25.Bölüm: Karanlık

1K 77 67
                                    


Müziği açmayı oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız. Sonuna kadar okuyunuz bölüm sonunda görüşmek üzere...

***

"Bir gün kendinden nefret etmemen için elimden geleni yapacağım."
***
Bugün güne her zamankinden daha erken uyanmıştım. Normalde bu kadar erken uyanmazdım. Ama gördüğüm kabuslar nedensizce artıyordu. Bir şeyler oluyordu. Biliyordum. Erken kalktığımdan ötürü sıcak bir duşa girmiştim. Üzerime sade şeyler giydim. Çantamı hazırlayıp Arya ile kahvaltı yaptıktan sonra çıktık. Okul her zamankinden daha da boş gözükmeye başlamıştı. Hakkımda yayılan dedikodular gittikçe artıyordu. Sarp'la olan ilişkimi göz önünde bulunduğunda bu kadar popüler olmam doğaldı. Biz sabahın erken saatinde okula gelirken o daha gelmemişti. Bu hafta annemin gözüne batmamak için onunla okula gitmeyecektim. Ve yine okula dönerken onunla dönmeyecektim. Çünkü biliyordum annemi kızdırırsam cezamı arttırırdı. İlk dersi boştu. Bu yüzden geç gelecekti. Neyseki zaman daha da ilerlemiş dersin zili çalmıştı. Edebiyat hocamız içeri girerken bana hafifçe göz kırpmıştı. Altında yatan anlamı anlamasam da sorgulamadım. Bazen neden sayısal yerine eşit ağırlık seçtiğimi sorgulardım. Ama cevap kesin ve netti. Ne matematiğim kadar kimya dersim iyidi ne de biyoloji. Bu yüzden eşit ağırlığı seçmiştim. İlk ders yine sorgulamakla geçmişti. Ve yine hoca överek Savaş'ın sözlerini dile getirmişti. Bazen çok karamsar bazense karamsar dahi olmuyordu. Anlamıyordum. Onu gerçekten anlamıyordum. Bazı düşüncelerinden hayatı yaşamaya değer bulmadığını düşünürken bazılarında tam tersi oluyordu. Çok karmaşıktı. Çözülmesi gereken birleştirilmesi gereken çok parça vardı ama bunları yapacak olan bendim. Sonunda ders bittiğinde çıkmak için hareketlenirken Edebiyat hocamızın ismimi seslenmesiyle durdum.

"Derin canım senden bir şey isteyeceğim."

"Tabii."

"Bildiğim kadarıyla bir sonraki dersin boş. Senden bir kitabı okumanı isteyeceğim. Onu benim için yorumlamanı. Kütüphane de kitap mevcut. Eski bir baskı. Aşk ve Gurur duymuş muydun?"

"Evet." Duymuştum ama hiç okumamıştım. Bir keresinde başlamak istemiştim ve internetten de çok araştırmıştım. Ama istediğim baskıyı bulamamıştım. Ben eski baskıları okumak isterdim. Daha güzel gelirdi. Kapakları kokuları sayfaları...

"Kütüphane de bulunuyor. İstersen şimdi gidip al. Çünkü bu saatlerde hem sessiz olur hem de birkaç saat sonra da kapanıcak."

"Tamam hocam alırım." Zaten bir sonraki dersim boştu. Sarp da henüz gelmemiş olmalıydı. Bu yüzden kitabı almaya gidebilirdim. Biraz da kütüphaneneyi incelerdim. Çünkü daha önce hiç gitmemiştim. Normalde her fırsatta kulaklığımla gezerdim ama kitapların yanına müzik dinleyerek girmek istemiyordum. Onlara saygısızlık yapmak istemiyordum. Çünkü biliyordum ki kitapların da ruhu vardı. Sadece kağıt parçası değildi. Kitaplar duyguları yansıtırdı. Kişinin o anki ruhunu yansıtırdı. Aslında kitaplar kişinin ruhundan bir parça olarak kağıda aktarılmasıydı. Bu yüzden kitapların ruhu vardı.

Okulun en üst katına çıktım. Kütüphane oradaydı. İçerisi de kimse yoktu. Klasiklerin bölümüne geçmeden ellerimi kitaplarda gezdiriyordum. Duvarlar simsiyahtı. Masalar vardı camdan ve sürüsünce kitaplar. İlk bölüme geçtim. Her yerini karış karış gezdim kitapların bazılarını elime aldım. Sayfalarını karıştırdım. Kokularını içime çektim. Neredeyse önümdeki üç rafı da böyle gezmiştim. Sonunda Edebiyat Hocasının istediği kitabın olduğu yere geldiğimde derin bir nefes aldım. Kitabı tek tek ararken sonunda bulduğum da sevinçle elime aldım. İlk baskıydı. Kokusu öyle güzeldi ki. Sayfasının eskiliği, rengi , yazıları hepsi çok güzeldi. Kitaba o kadar çok dalmıştım ki ensemin dibinde biten nefes alışverişlerini fark etmemiştim. Sıcacık nefesi soğuk tenime çarparken vücudum istemsizce gerilmiş bunu o da fark etmişti. Elleri bileğimden başlayarak omzuma kadar tırmanmış ve orda durmuştu.

SADECE SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin