Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın.
***"Her zaman arkanı dönmeden gider misin böyle?"
***
Bazı sabahların sonu karanlık,bazı gecelerin sonu ise aydınlık oluyordu. Ne tuhaftı değil mi? Hayat da ne olacağını bilmeden yaşıyorduk. Planlar yapıyorduk ama çoğunu uygulamıyorduk ya da uygulayamıyorduk. Kim olduğumuzu biliyor muyduk? Kim olduğumuzu bilmiyorduk. Her geçen gün kendimizle ilgili yeni bilgiler ediniyorduk. Hiç birimiz kendimizi tanımıyorduk. Ben sen o kimse kendini tamamen tanıyamıyordu.
Bugün ne olacağını bilmeden güne merhaba demiştim bile. Sarp'ın sıcacık göğsünde sıcacık bir uykudan uyanmıştım. Uyanmak istememiştim hatta ama Sarp zorla gıdıklayarak beni kaldırmıştı. İçimdeki ses bugün farklı olucak diye haykırırken her günümün farklı olduğunu bilerek bu düşünceyi takmıyordum. Sarp düne göre çok daha iyidi. Sabah kahvaltımızı yapmış hazırlanmam için beni eve bırakmıştı. Şuan da üzerimi değiştirmiş çantamla birlikte yeniden onun yanına gidiyordum. Annem evde olmadığı için çok da sorun yaşamamıştım neyse ki. Yeniden arabasına bindiğimde gereksiz bir şekilde mutluydum. Hayır gerekli bir şekilde mutluydum. Sarp'laydım. Mutlu olmam gerekiyordu değil mi?
Geldiğimi fark etmişti. Ama ısrarla yüzüme bakmıyordu.
"Gidebiliriz." Kendimi belli etmek istercesine söylendiğimde başıyla onayladı. Canı bir şeye sıkkın gibiydi sanki. Bir şeyler düşünüyor gibi havası vardı ama sormadım. Sonunda okula geldiğimizde yine konuşmadı. Arabadan sessizce indi. Bu sabah böyle değildi. Kesinlikle böyle değildi ne olmuştu bunu bilmiyordum ama canı bir şeye sıkkındı.
"Sarp?" Elini yakaladığımda bekledi.
"Ne oldu?"
"Bir şey yok Derin." Elini sakince benden çekti. Daha fazla üstelemedim. Canı sıkkındı belki de iyi gününde değildi bugün. O yüzden üstüne gitmedim. Sınıflarımıza dağılırken sessizce yerime geçtim. Moralim sabahkinin aksine iyi değildi. Bu sabah mutluydum. Bu sabah çok mutluydum. Şimdi keyifsiz çünkü Sarp keyifsizdi. Sarp keyifsizdi ve bu biraz da bana yansımıştı. Duru yanıma gelip yanağıma öpücüğünü bırakırken bunu garipsemiş ama yine de mutlu olmuştum.
"Nasılsın?"
"İyi." Bunu o kadar isteksiz söylemiştim ki o da anlamıştı.
"Bir şey mi oldu?"
"Bilmiyorum bu sabah çok mutluydum ama Sarp bir anda iyi olmadı. Bilmiyorum farklıydı işte."
"Belki canı bir şeye sıkılmıştır. Bence sonra geçer. Birkaç ders sonra yanına gidersin." Başımla onayladım. Matematik hocası elinde yazılı kağıtlarıyla girdiğinde afalladım.
Bugün matematik sınavı vardı. Lanet olsun.
Hoca hepimize yerlerimizi geçmemizi söyleyip kağıtları dağıtmaya başlayınca kendimi inanılmaz kötü hissetmiştim. Matematik dersini seviyordum. Ve bu dersten kötü almak istemiyordum. Günlerdir o kadar fazla şey olmuştu ki derslerime odaklanamamıştım. Yaptığım sorumsuzluktan başka bir şey değildi. Sınav kağıdım önüme geldiğinde tabiri caizse tam olarak sıçtığımı anladım. Sorulara kısa bir göz gezdirdim. Matematik hocamız zilin çalmasıyla başlayın dediğinde ilk soruyu yapmaya çalıştım. Çalışmakla kalabildim. Yapamadım. İkinci ve üçüncü soruyu da yapamadım. Gereksiz heyecan yapıyor olmalıydım. Arka sayfaya geçtim. Son dört soruyu yapmıştım. Sınavın bitmesine son on beş dakika kala da dört soru daha yapmıştım. Normalde hepsini yapmam gerekiyordu. Ama çalışmamıştım ve bunun tek sorumlusu bendim. Zil çaldığında sınav kağıdımı hocaya verdim. Sıraya başımı koydum gözlerimi kapattım. Düşünceler de boğuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE SEN
Teen Fictionİzmir'den Istanbul'a geldiğinden beri hayatında doğru sandıklarının yalan olduğunu öğrenen bir kız hayatındaki tek doğruyla savaşıyor. Zaman içinde kim olduğunu dahi sorgulayan bu kız hayatında ki en büyük doğrusunu da kaybediyor. Düşünüyor kız kim...