51. Bölüm: Belki

464 21 22
                                    

Ansızın attığım için, öncelikle kusura bakmayın birden atmak istedim. Lütfen, lütfen, lütfen sonu okuyun. Bu benim için çok önemli. İthaf edilmiştir.

Yüzyüzeyken Konuşuruz- Bodrum
Belki
Duman-Melankoli
Duman-Öyle Dertli
Emir Can İğrek- Kor
Sena Şener- Ölsem

***
"Bir kalp, böyleyken atar mıydı ki?"

"Kaybettik sevgilim, bak, kaybettik. Küllerimizden geriye kalmayacak bile."
***

Eve hangi ara nasıl gelmiştim bilmiyorum, son sözlerimin ardından o kolumu yenilgiyle bırakmış, bende onu daha fazla dinlemeden Ege'yle birlikte basıp gitmiştim partiden. Cenk ve Efe yalnız kalmamız için taksiyle döneceğini söylemiş, Efe gitmeden birkaç bir şey mırıldanmıştı lakin ne onu düzgünce dinleyebilmiş, ne de sözlerini anlayabilmiştim. Dedikleri kulaklarıma sanki hiç uğramadan öylesine gitmişti. Yalnızca özür dilediğini anlayabilmiştim.

Artık bundan sonra ne yapacağımı bilmiyordum.

Eve geldiğim gibi Ege düzgünce ayılabilmem için sert bir kahve yapmıştı ben duştayken, gecem mahvolmuştu.

Bunları hakedecek ne yapmıştım?

Sadece basit bir günlük meselesi miydi peki bu? Benim artık ne yapmam gerekiyordu ki? Savaş benden ne bekliyordu? Siktirip gitmişti benden, öylece; aramalarıma bir kez bile cevap vermemiş, verdiğinde ise bilmediğim bir kız telefonu açmıştı. Üstüne üstlük hiçbir şey olmamış gibi beni öpmeye kalkışmıştı.

Beni yanlış tanımıştı.

Evet, hep Savaş'la kavgalarımız bir şekilde bu hale dönüyordu, evet, birbirimizi ne olursa olsun affediyorduk ama birbirimizden hiç gitmemiştik ki. Kaldı ki bana söz vermişti. Pamir ona tatil için teklif yaptığında direkt hayır demişti, benimle gitmek istediğini söyleyip durmuştu.

Benden bir saniye bile ayrılmayan adam, nasıl benden iki hafta uzak durabilmiş, sesimi duymadan nefes alabilmişti?

Çünkü ben nefes onun aksine alamamıştım. Ben geceleri uykuya dalmadan ilk onu düşünmüş, sabah uyandığımda ilk olarak telefonumu kontrol etmiştim herhangi bir mesaj, arama var mı diye?

Savaş benden yalnızca uzaklaşmıştı.

Ben artık katlanamıyordum ki bu olanlara, onun yaptığına, çekip gitmesine.

Ne ara böyle olmuştuk biz? Neden?

Ege odama girdiğinde üzerimde yalnızca saten, siyah geceliğim vardı. Şortlu takımımı giymiştim. Kahveyi bana uzatırken "Daha iyi misin?" diye sordu, kafamı salladım hayır anlamında. İyi falan değildim ve bu konuda Ege'ye güveniyordum.

"Anlatmak ister misin?"

Sadece, "Bitti." diyebildim. "Ayrıldık."

"Pekala... tam olarak nasıl hissediyorsun? Rahatlamış gibi mi?"

Kafamı yine salladım sağa sola, hayır anlamında."Eksikmiş gibi."

"Geri birleşir misiniz?"

"Bilmiyorum,"

"Peki istiyor musun?"

"Ben onsuz nasıl devam edeceğimi bilmiyorum ki..." Kahvemden bir yudum aldım, kesinlikle daha iyi gelmişti bana. Tek sorun Ege kahve mi yapmıştı yoksa başka bir şey mi belli değildi. Çok sertti.

SADECE SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin