"Sen adını koymadığın sürece biz hiçbir şeyiz..."
*****
Sarp'tan...
Duru karşımda öylece durmuş bana bakıyordu. Derin ise yüzüme son kez bakıp çekip gitmişti. Ben mi? Hiç sormayın sinirden kendimi dövesim geliyordu. Onunla geçireceğim son saatlerin bile benim için önemi vardı. Ama bundan sonra onunla her hangi bir son saatim olur muydu emin bile değildim.
"Eee ne yapıyordunuz?"
"Film izliyorduk."deyip geçişdirdim. Ona sen burada ne yapıyorsun demek isterdim ama kabalık etmeye gerek yoktu.
"Sen ne yapıyordun?"onu terslemek yerine bu soruyu sormuştum.
"Ben... Hiç evde oturuyordum. Babam ve annemden biraz sıkılmıştım."dedi gülerek. Derin' in babasıyla konuşmuyordu bile ama bu kız babasından sıkıldığını söylüyordu. Fazla bencildi. Öylece bakmaya devam ederken gözlerimi devirmekle yetindim. Duru güzeldi. Duru gerçekten güzeldi. Ama beni etkilemiyordu. Sahi beni bu aralar bir tek Derin etkiliyordu. Normalde bir kıza bu kadar bağlanamazken Derin'e fena halde bağlanmıştım.
"Bir şeyler konuşalım mı?"diye sordu Duru. Olur anlamında kafamı salladım. Salondaki koltuğa otururken o da benim yanıma oturdu. Yüzünü bana çevirince soru sormasını bekledim.
"Doğum günün ne zaman?"
"18 Eylül."diye yanıtladım.
"Hangi takımlısın."
"Beşiktaş."
"Bende galatasaray."dedi. Ona basit bir şekilde kafa sallamakla yetindim.
"En sevdiğin yemek?"
Aslında yemek seçmezdim ama en son Derin'in yaptığı sebzeli beşamelli tavuk öyle güzel gelmiştiki favorim olmuştu.
"Beşamel soslu tavuk senin?"
"Suşi." Suşi... pek tarzım değildi.
"En sevdiğin renk?"
"Bilmem."demekle yetindim. Renkleri hiç düşünmemişdim ama aslında biraz da biliyordum. Beyaz... Derin'e çok yakışmıştı. Bir yandan da siyah vardı. Siyah ve beyazın ikisini aynı anda taşıyan kız bu iki rengi sevmemi sağlamıştı. Saçımda hissettiğim ellerle kaşlarım çatıldı. Duru önüme düşen bir parçayı geri atmıştı. Yanıma doğru daha da çok yaklaştığında ne yapmak istediğini anlamadım. Ama sonra yüzüme doğru geldiğinde geri çekildim. Kimseyi öpmek istemiyordum. Hele hala dudaklarımda yer edinen tadı asla unutmak istemiyordum. Duru bu yaptığıma şaşırmış olacak ki geriledi.
"Bence artık gitmen gerekiyor."
"Ama..."
"Duru git." Yaptığı bu harekete öyle sinirlenmiştim ki onu resmen kovmuştum. O evden ayrılırken ben de ondan beş dakika sonra kendimi arabamda bulmuştum. Son sürat sürerken teyzemin oğlu yani kuzenim Kaan'ı aradım.
"Nerdesin lan?" Telefonu açtıktan sonra direk bu soruyu sormuştum.
"Ooo Sarp Bey hayırdır? Lan olum bak yine sinirini benden çıkaracaksan ben yokum lan. Yüzüm daha resmen mosmor. Ayda da sinirlendi."
"Geri zekalı sakin ol. Konuşmaya geleceğim."
"Ha evdeyim gel hadi bekliyorum." Ayda,Kaan'ın sevgilisiydi. Neredeyse iki yıldır beraberdiler. Hatta yakında nişan yapacaklardı. Seda teyzenin evine gittiğimizde Derin'le olan atışmamızdan sonra Kaan'ın yanına gitmiştim. Bana saçma sapan şeylerden bahsedince yüzüne bir tane patlatmıştım. Söz konusu o olunca öfkemi kontrol edemiyordum. Ama bu benim canımı da sıkmıyordu. Sonunda kuzenimin evine geldiğimde arabayı park ettim. Benim aksime o bir villada oturuyordu. Bahçeye girdiğimde onu havuzun başında otururken gördüm. O da beni fark etmiş olacak ki ayağa kalkıp birbirimize sarıldık. Sonra da havuzun başındaki sandalyelere oturduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE SEN
Teen Fictionİzmir'den Istanbul'a geldiğinden beri hayatında doğru sandıklarının yalan olduğunu öğrenen bir kız hayatındaki tek doğruyla savaşıyor. Zaman içinde kim olduğunu dahi sorgulayan bu kız hayatında ki en büyük doğrusunu da kaybediyor. Düşünüyor kız kim...