"Başıma bela olmaya devam ediyorsun Derin Ateş ve ben bu belayı yeniden öpmek istiyorum."
"Derin bu kimi öptü artık söyleyecek misin?"
Yaklaşık bir saattir Arya'nın bitmek bilmeyen sorularını cevaplamaya çalışıyorum. Çalışıyorum çünkü bazı sorularına bende bir cevap bulamıyorum. Israrla sorduğu sorular bitmek bilmezken çoğunda sessizliğimi koruyorum. Okuldan sonra eve geldiğimizden beri odamda beni sorularıyla çıldırttığı için hem bunalmış hem de sinir küpüne dönmüştüm.
Sarp'ın söylediği cümleyi her ne kadar umursamamaya çalışsamda sürekli aklıma gelmesi önümde duran test kitabıma olan konsantremi bozuyordu . Zaten babamdan dolayı doğru düzgün ders çalışamamam oldukça sinirimi bozarken şimdi çok daha fazla sinirleniyordum.
"Kızım söylesene bu dün seninle değil miydi? Kimi öptü?"
Ve bitmek bilmeyen sorulara bir tane daha...
"Ay yeter artık Arya beni öptü oldu mu?"
Ve şok... Arya baya baya şok.
"Kimi öptü?"
"Kızım bağırmasana. Annem duyacak."
Arya'nın bana pişkince gülümsemesinden neredeyse yerin dibine girecektim.
"Anlat dahasıda vardır. Hadi bakalım anlat beni meraktan çatlatma."
"Yok ya ne gerek var. Boşver."
"Bana bak ya anlatırsın ya da evde bağıra bağıra dolaşırım."
"Of tamam ya anlatıcam yeter ki sus."
Arya'nın tehditine göz yumup bütün olanları anlattım. Her bir olayı anlattığım da ağzı beş karış açılıyor "oha" diye bağırıyordu. Hayatımda kimseyi öpmeyen ben birini öpmüştüm. Belki sizin için basitti ama ben yaptığımdan dolayı kendimden utanıyordum. Nasıl böyle bir şey yapmıştım? Aklım bile almıyordu. Sadece kendimi sarhoş olduğum gerçeği ile yatıştırıyordum.
"Şimdi sen gidip bir çocuğu öptün. Ve aynı gün o çocukla uyudun öyle mi?"
"Arya şunu ikidebir söyleme zaten hala utanıyorum kendimden."
"Vay be ama bir şey söyleyim mi? Bu çocuk sana çok iyi gelicek."
Ben onun bana iyi gelmesini istemiyorumki. Kaderin oyunuymuş gibi sürekli bir araya geliyorduk. Buraya geldiğimden beri bende bir değişikliklere yol açıyordu. Sanki... Her neyse onu düşünmemeliyim. Ona karşı kurallar koymuşken yıkıyordum her bir kuralı. Ama bir tek ben yıkmıyordum benimle birlikte o da yıkıyordu.
Sadece biraz düşünmek istemiyordum. Belki düşünmem gerekiyordu ama yaptığım iğrençlikten dolayı hiç bir şeye kafa yormak istemiyordum. Belki dışarı çıkmam gerekiyordu. Belki yürümem gerekiyordu. Evet kesinlikle yürümem gerekiyordu. Temiz hava bana iyi gelebilirdi. Belki bu aptalca düşüncelerden kurtulmamı sağlayabilirdi. Oturduğum yerden kalkıp dolabımın kapağını açtım. Siyah taytım ve üzerinede siyah yarım tişörtümü giydim. Arya beni süzerken onu yanıtlamamam gerektiğini anladım.
"Hava alacağım yürümek istiyorum."
"Gelmemi ister misin?"
"Yalnız yürümek istiyorum."
Anladım dercesine kafasıyla onayladıktan sonra kulaklığımı ve telefonumu alıp evden çıktım. Sahil yakınlarımızda olduğu için avantajlıydım. Deniz havası beni biraz kendime getirebilirdi. Sahile gelince önce denizi seyrettim ne kadar da güzeldi. Ne kadarda temiz. Keşke deniz kadar temiz kalabilseydik. Keşke bedenimizi ve ruhumuzu kirletmeseydik. Keşke...
Kulağıma gelen şarkıyı son ses yaptım. Belki ihtiyacım olan beni bir şarkının dinginleştirmesiydi. Cihan Mürtezağlu'nun Bir Beyaz Orkide şarkısının beni dinginleştirmesini istemiştim ama beni dinginleştirmedi. Beni daha çok berbat hale getirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE SEN
Teen Fictionİzmir'den Istanbul'a geldiğinden beri hayatında doğru sandıklarının yalan olduğunu öğrenen bir kız hayatındaki tek doğruyla savaşıyor. Zaman içinde kim olduğunu dahi sorgulayan bu kız hayatında ki en büyük doğrusunu da kaybediyor. Düşünüyor kız kim...