🌙
Nedense yazarken en çok zorlandığım bölümlerden oldu. Ühü... Evde tadilat- tamirat falan...
İyi okumalar. Hehehehheh... 👻
🌙
Bölüm şarkısı: Yalnız - Şebnem Ferah
17.03.21 – GECE – 00.31
8. BÖLÜM: "İNTİKAM"
🌙
Hayatın baştan aşağıya anlamaktan ibaret olduğunu çok geç öğrenmiştim.
Anlamadan yaşamak imkânsızdı.
Anlamak, anlaşılmak ve anlatmak ekmek ve su kadar elzemdi insanoğlu için.
İnsanlar nasıl bu kadar kolay anlatabiliyordu içindekileri?
Sanki sözcükler sadece ben anlatırken körleşiyordu, anlamını yitiriyordu. İçi boş birer kabuğa dönüşüyorlardı.
Anlamak ve anlatmak arasında çok büyük farklar yoktu. Eğer birini yapamıyorsan diğerini de yapamazdın. Ben kendimi bile anlamıyor, kendime bile anlatamıyordum çoğu şeyi.
Dedemi hiç anlamadım. Ninemi belki biraz ama dedemi hiç anlayamadım.
Onu anlayamamak benim en büyük gizemimdi. Anlamama izin vermediği kehribar gözlerinde ki duvarlar aşılması en zor engelimdi. O gözler benim hayatımın bütünüydü.
Ve ben anlamaya çalışırken kendimi mahvettim.
Malik'in çekik gözleri aynı ifadeyi taşıyor gibi geliyordu bana. Yani onu anlayamıyordum. Oysa bana dedemin baktığı gibi nefretle bakmıyordu ki.
Belki de deden de sana nefretle bakmıyordu?
Malik, benim için çözülmesi gereken bir düğümden daha fazlasını anlatan gözlerle bakıyordu. Onda daha fazlası vardı. Anlamaya çalıştığımdan çok daha fazlası vardı, hissediyordum.
Çattığı çehresinden bana doğru uzanan kuyruklu efsunlu kelimelerin varlığı yüreğimden içeri giriyordu. Ama anlamak imkânsız gibiydi.
Bilmediğim bir alfabe kullanıyordu.
"Yani ne olacak şimdi?" diye sorarken buldum kendimi. Gözlerim gözlerindeydi.
Malik güldü. Gülüşü histerikti. "Neler olmayacak ki?" çaprazımda ki tekli koltuğa dirseklerine dizlerini yaslayarak oturdu. Bu Çöpçü denen adamın Malik'le ne tür bir sorunu olduğunu tahmin edemiyordum. Düşündüğümden, hayal ettiğimden daha büyük olaylar gerçekleşiyordu. "Siz bunu nasıl biliyorsunuz?" diye sordum. Karışmış zihnimi düzene sokmak için soracağım onlarca soru vardı.
Erhan'ın içtiği sigaranın dumanı dalgalanan hareketlerle tavana ulaşıyordu. Tesa kucağıma koyduğu kafasıyla minik horultular çıkararak uykunun kollarına sarılmıştı. İstediğim cevabı alamadığım sorunun bende yarattığı endişe, uzuvlarımın hareket etmesine engel oluyordu.
"Kim bu adam? Senden ne istiyor? Benden ne istiyor Malik?" Ses tonum alçaktı ama kelimelerim sivriydi. İstediği yere ulaşıyordu.
"Senden bir şey istediği yok!" diye hırladı öfkeyle. Ama bana bakmıyordu. "Benim zaafımı arıyor anladın mı? Beni yolundan çekmeye çalışıyor ve yapabileceği her yolu denemekten de çekinmiyor." Elleriyle siyah saçlarını geriye doğru çekiştirdi.
Yüzünde gergin ve saldırgan bir ifade vardı. Bir şeylere saldırmak, öfkesini dışarı vurmak istiyor gibi görünüyordu. Yumruk olmuş elleri bunu gösteriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞKÜNLER VATANI
Genç Kurgu✺ Düşmüştüm. Düşürülmüştüm. Bu fena bir düşüştü. Sığındığım yerden düşmüştüm buraya, yeryüzünün baht karası, Dört yanımda beni düşüren ordunun yalan dolu kuşatması, Bakın! İşte orada, düştüğüm yer hala belli dizlerimde kabuklu damgası, İzleyin...