sonra Çağatay'a gitmesi gerektiğini söylüyorum yeniden,hastaneye gitmelerini söylüyorum. Başımın çaresine bakarım diyorum onlara. Savaş bir anda bir kez daha kan kusuyor,Elif ve Melis bağırıyor. Elif gidelim diyor. Onlar gidiyor,ben öylece yığılıp kalıyorum yere,üzerime yağmur damlaları geliyor; kestiğim yer öyle acıyorki,acıdan delirircek duruma geliyorum. Hıçkırarak ağlıyorum, telefonum çalıyor o sırada. Kimin olduğunu bile göremiyorum tam olarak gözlerimdeki yaşlar yüzünden. Açıyorum telefonu, babamın sesini duyuyorum. Daha da ağlıyorum,babamın sesi delirecek gibi geliyor,nerede olduğumu soruyor. Tek diyebildiğim şu oluyor:

SADECE SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin